CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada AKP’li üç siyasetçinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden aldığı usulsüz bursları gündeme getirdi. AKP İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı Kan’ın kendisine 250 bin TL tazminat davası açtığını belirten Ağbaba, “Allah gözünüzü doyursun. Olur da bu kadar yüzsüzlük olur mu” dedi.
TBMM kürsüsünden konuyu gündeme getiren Ağbaba'nın ardından söz alan AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ise "Bu konu artık üç hanımefendi üzerinden bir algı bir nefret suçu hatta dünya görüşleri nedeniyle kadına şiddet suçu haline gelmiştir" diye konuştu.
Ağbaba ise konuşmasının ardından tekrar kürsüye çıkarak Demir'e “Nefret suçunu en çok yapan sizsiniz. Burada tam tamına 79 trilyonluk bir yolsuzluk var. İçinde üçü bilinen siyasetçi. Ne yapacağım, açıklamayacak mıyım kadın diye? Üçü gözle görülür siyasetçi. Biri sizin Bakanınız, biri sizin Milletvekiliniz, biri sizin İstanbul Kadın Kolları İl Başkanınız. Bunlar bilindiği için ben söylüyorum. Ayrıca, muhafazakârlık, inanç, başörtüsü hiç kimsenin yolsuzluğunu, avantasını kapatacak bir örtü değildir. Bunu şiddetle reddediyorum. Bu, sizin her zaman olduğu gibi pisliklerinizi kapatmak için dini, imanı kullanmadır, başka bir şey de yoktur” şeklinde yanıt verdi.
Ağbaba'nın “usulsüz burslarla” ilgili verdiği araştırma önergesi üzerine yaptığı konuşma şu şekilde:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kaybedilmesiyle AKP'li bazı siyasetçiler üzerinde tam bir travma yarattı, hatta kimilerinin kimyasını bozdu. Bunun nedeni ranttı, bunun nedeni paraydı; İstanbul Büyükşehir Belediyesinin imkânlarıydı, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki makam araçlarının AKP'li siyasetçilerin emrine verilmesiydi. İBB tam anlamıyla bir çiftlik gibi yönetilmişti. Geçtiğimiz günlerde, aylarda İBB Teftiş Kurulu raporlarına bakarak ben de kürsüden İBB burslarıyla ilgili gerçekleri bu kürsüden dile getirdim. Buna burs demek doğru mu, bilmiyorum. Buna tam anlamıyla "avanta" demek lazım. Bu avantaları alanlar içerisinde üç etkili AKP'li siyasetçi dikkat çekiciydi. Kimdi bunlar: Fatma Betül Sayan, Rabia Kalender İlhan, Ravza Kavakcı. Bunların almış olduğu bursu miktarı tam 6 milyon 921 bin 054 TL. Bakın, bu burs değil, avanta."
"Bu kişilerin aldığı avantayla tam 8.131 KYK bursu verilebiliyor, bu avantayla 23.040 öğrencimizin KYK yurt ücreti ödenebiliyor ve bu avantayla 380 profesörün maaşı veriliyor. Öyle bir avanta ki, insan bunu alırken biraz Allah'tan korkar. Şimdi, gençlerimiz üniversiteye gitmek için para bulamazken, gençlerimiz KYK borcu nedeniyle icra altında kıvrım kıvrım kıvranırken ve atanamayan öğretmen İbrahim intihar ettiğinde cebinden 6 lira çıkarken; muhafazakârlığı, millîliği, yerliliği dilinden düşürmeyenler tam da kul hakkı, yetim hakkı yemenin tam göbeğine düşmüşler."
Peki, bu avantayı alanlardan bunu yapanlardan ne beklenir? Bir özür beklenir. Bu kişilere haksız şekilde verilen bursların geri ödenmesi beklenir. Peki, ne oldu? Sayın Ravza Kavakcı itibarı zedelendiği için bana tam 250 bin TL'lik tazminat davası açtı. Aldığı para 2 milyon 752 bin TL avanta var, üzerine bir de Veli Ağbaba'dan 250 bin TL avanta istiyor. Allah gözünüzü doyursun diyorum, başka bir şey demiyorum. Bakın, olur da bu kadar yüzsüzlük olur mu ya!
