T24 Video Haber
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı bir canlı yayında Baykar Makina'nın sahibi Bayraktar ailesiyle yaşadığı polemiğe ilişkin "Bütün bu projeler bizim gururumuzdur dedim. Bunlar o podcast yayınının hepsinde var ama bütün bu yayında benim sadece rekabetle ilgili söylediklerimi içinden cımbızlayıp, bana karşı bir kampanya haline getirilmesi tamamen siyasi bir propaganda aracı. Şimdi seçim yaklaşıyor ve hükümetin elindeki en önemli propaganda projelerinden bir tanesi de bu. Bu projede öyle bir hale getirildi ki 'bu çok kutsal, dokunulmaz', 'dokunanı mahvederiz' falan filan. Kusura bakmayın ya. Biz dokunacağız tabi ki yani, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Eğer rekabetten korkuyorlarsa korksunlar" dedi.
FOX TV'de Çalar Saat programına katılan Babacan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Programda İlker Karagöz, Babacan'a katıldığı bir podcast yayınındaki Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar'ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu İHA’lar ve SİHA’lar üreten Baykar'a ilişkin açıklamasını sordu.
Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın yönetiminde olduğu Baykar Makina'nın projeleriyle ilgili tartışma yaratan sözleriyle ilgili Babacan şunları söyledi:
Yapabilecek şirketlere devletin eşit ve adil şekilde destek vermesi lazım ve aynı konuda çalışan farklı farklı firmalara destek verip onların yarışarak her zaman daha iyiyi, daha ucuza imal etmesiyle ilgili bir rekabet ortamı oluşturulması lazım. Benim dediğim bu. Fakat benim dediğimden sonra yapılan açıklamalar şunu gösteriyor; bir şirketin genel müdürünün açıklaması değil bunlar. Bu siyasetle içi çe geçmiş bir yapının açıklaması aynı zamanda. Dolayısıyla özellikle bu akrabalık, şirketlerle hükümet arasındaki böyle girift ilişkiler doğru bir şey değil çünkü adilliği, şeffaflığı ve eşitlik ilkelerini yerle bir eden yaklaşımlar ama hiç önemli değil.
Her şeyden öte 'İyi de kardeşim devletin teşvik verdiği her firma böyle başarılı olabiliyor mu?' O da doğru. Bu arkadaşların hakkını da teslim etmemiz lazım. Gerçekten önemli bir mesafe kaydettiler. Kaç tane ülkeye ihracat yapıyorlar. Ben söyledim bütün bu projeler bizim gururumuzdur dedim. Bunlar hep o podcast yayınının hepsinde var ama bütün bu yayında benim sadece rekabetle ilgili söylediklerimi içinden cımbızlayıp, büyük bir propagandayla bana karşı bir kampanya haline getirilmesi tamamen siyasi bir propaganda aracı.
Şimdi seçim yaklaşıyor ve hükümetin elindeki en önemli propaganda projelerinden bir tanesi de bu. Bu projede öyle bir hale getirildi ki 'bu çok kutsal, dokunulmaz', 'dokunanı mahvederiz' falan filan. Kusura bakmayın ya. Biz dokunacağız tabi ki yani, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Ben şunu da diyorum; bütün bu projelerle ilgili doğru olan ne varsa devam ettiririz. Yanlışları düzeltiriz. Eksikleri de tamamlarız diyorum. Bunda ne var. Bu söylediklerimden niye korkuyorlar, ben onu anlamıyorum yani. Nedir bu yaygara, nedir bu fırtına? Eğer yaptığınız iş doğruysa, korkmayın. Biz bu şirketin de yanında, arkasında oluruz. Yeter ki yaptıkları iş doğru olsun ama tek bir şirket üzerinden bu işler olmaz açıkça söylüyorum. Eğer rekabetten korkuyorlarsa korksunlar. Rekabet olacak.
Devlet eşit ve adil şekilde benzer iş yapan bütün firmalara destek verecek. Başka türlü ülke ilerleyemez. Başka türlü biz bu ülkeyi kalkındıramayız. Hasbelkader burada iyi bir proje ortaya çıkar fakat başka alanlarda da devlet kaynakları çarçur edilebilir. Şunu da söyleyeyim bu firmanın sahibi olan aile benim de uzaktan tanıdığım, özellikle babaları Özdemir Beyin de (Bayraktar) sektörde çok saygın olmasıyla tanınan bir aile bakın. bunların hepsinin haklarını teslim etmek lazım. Bizim burada eleştirdiğimiz şu andaki... Propaganda da bir kasıt var. Bu kadar. Trolleri iki gündür görseniz neler neler yaptı. Maaşı ödüyorsunuz. bir kişi otuz tane hesaptan tweet atıyor. Hiç bir önemi ve kıymeti yok. Biz bu projelerle gurur duyuyoruz. İyi olan her şeyi devam ettireceğiz ama dediğim gibi rekabetten de kimsenin korkmaması lazım." şeklinde konuştu.
Babacan, altılı masanın cumhurbaşkanı adayına ilişkin isim havuzunun çok geniş olmadığını vurgulayarak "Altı genel başkan var. Adı geçen iki tane belediye başkanı var, Ankara ve İstanbul. Bir de dışarıdan adı daha az geçenler de var. İsim söylersem doğru olmaz. Sürpriz hiçbir bir şey yok" dedi.
Babacan, Karagöz'ün, "Kaptanlıkta yaş unsuruna, deneyime bakılır mı? Kılıçdaroğlu'nun adaylığına ne kadar yakın duruyorsunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Hiçbir isimle ilgili sinyal vermem. İstişare sürecimiz devam ediyor. Burada önemli olan sözüne güvenilir ve dürüst olması. Masada ahitleşmelerimiz var. Bunların hukuki bağlayıcılığı yok, hepsi siyasi taahhüt. Siyasi taahhüdün gereğini yerine getirmek de sözünün eri olmakla mümkün. Güvenilir bir insan olması son derece önemli. Ortak akılla hareket eden aday olması önemli."
"Altılı masada kriz var mı?" sorusuna ise Babacan, "Kriz kelimesini asla kullanmamak lazım. Kriz yok ama pek çok konuda farklı görüşler var. Farklı görüşler tabii ki olacak. Herkes kendi görüşünü ortaya koyuyor ve karşılıklı ikna süreci oluyor. Nihayetinde bir ortak noktada buluşuyoruz. Altılı masa yürür, sonuç verir, hiç endişe etmeyin" yanıtını verdi.