CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda; “Ücretlilerin ödedikleri gelir vergisi, kurumlar vergisinin üstünde. Bir profesör, ‘benim aldığım ücret ortalama yüzde 27 olarak vergilendiriliyor’ dedi. Kurumlar vergisi biliyorsunuz yüzde 25. Onun bile üzerinde vergilendirilme söz konusu. Cumhurbaşkanlığı’nın bu konuda yetkisi var, yetkisini kullanabilir, kullanması da gerekiyor” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, bugün; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe kanun teklifi görüşülüyor. Görüşmelerde konuşan CHP'li Bülent Kuşoğlu, özetle şunları söyledi:
“Dünyada anti-demokratik eğilimler artıyor. Türkiye’de de son birkaç yıldan beri refah devletinden önemli bir kopuş var, sıkıntılar var. Dolayısıyla sosyal güvenlik için, sizin bakanlığınız için; çok büyük sorumluluk söz konusu. Geleceğe yönelik bir vizyon, muhakkak bakanlığın çizmesi lazım.
Şimdiye kadar genel şekliyle değil de çok daha farklı bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Arkadaşlarımız ifade ediyorlar. 300 doların altında bir asgari ücret… Diğer ülkelerden negatif olarak ayrışıyoruz. Bu devam ediyor maalesef, gittikçe de kötüye giden bir durum var. Önümüzdeki yıllar için bakanlığınızın çok farklı bir vizyonu olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun siz de farkındasınız. Kabine içerisinde de bunun farkında olan, birkaç kişiden biri olduğunuzu düşünüyorum. Onun için özellikle belirtmek istedim.
Mesela bu yıl, dün de ifade ettim. Çalışanların ödedikleri ücret, ücretlilerin ödedikleri gelir vergisi; kurumlar vergisinin üstünde. Bir profesör, ‘benim aldığım ücret ortalama yüzde 27 olarak vergilendiriliyor’ dedi. Kurumlar vergisi biliyorsunuz yüzde 25, bankalar için o da. Onun bile üzerinde vergilendirilme söz konusu. Cumhurbaşkanlığı’nın bu konuda yetkisi var bildiğim kadarıyla, yetkisini kullanabilir, kullanması da gerekiyor. Bu sene, gelir vergisinde 1,2 olarak öngörülmüştü. 900 milyarlık bir artış söz konusu oldu. 2,1’e çıkıyor. Bu artış, harcama vergilerinden karşılanıyor. Yani vatandaştan, enflasyon yoluyla alınan bir vergi. Çok ağır bir yük vatandaşın üzerine kaldı. Bunların yapılması lazım. Özellikle ücretlilerin bu yükten kurtarılması lazım.
Geçen hafta bir emekli derneğinin genel kuruluna katıldım. Emekliler, ‘utanıyoruz’ dediler. ‘Torunlarımıza harçlık veremiyoruz’ dediler. ‘Sıkıntıdayız’ dediler. Doğrudur. Gerçekten o vaziyetteler. Bu katkı payı meselesi… Ben de eski bir sosyal güvenlikçi olarak biliyorum. O zaman biz, bu konu üzerinde durmuştuk. Çıksın istedik. Çünkü, gönderiyordu sağlık karnesini; arkadaşına, dostuna herkese ilaç yazdırabiliyordu. Katkı payından sonra bu olmamaya başladı. Ama katkı payı bunu aştı şimdi. Katkı payı artık bir yük olmaya başladı. Yani, caydırıcı bir önlem olmak yerine; israfı tetikleyen bir eylemi önlemek yerine, artık bir yük olmaya başladı. Katkı paylarını yeniden değerlendirmek gerekiyor.
Bir de özellikle sosyal güvenlik istatistikleri yayınlanmıyor epeyden beri. O da önemli. Yani bu ayıpsa bizim ayıbımız. Sıkıntılar varsa hepimizin. Bununla ilgili çözüm de hepimizin üzerine… Bunlar neden yayınlanmaz. Şunu söylüyoruz: Emeklilerin yüzde 80’i açlık sınırının altında ücret alıyor. Bunu emekliler ifade ediyorlar. Bu rakamların elimizde olması lazım. Birbirimizden saklayacak bir şeyimiz yok ki. Asgari ücretle çalışanlar, tüm çalışanların yüzde 57’sini oluşturuyor. Bu tür istatistikleri bilmemiz lazım. Bununla ilgili çözümü de beraber üretmemiz lazım. Bu istatistikler önemli. Bunların düzenli olarak yayınlanması gerekiyor diye düşünüyorum. Bunları bilmemizin bir mahsuru yok.
Sayıştay raporlarında hep alacaklarla ilgili sorunlar var. Özellikle SGK’nın kamudan olan ilişkilerle ilgili sorunlar var. Kamu, hep SGK’yı istismar etmiş. Geçmişte toplu konut yapılamıyordu, SSK’ya havale edildi. Onlar yaptı. Tabii epey bir zarar söz konusu olmuş oldu. Hastaneler, yeterli değildi. Hastaneler yaptı. Buna benzer birçok yükümlülüğü SGK yerine getirdi. SGK şu anda önümüzdeki sene 1.6 trilyona yakın bütçesi var. Zannediyorum 2’ye yaklaşacaktır. SGK’ya 582 milyarlık bir bütçe transferi konulmuş. Yani önemli bir artış… Bizim dönemlerde devlet katkısı yoktu. Devlet katkısı olsa hiçbir şekilde açık söz konusu olmaz. Fazlası söz konusu olurdu. 2018, 2019, 2020 ve 2021 raporlarının hepsi birbirine benziyor. Aynı sorunları sürekli olarak tekrarlıyor, Sayıştay. Ama bunların birçoğu yerine gelmiyor. Yani gereği yerine getirilmiyor. İç Kontrol Sistemi ile ilgili olarak tespitler var.” (ANKA)