Bakın, isim isim gidelim. Fatma Betül Sayan Kaya tam 1 milyon 510 bin lira burs alıyor ve çalışmıyor bu daha sonra, öğrenimini de bitiremiyor ve burs almaya devam ediyor. Bir diğeri ibretlik Rabia Kalender İlhan; aldığı burs 2 milyon 650 bin TL. Özgeçmişine bakın, Allah için özgeçmişine bakın; özgeçmişine göre 2005'ten beri yurt dışında ama 2007'de iş başı yapıyor, 2015'te geri dönüyor. Bursu nasıl kazandın, kimle yarıştın, hangi şartlarda girdin? Bilen yok.
Ravza Kavakçı Kan, 2016'da İBB'ye giriyor, 16 Aralık 2008'de Metro AŞ'de işe giriyor, dikkatle dinleyin. 24 Kasım 2008'de burs kazanıyor, daha çalışmıyor, 24 Kasım 2008'de burs kazanıyor; 16 Aralık’ta işe giriyor, bir hafta sonra, 23 Aralık’ta İstanbul Belediyesi bursu veriyor. Ya, bu kadar olur mu? Hiçbir şeyi, hiçbir şartı uymuyor. Bakın, doktorası bitmiş, kuruma dönüş yapmamış. "Çalışmayacaksın." demiş, gitmiş, 1.300 kilometre ileride Gaziantep’te Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapıyor. O kadar utanılacak bir durum ki yani ben burada anlatırken vallahi sıkılıyorum. Eğitim masrafı, uçak parası, sağlık sigorta harcı, hepsini İstanbul Büyükşehir karşılıyor. "Para lazım muhtelif masraflar için." diyor, 5.019 dolar tak gidiyor, uçak masrafı aynı yine, yeme içme aynı.
Avantadan bursu kapan Ravza Kavakçı nereye gidiyor, hangi üniversiteye gidiyor? Howard Üniversitesine gidiyor, tesadüfe bakın ki Merve Kavakçı orada hoca. Bir şey daha söyleyeyim: Ablası Merve Kavakçı'nın tezini kopya ettiği iddia ediliyor; tez aynı, bire bir. Nereden anlıyoruz? Okuma yazma bilmeyen bile anlar; Merve Kavakçı, türbanla ilgili bir tez yazıyor, Atatürk'e hakaret ediyor; bu hanımefendi, siyaset bilimiyle ilgili tez yazıyor, Atatürk'e hakaret ediyor. Hatta daha da söyleyeyim: Alttaki dipnotlar bile aynı, dipnotlar bile aynı. Sayın Kavakçı, Metro AŞ'de çalışıyorsun, ray mı döşeyeceksin? Mühendislik alanında yapmıyorsun da siyaset biliminde yapıyorsun. Bu iddiaların hepsi doğru. Burs aldın mı? Aldın. Burs sözleşmesine aykırı davrandın mı? Davrandın. Ablan o üniversitede çalışıyor muydu? Çalışıyordu. Tez hocaların ablanınkiyle aynı mı? Aynı. Her şey var ama utanma duygusu yok, utanma!
AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in “Bu konu artık üç hanımefendi üzerinden bir algı, bir nefret suçu hatta dünya görüşleri nedeniyle kadına karşı bir şiddet eylemi hâline gelmiştir. Ağbaba “Kavakçı 2008'de işe başladı, başlar başlamaz da İBB'den burs aldı” dedi. Sayın Kavakçı 2008'de İBB'de işe başlamadı, 1994 yılında BELBİM'de işe başladı” sözlerine ise Ağbaba’nın yanıtı sert oldu:
Sayın hatip resmen saptırdı; ben ne zaman işe girdiğini, ne zaman nerede çalıştığını iyi biliyorum. 16 Aralık 2008'de Metro AŞ'ye giriyor. Metro AŞ'ye niye girdiğini de merak ediyorsanız onu da açıklayayım: Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyesinin o kurumu burs veremiyor, Metro AŞ'nin tüzüğünde burs verme olduğu için oraya geçiyor. Bakın, bir daha söylüyorum: 24 Kasım 2008'de başvuruyor Howard Üniversitesine, bursu alıyor, kazanıyor. 16 Aralık 2008'de metroda işe başlıyor, bir hafta sonra şanslı hanımefendi Howard Üniversitesine, sevgili ablası Merve Kavakcı'nın yanına gidiyor.