Paylaş
AKP iktidarının, muhafazakâr çevrelerin hedef haline getirdiği İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshi için çalışma başlatmasına yüzlerce kadın Kadıköy'de toplanarak tepki gösterdi.
İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasına karşı yüzlerce kadın Kadıköy'de eylemde bir araya geldi. Kadınlar, "Emine Bulut için... Buradayız! Ayşe Paşalı için... Buradayız! Nadira Kadirova için... Buradayız! Rabia Naz Vatan için... Buradayız!" sloganları attı.
Öte yandan Türk Hukukçu Kadınlar Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada “Sözleşmeye ‘dur’ demek, cinayetlere ‘geç’ demek” denildi. TÜSİAD’dan ise “İstanbul Sözleşmesi yaşatır, caymayalım” açıklaması geldi.
Sözleşme hakkındaki asılsız iddialardan birisi sözleşmenin aileyi tahrip ettiği iddiasıdır ki kanımca bunu savunanlara hangi tür aileyi korumak istediklerini sormak lazım.
Doğrusu Türkiye gibi her gün kocası, eski kocası, nişanlısı ya da sevgilisi tarafından öldürülen kadınlara ilişkin cinayet haberleri ile uyanan bir toplumda, vicdan sahibi her ferdin içinde şiddet olmayan aile yapılarını ve eşitlikçi kadın-erkek ilişkilerini savunması gerekir.
Tam da bunu getiren bir sözleşmeye kim, ne için itiraz eder anlamak çok zor. Sözleşme içinde şiddet olmayan aileler yaratılmasını öngörür.
Bu bağlamda sözleşme kadın erkek kime karşı olursa olsun ‘ev içi şiddet’in önlenmesi, mağdurlarının korunması, uygulayanların cezalandırılması ve buna temel olan eşitsizliğin yok edilmesi gerektiğini söylemekte ve bunları sağlama yükümlülüğünü devlete vermektedir.
Eğer içinde devamlı erkeklerin kadınlara şiddet uyguladığı yapıların devam etmesi gerektiğini savunmuyorsak bunun neresi aileye karşıdır?
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan gruplarca sıklıkla dile getirilen bir diğer konu ise bu sözleşmenin eşcinselliği özendirdiği iddiasıdır ki bu da tamamen asılsızdır. Bu sözleşme ‘cinsel yönelim’ ve ‘toplumsal cinsiyet kimliği’ konularında uluslararası yeni bir düzenleme ya da standart getirmemektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nin içerdiği tek ifade bu niteliklerinden dolayı kimsenin ayrımcılığa ve şiddete uğramamasıdır.
İlerici Kadınlar Derneği de, akademisyen, gazeteci, hukukçu, sanatçı, yazarın ilk imzacılar arasında yer aldığı “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek kadına şiddeti onaylamaktır!” başlıklı bir imza kampanyası başlattı.
Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı avukat Süreyya Turan, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nin feshi için başlattığı çalışmayı kaygı ile izlediklerini belirtti.
Turan yaptığı yazılı açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından veya durdurulmasından söz etmek, insan hakları ihlallerinin ivme kazanarak devam etmesine yol açacaktır.
Sözleşmeye ‘dur’ demek, cinayetlere ‘geç’ demektir ” ifadelerine yer verdi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nden (TÜSİAD), iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme söylemlerine ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapıldı. Açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür. Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim. İstanbul Sözleşmesi yaşatır” denildi.
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılıp kaldırılmaması ile ilgili yapılan araştırmada yüzde 5’lik bir kesimin istediğini geri kalan toplumun yüzde 95’inin istemediğini öğrendik. Şimdi siz yüzde 5’in istediğini mi yapacaksınız? Hadi kaldırdınız, tecavüze, şiddete göz mü yumacaksınız? Şu an konuştuğumuz her dakika bir kadının ya da çocuğun hayatına mal oluyor.
Bu yıl 15 Temmuz’da, 4 yıl önce bir cemaatin bu ülkede yaşadıkları konuşulurken gene başka bir tarikatın 15 Temmuz günü İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak isteğini konuşuyoruz. Bu çok acı verici bir durum.
Bu, ülke cemaatlerin, tarikatların söylemleriyle mi yönetilecek? Türkiye’de ekonomik kriz, kadına ve çocuğa istismar ve şiddet varken İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması konuşuluyor. Akıllara ziyan bir durum.
Parlamentoda 5’te 3 çoğunluk sağlansa dahi İstanbul Sözleşmesi’nden çekilemezsiniz. Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi yok. Sözleşme iç hukuktan üstün.