Denizli Aile Hekimleri Derneği Başkanı Bilge Karaomca Ök, dernek merkezinde düzenlenen basın toplantısında aile hekimlerinin yaşadığı sıkıntıları anlattı. Denizli Tabip Odası Başkanı Fazıl Necdet Ardıç “30 Haziran-1 Temmuz’daki grevimizde ana odak noktası Aile Hekimliği Sistemi. Aile Hekimliği hakikaten, birinci basamakta. Halkımızın en çok ihtiyaç duyduğu hizmeti veren, koruyucu sağlık hizmeti veren, en önemli sistemimiz. Ama bu sistem de sorunlarla boğuşuyor" dedi.
Bilge Karaomca Ök, bugün düzenledikleri basın toplantısında, "Tüm sendikalarla Sağlık Bakanlığının önünde buluştuk, maalesef yine duymayan, görmeyen bir bakanlıkla hatta bizi engellemeye çalışan bir bakanlıkla karşılaştık. Ancak yine de dertlerimizi Sağlık Bakanlığı’nın önünde dile getirdik. Amacımız hem halkın sağlığı hem de halkın içinden, halk olan bizlerin sağlığının iyi olması. Özellikle bizler her açıdan iyi bir sağlık halinde olmazsak şifa arayan insanlara nasıl faydalı olabiliriz. Aklen bedenen sağlıklı olmayan insanlarla ülkemiz, ulu önder Atatürk’ün de dediği gibi nasıl muassır medeniyetler seviyesine gelebilir" diye konuştu.
Yetkililer ile doğrudan görüşemediklerini belirten Ardıç, şöyle konuştu:
“Biliyorsunuz yılbaşından beri defalarca sağlık sistemindeki sorunları gündeme getirmek için işleri bırakıyoruz. Dertlerimizi anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü biz; sendikalar, tabip odaları, yetkililer ile doğrudan görüşemiyoruz. Bu nedenle de sesimizi duyurabilmek için, arada hem kamuoyu hem yetkililer, sorunlarımızı anlasın diye, grevler yapıyoruz. Bunu yapmaktan biz de hoşnut değiliz. Ama sistem başka türlü yürümüyor. Bu 30 Haziran-1 Temmuz’daki grevimizde ana odak noktası Aile Hekimliği Sistemi. Aile Hekimliği hakikaten, birinci basamakta. Halkımızın en çok ihtiyaç duyduğu hizmeti veren, koruyucu sağlık hizmeti veren, en önemli sistemimiz. Ama bu sistemde sorunlarla boğuşuyor. Mali sorunların yanı sıra özlük hakları ile ilgili sorunlar, üstüne cezalandırma yönetmeliği gibi sorunlarımız var.”
Bilge Karaomca Ök ise basın açıklamasında şunları söyledi:
"Bugün Sağlık Bakanlığı için Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği bizler içinse ceza yönetmeliğinin yıl dönümü. Aile hekimlerine uygulanan haksız ceza, baskı ve mobbinge dayanak oluşturan, demokratik haklarımızı elimizden alan ceza yönetmeliğinin yürürlüğe girişinin birinci yılı. Bir yıldan buyana ceza yönetmeliğinin geri çekilmesi ya da isteklerimiz doğrultusunda revize edilmesi için mücadele ediyoruz. Diğer taraftan aile hekimleri olarak uzun süredir çözüm bekleyen sorunların çözümü için çabalıyoruz. Bu sorunlar sadece biz hekimlerin sorunları değil aynı zamanda birinci basamak sağlık hizmetlerini ve toplum sağlığını yıkıma götürecek nitelikte. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ancak sağlık bakanlığı sesimizi duymamakta ısrar ediyor. DAHED olarak sağlık bakanlığının sesimizi duymamasında rahatsızız. Bağlı bulunduğumuz meslek örgütümüz, federasyonumuz, üyelerimizin bağlı olduğu sendikalar, yani tüm aile hekimleri, aile sağlığı çalışanları sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Bizi dinleyecek sorunlarımızı çözecek ve halkın sağlığı için beraber hareket etmemiz gereken Sağlık Bakanlığı, yani bakanlığımız ise bizleri dinlemediği gibi, randevu vermiyor, dayatmacı bir anlayışla ben yaptım oldu diyor. Ancak bizler kararlıyız. Geçtiğimiz aylarda halkın sağlığını da yakından ilgilendiren temel sorunların çözümü için bakanlık bürokratlarıyla diyalog ve iş bırakma gibi yolları deneyerek yine sesimizi duyurmaya çalıştık. Tüm çabalarımıza rağmen aile hekimlerinin sağlık politikalarından kaynaklanan sorunlarının çözümü için adım atılmadığı gibi sağlık sistemi de yıkıma sürüklenmeye devam ediyor. En sonunda bakanlığa gidelim bizzat anlatalım istedik. Ceza yönetmeliği ile yılsonunda sözleşmesi feshedilen, yıl boyu sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalan, aynı kamu binasında çalışan güvenlik görevlisinden daha az hak ediş alan, her gün başka bir ülkede insanca hekimlik yapmakla vatanını terk etmemek arasında kalan hekimlerin neler yaşadığını anlatmak için gittik.
