T24 Video Haber
Gazeteci-Yazar Taha Akyol, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla Merkez Bankası başkanlarının görevden alınmasıyla başlayan "MB'nin bağımsızlığı" tartışmasını odağına aldığı "Laf Dinlemedi" kitabını anlatırken "Laf dinlemeyen bürokratın görevden alınamayacağı bir sistem kurulmalı; Merkez Bankası’nın bağımsızlığı böyle sağlanır" dedi. Candan Yıldız'ın sorularını yanıtlayan Taha Akyol, Osmanlı'da kurulamayan Merkez Bankası'nın, Cumhuriyet döneminde nasıl kurulduğunu, dönemin Başvekili İsmet İnönü'nün Merkez Bankası'nın bağımsızlığına neden önem verdiğini bir anekdotla aktardı: "İlk Merkez Bankası Başkanı Selahattin Çam. Tam bir namuslu dürüst bir devlet memuru. Dönemin Tarım Bakanı, Merkez Bankası başkanını arıyor, tarım kredisi istiyor. Selahattin Bey 'Hayır veremem' diyor. Bunun üzerine Tarım Bakanı İsmet Paşa'ya gidiyor. 'Banka bana avans vermiyor, lütfen siz görüşün' diyor. İsmet Paşa Merkez Bankası başkanını çağırıyor. 'Tarımı geliştirmek için istiyor bunu ver' diyor. Selahattin Bey 'veremem çünkü enflasyon patlar' yanıtını veriyor. İsmet Paşa 'Enflasyon nedir?' diye soruyor. O da anlatıyor. Tarım Bakanı'nı çağırıyor, 'bu adam laf dinlemiyor, beni bir daha muhatap etme' diyor ama görevden de almıyor. İşte bu bir gelenek. Kurumsal hafıza kurumsal gelenek dediğimiz şeyler böyle teşekkül ediyor.""İktidarların seçim kazanma uğruna ekonomiyi tahrip etmelerine karşı Merkez Bankası'nın bağımsız olması şart" diyen Taha Akyol, Merkez Bankası kanunu ile Cumhurbaşkanlığı 3. Kararnamesi arasında çelişki olduğunu belirtti. "Kararname ile kanun olamaz" diyen Akyol, "Merkez Bankası bağımsızlığı kaybettiği zaman Türkiye'de milli gelir fert başına 8 bin dolara düştü. Bulgaristan arkamızdaydı önümüze geçti. Endonezya da bizim önümüze geçti" diye konuştu.Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı olduğu dönemde Merkez Bankası rezervinden harcanan 128 Milyar dolarla ilgili de değerlendirmede bulunan Taha Akyol; "Hazine ile Merkez Bankası arasındaki protokolün içeriği hâlâ bilinmiyor. Temin edebilir miyim diye uğraştım ama ulaşamadım. Biz o dönem hangi kamu bankalarının doları kimlere sattığını bilmiyoruz" dedi. Akyol şöyle konuştu: "Siyasetin ülkenin düzgün yönetebilmesi kurallar ve kurumların düzgün olması lazım. Hepimizin zihninde benden olan siyasetin her şeye hakim olması var. Bir hükümetin kazanması ganimete kavuşmak gibi, hükümetten düşmek ise kazanımların kaybedilmesi gibi yaşanıyor Türkiye Cumhuriyeti'nin temel meselesi hukukun üstünlüğü. Kemal Derviş'in döneminde IMF'den yüzde 0,8, 0,5, faiz oranıyla kredi alınırken bugün IMF'siz yüzde 8 oranında yüksek faizle kredi alıyoruz. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı iki şarta bağlı. Atanan başkanın görev süresinden önce görevden alınamaması diğeri de yaptığı her işlemin şeffaf olması. Bugün iki durum da yok."