CHP'li Salıcı: Saraydan bakınca Keçiören’de okulların önünde satılan uyuşturucu görünmüyor Sayın Erdoğan
Hakan Aksay

Haberler

Hakan Aksay

Yükleniyor...

CHP'li Salıcı: Saraydan bakınca Keçiören’de okulların önünde satılan uyuşturucu görünmüyor Sayın Erdoğan

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Ankara'nın Keçiören ilçesinde partisine katılan yeni üyelere rozetlerini taktı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "uyuşturucu" sorununa dikkat çektiğini hatırlatan Salıcı, "Artık sarayda yaşayan sen; Keçiören’de bir zamanlar oturduğun, komşuluk ettiğin, selamlaştığın insanların sorunlarından, meselelerinden uzaklaştın. Ankara’ya, Türkiye’ye saraydan bakıyorsun. Saraydan bakınca burası görünmüyor Sayın Erdoğan. Saraydan bakınca Keçiören’in sokakları görünmüyor. Saraydan bakınca Keçiören’de okulların önünde satılan uyuşturucu görünmüyor Sayın Erdoğan" dedi. Salıcı, Kılıçdaroğlu'na hakkında dava açılmasının istenmesine ilişkin ise, "Kendisine İçişleri Bakanı diyen, bizim ‘fotoroman Süleyman’ dediğimiz neredeyse yoldan geçen suçluyu bile tanıyıp onunla fotoğraf çektiren Süleyman Soylu ile derdimiz var, ona söylüyoruz. Hiç araya şerefiyle, namusuyla görev yapan üniformalı askerimizi, polisimizi katmayın. Biz sana doğrudan söylüyoruz" diye konuştu.

CHP Parti Örgütü ve Örgüt Yönetiminden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı; CHP milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri, Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri, CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı ve CHP Ankara İl Başkanlığı yöneticileri ile Keçiören’de düzenlenen “CHP Üye Katılım Töreni’ne” katıldı.

"İktidara Giden Yol, Keçiören Buluşması; Bize Katılın" sloganıyla yapılan törende konuşan Oğuz Kaan Salıcı, partiye katılan 1000 yeni üyeye, "Hoş geldiniz" dedi. 

Salıcı, şunları aktardı:

"Dünyanın her yerinde muhalefet iktidarı eleştirir, ama bizde iktidar muhalefeti eleştiriyor"

"Biz mücadele veriyoruz. Biz yıllardan beri mücadele veriyoruz. Doğruları anlatmaya çalışıyoruz; yapılan yanlışların karşılığında neler yapılması lazım, doğrular nedir, bu ülkeyi düze çıkaracak olan politikalar nedir, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Dönem dönem bizi ağır sözlerle eleştiren bir iktidar var. Biliyorsunuz dünyanın her yerinde muhalefet iktidarı eleştirir, ama bizde iktidarı muhalefeti eleştiriyor sıklıkla.

"Biz Tayyip Bey böyle istediği için değil Atatürk böyle istediği için muhalefet ediyoruz"

Muhalefeti suçluyor. Şunu şöyle yaparsanız iyi olur, yapmazsanız kötü olur diyor. Velhasıl iktidar, muhalefete bir rota vermeye çalışıyor. Diyor ki ‘eğer sen benim istediğim rotada muhalefet yaparsan, benim istediğim rotada siyaset yaparsan ben iktidar olmaya devam ederim. Onun için siz bu rotaya gelin, bu rotada siyaset yapın, bizim istediğimiz şekilde muhalefet yapın, yani majestelerinin muhalefeti olun, biz de size dokunmayalım…’ Yok öyle yağma. Biz Tayyip Bey böyle istediği için değil Atatürk böyle istediği için muhalefet ediyoruz.

"Sarayda yaşayan sen Keçiören’de bir zamanlar oturduğun komşuluk ettiğin, selamlaştığın insanların sorunlarından uzaklaştın"

Hani diyor ya bazen Erdoğan, ‘Bu ülkede işsizlik mi var’ diyor. ‘İş beğenmiyor’ diyor. Sayın Erdoğan, az önce kürsüye gelen kardeşlerimizi gördün, duydun, maalesef onlar birkaç kişi değiller. Milyonlarca yurttaşımız ağır sorunlar altında yaşıyor. Yoksulluk, işsizlikle sınanıyor ve sen, bir zamanlar Keçiören’de oturan sen, artık sarayda yaşayan sen Keçiören’de bir zamanlar oturduğun komşuluk ettiğin, selamlaştığın insanların sorunlarından, meselelerinden uzaklaştın. Ankara’ya, Türkiye’ye saraydan bakıyorsun. Saraydan bakınca burası görünmüyor sayın Erdoğan. Saraydan bakınca Keçiören’in sokakları görünmüyor. Saraydan bakınca Keçiören’de okulların önünde satılan uyuşturucu görünmüyor sayın Erdoğan.

"Neredeyse yoldan geçen suçluyu bile tanıyıp onunla fotoğraf çektiren Süleyman Soylu ile derdimiz var"

Bizimkiler genelde muhalefet bir şey söylediğinde iktidar sanki öyle bir mesele yokmuş kendileri de sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi, ‘vay siz bayrağımıza laf söylediniz; siz jandarmamıza, polisimize laf söylediğiniz’ diye yaygara koparmaya başladılar. Ortada bu ülkeye şerefli bir şekilde hizmet eden jandarmaya, polisimize laf eden yok. Ama onların başında olan kendisine İçişleri Bakanı diyen, bizim ‘fotoroman Süleyman’ dediğimiz neredeyse yoldan geçen suçluyu bile tanıyıp onunla fotoğraf çektiren Süleyman Soylu ile derdimiz var, ona söylüyoruz. Hiç araya şerefiyle, namusuyla görev yapan üniformalı askerimizi, polisimizi katmayın. Biz sana doğrudan söylüyoruz. Senin bağlı olduğun yere söylüyoruz. Manzara çok açık.

"Fotoroman Süleyman’dan talimat alan bir Emniyet Genel Müdürü var"

Fotoroman Süleyman’dan talimat alan bir Emniyet Genel Müdürü var. Bunları söylediği için, Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun aleyhinde dava açtılar (dava açılmasını istediler). Hem de gerekçeyi daha bir iki hafta önce çıkardıkları sansür yasası var, gerekçeyi de oraya dayandırarak... Dertleri ne? Bu sansür yasası çıkarken milletvekillerimiz parlamentoda önemli bir mücadele verdi. Dedik ki bu yasayı çıkarırsanız bu yasa muhalefeti, basını susturma yasası. Bu yasa yanlış yapanı değil, sen yanlış yapıyorsun diyeni tutuklama yasası. Bu yasa yürürlükte olduğu sürece bu ülkede sıkıntı bitmez, doğru söyleyenler dokuz köyden kovulur, onlarla ilgili işlem yapılır dedik. İşte en önemli uygulamalarından bir tanesi sayın Kemal Kılıçdaroğlu için geldi. O yasaya dayanarak talimat ile dava açtılar (dava açılmasını istediler).

(ANKA)

D_Side_Content_300x250

İlgili İçerikler

Öne Çıkan Videolar