Kaderine terkedilmiş, özel binalarda çalışan aile hekimlerinin 3 kat kira artışları neticesinde mahkeme kararı ile 10 yıldır hizmet verdikleri binadan tahliyelerini konuşmaya gittik. Sağlık bakanlığının, bir sağlık tesisi bu şekilde tahliye edilirken ki çaresizliğini, bir kez de bizzat Sağlık Bakanının gözlerinin içine bakarak görebilmek ümidiyle gittik. ASM gider ödemelerinde bir yılda sadece yüzde 41 zam yapılmışken, elektrik, su, akaryakıt, doğalgaz kömür, kırtasiye, tıbbi sarf gibi giderlerimizin ortalama yüzde 100 ila yüzde 800 arttığını hatırlatmak için gittik. Tüm bu maliyet anlayışının üzerine demokratik haklarını kullanarak iş bırakan Denizli’deki aile hekimlerinin mayıs ayı hak edişlerinden yapılan kesintinin hukuksuzluğunu anlatmak için gittik. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, Odalar, sendikalar ve sağlık alanında faaliyet gösteren diğer sivil toplum kuruluşları olarak, daha önce tüm iletişim araçlarını kullanarak duyuramadığımız sesimizi daha yakından, bizzat sayın sağlık bakanına iletmek için dün Ankara’daydık. AHEF öncülüğünde tüm sendikalarla Sağlık Bakanlığının önünde buluştuk, maalesef yine duymayan, görmeyen bir bakanlıkla hatta bizi engellemeye çalışan bir bakanlıkla karşılaştık. Ancak yine de dertlerimizi Sağlık Bakanlığı’nın önünde dile getirdik. Amacımız hem halkın sağlığı hem de halkın içinden, halk olan bizlerin sağlığının iyi olması. Özellikle bizler her açıdan iyi bir sağlık halinde olmazsak şifa arayan insanlara nasıl faydalı olabiliriz. Aklen bedenen sağlıklı olmayan insanlarla ülkemiz, ulu önder Atatürk’ün de dediği gibi nasıl muassır medeniyetler seviyesine gelebilir.
Bugün Sağlık Bakanlığı’nın çıkardığı ceza yönetmeliğinin 1. yıldönümü. Bizler iş bırakıyoruz, çünkü illerimizde sözleşme fesih komisyonları kuruluyor. Çünkü 42 farklı madde ile cezalandırılmaya çalışılıyoruz. Çünkü birçok arkadaşımız yoksulluk sınırının altında hak ediş alıyor. Çünkü son 10 yılda hak edişlerimiz yüzde 50’den fazla eridi. Çünkü düşünce ve fikir hürriyetini hedef alan bir yönetmeliğimiz var. Çünkü onlarca farklı işi aynı gün içerisinde yapmamız bekleniyor. Çünkü mobbinge maruz kalıyoruz. Bizler tüm bu haksızlıklara, toplumun, halkın ve halk olan bizlerin sağlığı için sessiz kalmamakta kararlıyız." (ANKA)