Türk Tabipleri Birliği (TTB), Covid-19 önlemleri kapsamında yüz yüze eğitime kapatılan okulların bir an önce açılması çağrısında bulunarak "Öğretmenlerin aşılanması en kısa sürede tamamlanmalı, okullar en son kapanan ve ilk açılan yerler olmalı" dedi.
TTB, Covid-19 pandemisiyle mücadele kapsamında yüz yüze eğitime kapatılan okulların bir an önce açılması gerektiğini bir basın toplantısı ile duyurdu. Öğretmenlerin aşılanmasının ivedilikle yapılması gerektiğinin altını çizen TTB, "Artık pandemi kontrolü için çocuklardan daha fazla fedakarlık istenmemelidir. Ya çocukların aileleri ve güvenliği, ya çocukların okula gitmesi gibi sahte bir ikileme düşmemeliyiz. Devletin görevini yapmasını, gerekli tüm önlemleri alarak öncelikle okul öncesi eğitim kurumlarını, ilkokulları, köy ve belde okullarını ve özel eğitim merkezlerini, ikinci olarak ortaokulları, üçüncü olarak liseleri açık tutmasını talep ediyoruz" açıklamasında bulundu.
TTB'nin basın açıklaması, TTB Genel Sekteri Prof. Vedat Bulut'un Prof. Mehmet Ceyhan'a yönelik sosyal medyadaki hedef göstermeler hakkında "Bilim dünyası yeni bir saldırı altındadır. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan bilimsel açıklamaları nedeniyle birtakım basın organları ve troller tarafından saldırıya uğramış durumda, bilimin ışığını karatmak hiçbir gücün elinde olmayacaktır. Bilimsel dünyada karşıt görüşler olabilir, ancak bunlar bilimsellikle tartışılır. Asla saldırılarla bilim insanlarını susturamayacaklar" sözleri ile başladı.
Ardından Tomris Cesuroğlu, TTB'nin basın açıklamasını okudu. Basın açıklamasında şunlar yer aldı:
"Dünyada AVM'ler ve iş yerlerini açık tutarken okulları kapatan başka devlet bulunmamaktadır. Türkiye OECD ülkeleri arasında ilkokulları açık ara ile en uzun süre kapatan ülke olmuştur. Nisan ayında Türkiye dünyada en fazla Covid-19 vakası görülen ülke olmuş, hükümet önlem almak yerine hükümet bir kez daha çocuk ve gençleri pandemiye kurban etmiş, okul öncesi eğitim kurumları, 8 ve 12. sınıflar hariç tüm kademeleri 15 nisan itibariyle yeniden kapatmıştır. Bu kayıpların ne yazık ki telafisi yoktur. Daha fazla kaybı engellemek amacıyla Ramazan Bayramı sonrasında ilk olarak okul öncesi eğitim kurumları, ilk okullar, köy ve belde okulları, özel eğitim merkezleri açılmalıdır. Tüm dünyada toplanan verilerin ülkemiz bağlamında değerlendirilmesi bize şunları göstermektedir: Çocuklar Covid-19 nedeniyle tehlikede değiller, toplumda yayılma için tehlikeli değiller."
"İngiliz varyantının çocukları daha fazla etkilediği yönündeki söylentiler çürütülmüştür. Okul öncesi ve ilkokul yaş grubu Covid-19'dan en az etkilenen ve bulaştıran grup olmaya devam etmektedir. 12 yaş üstü gençler hastalıktan daha az etkilenmekle birlikte, bulaştırıcılıkları yetişkinlerle hemen aynıdır. Çocuklar okullarda diğer çocuklarla birlikteyken, evlerinden ve diğer yetişkinlerle birlikte oldukları yerlerden daha güvendedirler. Bu nedenle okulların kapanması Covid-19 yayılımını azaltmamakta, açılması ise artırmamaktadır."
"Çocukların zihinsel ve bedensel gelişmelerinde geri dönüşü olmayan kayıplar yaşanmaktadır. Okulların kapatılmasının ciddi zararları vardır. Eğitimden uzak kalmak çocuklarda bilişsel gelişimi azaltmaktadır. Yaş azaldıkça bu etki artmaktadır. Uzaktan eğitim başarıyla yapılsa dahi erken yaşlarda örgün eğitim yerine geçemez. EBA'ya farklı kaynaklara göre yüzde 12 - yüzde 32'sinin erişimi yoktur. 2-6 milyon çocuk ve genç 1 yıldır eğitimden kopmuştur. Özellikle kırsal bölgede yaşayan ve anadili Türkçe olmayan çocukların ve özel eğitime ihtiyacı olan çocukların kayıpları en fazla olmaktadır."
"Evde kalmanın çocuklar için riskleri ağır ihmal, istismar, artan açlık, işçi olarak çalıştırma, erken yaşta evlendirmedir. Çok istismarı artmakta, tespit oranı azalmaktadır. Kısa ve orta vadede öğrenme güçlükleri, gelişme gerilikleri, otizm, hiperaktivite yaşayan çocukların sayısında ciddi artış getirecektir. Özellikle kız çocuklarının okullaşma oranlarının azalmasına ve çocuk evliliklerin artmasına yol açmaktadır. Ayrıca kadın istihdamı azalmış, kadınların maruz kaldığı şiddet artmıştır. Kapanma süresi uzadıkça okuldan kopan çocuk ve gençleri okula bir daha dönmeme riskleri artmıştır."
