Muhalefetin ekonomistleri, Varlık Fonu’nun bazı kurumlara imtiyaz tanıma aracı haline geldiğini, piyasada haksız rekabete neden olduğunu söyleyerek iktidara geldiklerinde fonu kapatacaklarını veya Hazine’ye devredeceklerini söyledi.
İktidarın kamu-özel işbirliği projelerinin denetlenemediğini, sözleşmelerin şeffaf olmadığını belirten muhalefet ekonomistleri, ‘’Hastane, köprü projeleri üzerinden bir soygun mu var? Bu projelerin sözleşmeleri neden açıklanmıyor?’’ diye sordu.
'Ekonomi nasıl kurtulur?' programının ikinci oturumunda DEVA partisi Kurucular Kurulu üyesi iktisatçı Pof. Ahmet Burçin Yereli, Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Serkan Özcan ve İyi Parti Kalkınma Politikaları Başkanı, ekonomist Prof. İsmail Tatlıoğlu ekonomiye dair çözüm önerilerini Barış Soydan’a anlattı.
İyi Parti Kalkınma Politikaları Başkanı, ekonomist Prof. İsmail Tatlıoğlu, Türkiye’de adalet sisteminin doğru çalışmadığını, üretim gücünün doğru kullanılmadığını, kamu yatırım öncelikleri tercihlerinin yanlış olduğunu söyledi. ‘’Hukukun üstünlüğü kalkınmanın ‘bismillahıdır' diyen Tatlıoğlu, Türkiye’nin yeni bir büyüme modeline de ihtiyacı olduğunu belirterek, ‘’Türkiye 38-40 milyon insanın iş gücünden yaralanmalı ki güçlü bir ülke olsun. Bunun da çözümü beşeri sermayede istihdam yaratmak. Bu çok önemli bir nokta’’ diye konuştu.
Hükümetin kamu-özel işbirliği projelerinin maliyetlerine yönelik soru önergelerine şeffaf yanıtlar vermediğini dile getiren Tatlıoğlu, yapılan projelerin maliyet tablolarının ayrıntılarının paylaşılması gerektiğini söyledi. ‘’Kamu-özel işbirliği projeleri, hastane, köprü projeleri üzerinden bir soygun mu var? Şehir Hastaneleri'nin sözleşmeleri nerede? Neden açıklanmıyor’’ diye sordu. Tatlıoğlu, ‘’Uluslararası bir denetim firması, yapılan yol, köprü, hastane ihalelerini denetlesin. Eğer bir tanesi temiz çıkarsa biz İyi Parti olarak hepsini aklanmış sayalım’’ dedi.
Tatlıoğlu ayrıca iktidara geldiklerinde Varlık Fonu’nu Hazine’ye devredeceklerini söyledi.
Türkiye’de ‘devlet kapitalizmi’ olduğunu söyleyen DEVA Partisi Kurucular Kurulu üyesi iktisatçı Pof. Ahmet Burçin Yereli, AKP’nin ilk 9 yılından ve sonraki 9 yılından çıkarılacak dersler olduğunu söyledi. Temel hak ve özgürlüklerin, tarafsız ve bağımsız bir yargının ve istikrarlı bir yatırım ortamı yaratmanın ekonomideki sorunların çözümü için olmazsa olmaz olduğunu dile getiren Yereli, ekonomik krizde pandemi süreci dışında bir fırsat eşitsizliği, denetimsizlik ve yolsuzluk gibi nedenlerin etkili olduğunu ifade etti. Varlık Fonu’nu kapatacaklarını söyleyen Yereli, ülkenin dışarıdan bakıldığında bir ‘rant ekonomisi’ olarak görüldüğünü, kamu-özel işbirliği projelerinin de şeffaf olmadığını söyledi. ‘’Ben hiç kullanmadığım köprülere vergilerimle kaynak aktarıyorum. Köprüyü hiç kullanmayan insan parasını ödüyor. Bunlara proje bazında çözüm üretmek zorundayız. Bu sözleşmeler öyle veya böyle ortaya çıkacak. Bunlar denetime tabi tutulmak zorunda’’ diyen Yereli, partisinin iktidara geldiğinde öncelik vereceği konuların başında kamu yatırımlarının denetimi olacağını belirtti.
Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Serkan Özcan, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin siyasi iktidarın tercihlerinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini söyledi. Ekonomiye dair çözüm önerilerini dile getiren Özcan, ‘’Güvenin olmadığı, paranın itibarının olmadığı, demokrasinin sorgulandığı bir ülkede ekonomi politikaları ile yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur’’ dedi.
Özcan, ‘’Devlet keyfi müdahale yapamayacak, sabah başka akşam başka konuşmayacak, kurumsal özerkliğe önem gösterip kurumlara itibarını tekrar kazandıracaksınız’’ diye konuştu.
Özcan, kamu-özel işbirliği projeleri, Varlık Fonu, İşsizlik Fonu, Kıdem Tazminatı Fonu ve yakın zamanda gündeme gelen Bireysel Emeklilik Sistemi fonu başlıklarının gelecekte çok konuşulacak meseleler olacağını söyledi. Kamu-özel işbirliği projelerinin maliyetlerinin denetlenemediğini ve şeffaf olmadığını belirten Özcan, ‘’154 milyara ulaşmış verilen taahhütler. Bu taahhütler verilirken vatandaşa haber vermeden yapamazsınız. Yapılan projelere kaç milyar dolarla başlandığı, sözleşme tadilatlarıyla maliyetin nereden nereye geldiğini gizleyemezsiniz’’ ifadesini kullandı.
İstanbul-İzmir Otoyolu projesi üzerinden sözünü ettiği proje maliyetlerine örnek veren Özcan, ‘’6 milyarlık İstanbul-İzmir Otoyolu projesinin maliyeti, sözleşme tadilatları ile 11 milyar dolara çıktı. Projenin kendisi kadar tadilat olur mu? Bunun hesabı sorulacak’’ dedi.