Pasif Devrim kitabının yazarı, Berkeley Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Cihan Tuğal, AKP'nin 21 yıllık iktidar serüvenini, toplumun bir kesiminde neden hâlâ rıza üretebildiğini, muhalefetin AKP'nin yaslandığı tabanı iyi okuyup okumadığını, AKP'nin Hizbullah'ın devamı Hüda-Par'la ittifakının ne anlama geldiğini anlattı. T24 editörü Candan Yıldız'ın sorularını yanıtlayan Prof. Tuğal, AKP'nin seçimleri kaybetmesi durumunda "verdiği tepkiyi 15 Temmuz'da görmüştük yine bir benzerini görebiliriz" dedi.
"AK Parti'nin rıza üretme ve hegemonya döneminin kapanmadığını" söyleyen Prof. Cihan Tuğal şunları söyledi:
"Rıza üretiminin farklı şekillerde de olsa devam ettiğini düşünüyorum. 2000'lerde daha piyasa dinamizmine dayalı daha liberal kesimlere ve söyleme dayalı bir rıza üretimi vardı. 2010'lardan sonra, 2015'te ise artan şekilde, daha milliyetçi, neo liberalizm ile devlet kapitalizmi ve daha faşizan bir şeyi birleştiren ve de emperyal dinamiklere daha fazla güvenen yeni bir rıza üretimi var."
İtalyan faşizmi ve Alman Nazizmi karşılaştırması üzerinden gidecek olursak içeride tıkanmalar arttıkça dışarıdaki kuvvet gösterimi, içerideki milliyetçi rıza üretimini bu sefer arttırıyor ki buna sadece ideolojik ve politik bir şey diye de bakmamak lazım,. Bunların hep ekonomik bir temeli var. Dışarıya saldırı arttıkça, ordunun önemi, silah üretiminin önemi arttıkça oradan umudu olan kesimler de artıyor işçisi ve işvereniyle... "
Muhalefetin 21 yıllık iktidara sahip AKP'yi ve ona oy veren tabanı iyi okuyamadığını belirten Prof. Tuğal şöyle konuştu:
"2014'teki saha araştırmasında gördüğüm şuydu: Yardım kuruluşları eliyle ciddi bir kitle hareketi örgütleniyor. Bu sadece yoksullardan alınan oylarla ilgili değil. O yardım kuruluşlarında yığınla insan çalışıyor; gönüllü olarak, yönetici olarak, çalışan olarak... Öyle geniş bir kitle mobilize ediliyor ki o yardım kuruluşları aracılığıyla bu hiç yabana atılacak bir şey değil. Bir özne kuruluyor. Özel bir insan türü kuruluyor. Bir ideoloji üretiliyor. Burada ideolojiyi 'kandırma' ya da 'yanlış bilinç' anlamında, 'göz boyama' anlamında kullanmıyorum. İslami ideoloji sırf kütüphane, medrese ya da imam hatipte oturup, insanların kafasında düşündüğü bir şey değil. Her gün yaptığı bir şey. Ve siz bunun karşısına bir şey koymayınca bir alternatifiniz olmuyor. İnsanlar parti aracılığıyla, imam hatip dernekleri, yardım kuruluşları aracılığıyla her gün örgütleniyorken siz bunun karşısına bir şey koymazsanız ve sırf insanlar kandırılıyor bu derneklerde falan derseniz bu hiç bir yere gitmez. Ne bunu seçim vaatleriyle değiştirebilirsiniz ne de ekonominin çökmesi bir seçimle iktidarı götürür... İşte deprem oldu, AK Parti gidecek... O kadar basit değil. Seçimi kaybetmezler demiyorum ama o kadar basit değil... Çünkü en az 40-50 yıldır bir taban örgütlenmesi var. Yardım ya da sadaka meselesi sadece bir göz boyama, bağımlı kılma meselesi değil. Bir özne üretimi, alternatif kitle, alternatif örgüt üretimi meselesi. Bu iktidarın dayanakları burada."
AKP'nin Hizbullah'ın devamı Hüda-Par'la ittifak kurmasını da Cihan Tuğal şöyle yorumladı: "AK Parti çok pragmatik bir parti. Hüda-Par'la ittifak, bir iç içe geçme halini alır mı bilmiyoruz. DSP niye katılıyor ya da Yeniden Refah niye dahil oluyor? Herkes kendi çıkarını düşünüyor ve bu, bu kadar dümdüz bir şey belki... Böyle bir boyutu var. Ama dediğim gibi 40-50 yıllık bir gelenek de var. Bütün bu değişen ittifaklar hep bu örgütlülük ve ideolojik geleneğin süzgecinden geçip bir yerlere oturuyor. AK Parti'nin bütün bu pragmatizmine rağmen bir projesi var. Hüda Par ve genel olarak Hizbullah geleneği aslında bu pasif devrim dediğimiz şeyin en ilginç örneklerinden biri olabilirdi eskiden, şu ana kadar değildi ama bundan sonra olacak. Çünkü bu tür kontrgerilla yapılarının (bunun tabanı, geçmişi, geleneği olan) böylesi bir rejimin parçası haline gelebilecek olması, bu ihtimal bile, pasif devrim dinamikleri açısından ilginç ve öğretici olacaktır. Hem pasifize olabilirler hem de rejimi aktive edebilirler.
Altılı Masa'nın "normale" dönüş siyasetini de yorumlayan Cihan Tuğal bunun küresel ve yapısal temelinin olmadığını belirterek "Normal, bugünü üretti. Devlet kapitalizmi ve neo liberalizm alaşımına karşı nasıl bir muhalefet olacak ona bakmak lazım. 1980-2010 arası dünyaya konuşuyor muhalefet. O dünya artık ortadan kalktı" diye konuştu.