"TTB okulların tüm kademelerde sağlıklı bir şekilde açık tutulması için iki alanda acilen ilerleme sağlanmasını talep etmektedir. Birincisi öğretmenlerin aşılanmasının en kısa sürede tamamlanmasıdır. Koronavirüs'e yakalanmaları durumunda öğrencileri haftalarca eğitimden uzak kalacaktır. Öğretmen aşılamasının en kısa zamanda tamamlanması gerekir. Gecikme yaşanacaksa yüz yüze eğitim veren sınıfların öğretmen ve öğrencilerine rutin tarama yapılmalıdır. Çocukların temaslı izlemi ve test uygulamaları daha sıkı yapılması, okullarda HES kodlarının sıkı takip edilmesi, sınıfların ve öğretmen odalarının havalandırılması. Yetişkin ve öğrenci vakalar ve bulaşların sayısının şeffaf bir şekilde paylaşılması gerekir."
"Eğitim politikalarımız yetersiz olsa da eğitim önemlidir, gereklidir. Okullarda bulaş azdır ve çocuklar halen Covid-19 için düşük risktedir. Okullar en son kapanan ve ilk açılan yerler olmalıdır. Okullar için kapanma liseler, ortaokullar ve ilkokullar sırasını takip etmelidir. Kapanma sürecinde temel prensip ilkokulların daima açık tutulmaya çalışılmasıdır. Açılma sürecinde okullar, özellikle ilkokullar diğer sektörlerden önce ilk açılan yerler olmalıdır. Dünyada yapılan tüm araştırmalar ilkokulların açık tutulmasının salgının yayılmasına etkisinin olmadığını göstermektedir."
"Bu bilgiler ışığı altında okul öncesi eğitim kurumları, ilkokullar, köy ve belde okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon sunan kuranlar Ramazan Bayramı sonunda ivedilikle eğitime başlamalıdır. Türkiye şimdiye kadar pandemi yönetiminde kolaya kaçarak okulları kapalı tutmuştur. Çocuklarımız ve gençlerimizin geleceği ekonominin devamına ne yazık ki kurban edilmiştir. 29 Nisan'da başlayan 3 haftalık kapanmada dahi 43 sektör ve grup istisna kabul edildi. Özellikle ilkokul ve okul öncesi kurumların diğer yerlere göre güvenli olmasına rağmen önemli görülmedikleri için açılmalarına öncelik verilmediği kanaatindeyiz."
"Artık pandemi kontrolü için çocuklardan daha fazla fedakarlık istenmemelidir. Ya çocukların aileleri ve güvenliği, ya çocukların okula gitmesi gibi sahte bir ikileme düşmemeliyiz. Devletin görevini yapmasını, gerekli tüm önlemleri alarak öncelikle okul öncesi eğitim kurumlarını, ilkokulları, köy ve belde okullarını ve özel eğitim merkezlerini, ikinci olarak ortaokulları, üçüncü olarak liseleri açık tutmasını talep ediyoruz."
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nden Burcu Tokuş, okulların açılması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi:
"3 Şubat 2021'de yüz yüze eğitime ilişkin bir rapor hazırladık. Okulların aslında öncelikli kapanması gereken yerler olmadığını bilimsel verilerle açıkladık. Gelişimi engelliyor ve çocukların istismarını, çocuk yaşta evlilikleri artırdı. Bilimsel verilerle buna karar verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öğretmenlerin aşılamasının hızla tamamlanması, iyi bir filyasyon uygulaması, HES kodu uygulamasının sıkı takip edilmesi, havalandırmanın iyi uygulanması, mesafe ve hijyen kuralları ile okullarda eğitimin devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz."
Türk Psikiyatri Derneği'nden Koray Başar, çocukların fiziksel gelişiminin yanı sıra ruhsal gelişimlerinin ne kapanmalardan olumsuz etkilendiğini söyleyerek şunları ifade etti:
"Biz salgının başından beri birtakım uyarılarda bulunduk. Orta ve uzun vadede tedbirlerin en az hastalık kadar önemli ve uzun hisler bırakabilecek riskler içerdiğinden bahsettik. Artık bilgimiz var hastalıkla ilgili. Gelişim üzerindeki olumsuz etkileri dışında da zihinsel gelişim, kişisel arası ilişkilerin gelişimi, ruhsal gelişimle ilgili okul sadece ekran karşısında bilgi alınan bir yer değil. Eğitimin devam etmiyor olması çocukların ruhsal sağlığı ile ilişkili olumsuz etkilere yol açıyor. Toplumda bunlar kadınların üzerine bırakıldığı için kadınların sağlığının daha fazla bozulmasına neden oluyor diyebiliriz. Ev içi şiddetin arttığına yönelik tüm dünyada araştırmalar var. Aşıya erişimle bir ölçüde korunmanın mümkün olduğunu biliyoruz."
Türk Toraks Derneği'nden Haluk Çalışır, çocukların eğitim hakkının sağlanmasının önemine vurgu yaparak şunları söyledi:
"Salgının başındaki seyir ile şu anki seyir arasında bilgi birikimimiz arttı. Çocuklar ve okulların açık olması salgının yayılmasında önemli bir paya sahip değil. Okulların açılması onların eğitim hakkını sağlamak gibi bir sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Nasıl ki salgında bir hastanenin kapatılması kulaklarınıza yabancı geliyorsa, okulların kapatılması bu kadar bizi rahatsız etmelidir. Okulların bir an evvel kademeli olarak açılmasını talep ediyoruz. Özellikle hijyen üzerinde çok ağırlıkla durulmaktan. Biz biliyoruz ki hastalık kapalı ortamda hava ile bulaşıyor. Öncelikle bütün okullarda ortamın havalandırılması meselesini tekrar tekrar gündeme getirmemiz gerekiyor. Bu nedenle toparlamak gerekirse Türk Toraks Derneği olarak bilgilerimiz geçen seneden çok ileri düzeyde. