İşsiz güçsüzlükten ve akvaryum görünce bakmadan edemediğimden, epey zamanımı Survivor'ın karşısında geçirdim aylar boyunca. Dün gece büyük final vardı ve de şampiyonluk için iki rakip yarışmacı hemen herkesin kalbine taht kurmuş Serkay ve Atakan'dı. Çok şükür.
Hakiki bi Serkay taraftarı olduğum halde, elim gidip de oy yollayamadım. Oysa (rezalet! biliyorum) Serkay'a 3 kez, Efecan ve Damla'ya 1 kez oy yollamışlığım vardı. Bu tablodan da anlaşılacağı üzere, gönlüm İzmirli İyi Aile Çocuklarından (ağırlıkla) oluşan Gönüllüler'den yanaydı. Acun - her zaman olduğu üzre- hinoğluhinliğini yapmış ve adaya 2 adet Tayyibizm implant etmişti: Megalomanyaklığında geri vitese takmak nedir bilemeyen, ultra şuursuz Nagihan. Ve gayet zayıf bir yarışmacı olduğu halde (istatistikler ortada-ydı) kafa ütüleme yöntemiyle hasstalarını: yarışlarda acayip başarılı olduğuna, sürekli dedikodu yaptığı halde her şeyi insanların yüzüne söylediğine, doldur-boşalt tekniğiyle alemi delirttiği halde hedef alınıp saygısızlık gördüğüne inandıran- Küçük demagog ve büyük ajan provokatör Semih. Semih irritanlığın ateşini arttırdı, arttırdı; zavallı Zafer'in adadan kovulması, kendinin ise Ünlüler Adasına transfer edilmesi maharetine de imza attı. Parmağı sakatlandığı için (tamamen talih eseri yani!) finalist olarak kapağı atmaya muvaffak olduğu Kıbrıs'ta, hala oynayamadığı oyunlarda NE KADAR başarılı olabileceğini atıp tutuyordu. Hala! Bir de tabii, diğer yarışmacıların ne kadar "saygısız", ne kadar "duruşsuz", ne kadar "hain" olduklarına dair self-made palavralarını fıskiyeliyordu. Son konuşma hakkını dahi, bataklığa çevirdi. Arkasında bir Yiğit Bulut olmaması, talihsizliğiydi. Hoş; eski adasında feci kafaladığı tuhaf bir kızcağız vardı. Ethem Sancak, Yiğit Bulut, Devlet Bahçeli işlevi gören, etrafında pervaneler gibi dönen (Binali Yıldırım kadar) stoik bir tip. (Bu korkunç kızcağız ''Baykuşlar kafalarını kaç derece döndürebilirler sorusuna, 480 derece cevabını verdi!) Diyelim Nagihan fanatik laikçi olabilir, Sözcü okuru, CHP seçmeninin önde gideni olabilir. Bu onun karakter özellikleri nedeniyle Dişi Tayyip olmasına mani değil. Tayyibizm Çarkının Dişlisi ya da. Bu memleketin meselesi bu: ortalık Tayyiplikten geçilmiyor, sularından içilmiyor. O yüzden de, Erdoğan'ı görünce, Hulusi Akar'ın gözlerinin içi gülüyor. Sözcü'yle Star (Kürt Katliamında hem fikirler ya) benzer manşetlerle çıkabiliyorlar. Doğu Perinçek hayatının en mutlu günlerini yaşıyor; Aydınlık gastesi havaalanı katliamını Rusya'yla barışmamızı KISKANAN ABD'nin yaptığını komploluyor. Manşetten. Nagihan'ı da herkes KISKANIYOR. Kadın erkek, keçi böcek; sürekli Nagihan'ı kıskanıyo. Hatta "Ben olsam ben de kendimi kıskanırdım" dedi bir keresinde. Dün gece de Kadın Kıskançlığı yüzünden finalist olamadığını iddia etti! Küresel güç olmamız kıskanılıyor! THY'nin büyük başarısı kıskanılıyor! Dünya Lideri Erdoğan, sürekli ama sürekli, aynı Nagihan gibi kıskanılıyo! Kıskançlıklarından Muhammed