T24 Video
Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, büyük yıkım yaratan Kahramanmaraş merkezli depremler ile ilgili "Her şeyin sebebini sadece mekanik bir nedensellikte arayan düşünce ne kadar sığ, yanlış ve eksik ise, her afeti sadece ilâhî ceza ve azap olarak gören teolojik anlayış da o kadar sığ, yanlış ve eksiktir" dedi.
İDE'nin YouTube kanalında "Depremin Manevi Yaralarını Sarmak 2 | Deprem: İlahî Rahmet-İlahî Adalet” başlığıyla yayınlanan videoda Eski Diyanet İşleri Başkanı, İslâm Düşünce Enstitüsü (İDE) Başkanı ve Uluslararası İslâm Düşünce Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, deprem afeti ve din ile ilgili konuştu.
"İlahiyatın belki de en zor konusu olan bu tür musibetler ile ilahi rahmet - ilahi adalet ve ilahi hikmet ile ilişkisi üzerinde bazı düşüncelerimi zilerle paylaşmak istiyorum" diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Mehmet Görmez, şunları söyledi:
"Bu tür depremlerin sarsıntısı sadece yer küre içindeki fay hatlarıyla sınırlı kalmaz. İnanç dünyaları, düşünce sistemleri derin kırılmalarla karşı karşıya kalır. Depremlerden hatta dinler de etkilenir. Her alanda olduğu gibi dini açıdan da ertelenmiş, hatta bastırılmış soru ve sorgulamalar gün yüzüne çıkar. Kader inancı yeniden tartışmaya açılır. Bu tür musibetlerin bir ilahi azap ve ceza mı, yoksa ikaz mı olup olmadığı bir kez daha tartışılır. İlahi ceza ise bu afete maruz kalan masum çocukların suçunun ne olduğu sorgulanır. Her şeyin sebebini sadece mekanik bir nedensellikte arayan düşünce ne kadar sığ, yanlış ve eksik ise her afeti sadece ilahi ceza ve azap olarak gören teolojik anlayış da o kadar sığ, yanlış ve eksiktir. Tedbir diye haykıranlar ile takdir diye susanların derslerine birlikte çalışması artık bir zarurettir. Bu zarurete rağmen ucuz din eleştirilerini, Allah'ın ezelden beri tahkim edip yürürlüğe koyduğu sünnetullaha karşı seferber etme niyeti açıkça ifade etmek isterim ki ne bilimseldir ne de ahlakidir."
Prof. Dr. Görmez, bir önceki videoda ise “Canlarımız enkaz altındayken vaaz edecek değilim” demişti. Görmez'in o sözleri şöyle;
"Depremin maddi yaralarını sarmak kolaydır. Asıl olan manevi yaralarına merhem olmaktır. Bu konuda konuşacak hocalarımızdan bir ricamız olacaktır. Bu konuda bir söz söyleyeceksek bin düşünelim. İlahi adalete gölge düşürecek, insanın sorumluluklarını yok sayacak, deprem şehitlerini itham edecek söylemlerden kaçınalım, risaleti rivayete feda edecek zayıf ve uydurma haberlerden uzak duralım. Hep beraber depremin manevi yaralarını nasıl saracağımızı öğrenmek için oturup ders çalışalım. Depremden sonra ilmihallerimizi yeniden gözden geçirelim. Artık binaya girmenin adabından önce bina yapmanın farzlarını konuşalım. Şehre girme duasından önce şehirler kurulurken işlenen haramları açıkça zikredelim."