Eğitim İş İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Ahmet Cangı, 6 Eylül'de başlayacak yüz yüze eğitim öncesi kentteki okullarda büyük sıkıntılar olduğunu öne sürdü. İzmir'de deprem sonrası 80 okulun yıkıldığını, çok sayıda öğrencinin başka eğitim kurumlarına kaydırıldığını aktaran Cangı, "Normal eğitime geçmeyi bırakın, ikili eğitim veren okul sayısı iki katına çıktı. Hatta bazı yerlerde üçlü eğitim başladı" dedi. Cangı, İzmir'in okul konusunda en şanssız illerden biri olduğunu ve Milli Eğitim Bakanlığı'ndan üvey evlat muamelesi gördüğünü savundu.Pandemi nedeniyle uzun süre ara verilen yüz yüze eğitimin 6 Eylül'de başlayacağı açıklanırken 118 kişinin hayatını kaybettiği 30 Ekim depremini yaşayan İzmir'den dikkat çeken bir çıkış geldi. Kentteki okulların birçoğunun yeni eğitim yılına hazır olmadığını vurgulayan Eğitim- İş İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Ahmet Cangı, depremde hasar görev ve depreme dayanıksız toplam 80 okulun yıkıldığını anımsattı.
Ahmet Cangı şunları söyledi:"İzmir'de deprem öncesi dayanıklı olmayan ve deprem nedeniyle hasar gören yaklaşık 80 okul yıkıldı. Burada okuyan çocuklarımız başka okullara aktarıldı. Geçen yıl uzaktan eğitimde büyük bir sorun yaşanmadı. Bu sene yüz yüze eğitim kararı sonrası diğer okullarda eğitim görecekler. Bakanlığımızın '2019'da tüm okulları normal eğitime başlatacağız' diye bir projesi vardı. Normal eğitime geçmeyi bırakın, ikili eğitim veren okul sayısı iki katına çıktı. Hatta bazı yerlerde üçlü eğitim başladı."
Normal okullarda aşırı bir yoğunluk yaşanırken imam hatiplerin neredeyse boş olduğuna dikkat çeken Cangı, "İmam hatip okullarına baktığımızda, yüzde 25-30 kapasite ile çalışıyorlar. Bu okulların yüzde 75'i boş iken buralara öğrenci aktarılmıyor" dedi.
Cangı, hükümetin eğitim politikasını eleştirirken şöyle konuştu:"Kalabalık okullarda eğitim çok daha zor hale geliyor. Bakanlığın eğitim ve öğretimle ilgili bir derdi yok. Sorgulayan bir birey yetişmesinden ziyade daha çok biat eden, sisteme katkı sağlayan insanların yetişmesini istiyorlar. Çünkü buradan besleniyorlar. Biz Eğitim İş olarak, laik eğitimden yana tavrımızı hep sürdürüyoruz. Eğitim İş, her zaman Cumhuriyet değerlerini, Atatürk ilke ve devrimlerini ilke edinmiştir. Öyle olmaya da devam edecek."
Ahmet Cangı, okullarda hiçbir şekilde pandemi önlemi alınmadığını da ileri sürdü. Cangı, şunları söyledi:"Okullarımızın pandemi öncesinden hiçbir farkı yok. Sadece pandemi ile ilgili birkaç uyarı levhası var. Temizlik ve hijyen anlamında hiçbir gelişme yok. Daha önce İŞKUR'dan alınan hizmetli, güvenlik görevlisi gibi yardımcı personeller bile bu yıl görevlendirilmedi. Bakanlığın belirlediği pandemi kurallarından hiçbirini okullarımızda uygulayamayacağız. Bu da sağlıklı bir eğitimin önüne geçecek. Milli Eğitim Bakanlığı ayrımcılık yapıyor. Okullarımıza ödenek gelmiyor. İdareciler okulu bir şekilde çevirebilmek adına velilerden zorla bağış alıyor. 'Öğrencini buraya kaydettirebilmek için şu kadar para vereceksin' diyorlar. Veli de mecbur kalıyor."
Normal okullarda böylesine zor şartlar altında eğitim verilirken imam hatiplere ise devletin tüm imkanlarının sunulduğunu dile getiren Cangı, "İmam hatiplerde devletin kaynakları sonuna kadar kullanılıyor. Ancak ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarına devletimiz kaynak aktarmıyor. Kırtasiye ve temizlik giderleri ile dersliklerin hazırlanması noktasında ihtiyaçlarımız var. Din Öğrenimi Genel Müdürlüğü'ne bağlı okullarda böyle bir sorun yok. Diğer okullarımızda öğrenciler lavaboda temizlik malzemesi ve temizlik personeli bulamazken kırtasiye malzemelerini ceplerinden karşılarken Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'ne bağlı okullarda her şey ellerinin altında. Bu da Milli Eğitim Bakanlığı içindeki eşitsizliğin sonucudur. Tüm kurumlarımıza eşit bütçe ayrılmasını istiyoruz" diye konuştu.