Ali'nin cenazesinde konuşturtmadılar. Dünya lider görsün istemediler. Neden sonuç ilişkisi kurmak yok. Rusya'ya ne halt ettik? Suriye'ye bunca karışıp karıştırmasaydık? Memlekette hak hukuk ihlalleri dağları taşları aştı! Yahu bizim bu IŞİD'le iş tuttuğumuz zamanlar vardı- Yok. Hakikatlerle yüzleşmek, bunların hiçbirini demek yok. Aynı Nagihan Kafasıyla "Alem beni kıskanıyo! Onlar yüzünden finalist olamadım", Semih Kafasıyla "Hayranlarım bana hassta, onların dışındakiler de hain, duruşsuz, saygısız; hepsini teker teker göndereceğimmm!" demek var. Bu kafalar bin beş yüz. Kendilerini Maocu mu sanıyorlar, Kemalist mi, solcu mu, vatanperver mi, dinibütün mü; ne diye etiketliyorlar kendilerini, bunun zırnık önemi yok harbiden. Bu kafalar Tayyibizm Kafası: hakikatleri görmekle meselesi olan, Nuh! deyip gerçekler demeyen kafalar. Psikolojik engellerini asla aşıp da, hakikatlerin topraklarına varamayan tipler. Demem o ki; bu büyük çemberden sonra final gecesine gelirsek, elim gidip de Serkaycığıma oy atamadı. Atmadı. ÇÜNKÜ: - Atakan'ın onca bastırılmış sokak çocuğu yanını seviyordum. - Atakan bariz bir şekilde kazanmayı çok, ama çoooook istiyordu. - Atakan arada erör verse de, dürüst ve iyi bir insandı. Mertti. Ve ağır azimliydi. - Gerektiğinde hakikat taşlarını gediğine koymayı biliyordu. (Keşke daha çok yapsaydı!) - Ve de Atakan'ın babaannesi! Atakan'ın masallardan fırlamış babaaannaesi de, uçak korkusunu yenip Kıbrıs'a gelmişti. Büyükbabasıyla babaaannesi büyütmüş Atakan'ı. (Al sana ağır bi sevme nedeni daha.) İkisi de emekli öğretmen. Ama bir elli boyu, kısacık kesilmiş pamuk saçları, iyilik tatlılık akan yüzü, anneannemle aynı aksanla konuştuğu öz İstanbullu Türkçesiyle, Atakan'ın babaaannesi beni benden aldı. "Yahu Japonlar görse kaçırır bu babaaanneyi; oyuncaklarını yapar, çizgi filmini yaratır, Babaaane Tapınağını kurar, tapmaya başlarlar" oluyor insan. Öylesine sevimli, düzgün, sevilesi biri. Nitekim Atakan'ın kazandığı açıklanınca ne yaptı biliyo musunuz? Gidip Serkay'ı kucakladı, üzülmesin diye güzel teselli lafları söyledi! (Bu gözler ah neler görür.) Böyle de bir babaaane büyütmüş yani Atakan'ı. Yani zımni olarak Atakan'ın kazanmasını istemişim ki, elim gidip de Serkay'a oy yollayamadım. Ama özü sözü bir, esprili, yürekli, kendini acayip güzel ifade eden Serkay da CHP Başkan aday adayım. Boş verin Can Dündar'ı filan. Serkay: genç, yakışıklı, acayip dürüst, oyunsuz, martavalsız, sörf hocası, annesi şahane bir kadın, sevgilisine bağlı, ağzı gayet iyi laf yapıyor. Gerektiğinde, meselesini savunmayı aslanlar gibi beceriyor. Tayyibizmin kuşatıcı bataklığından çıkabilmemiz için; bize Serkay gibi taze figürler, içimizi açacak yüzler, TERTEMİZ, HAKİKATLİ KARAKTERLER LAZIM. Son Survivor, buna da yaradı yani. Gençlere güvenmemize. Bu toprakların sırf Tayyibizm Kafalardan ibaret olmadığını düşünebilmemize. İyinin Zaferine imkan tanınabileceğine. Sıra gelebileceğine. Bir gün mutlaka. Sıranın iyiye geleceğine.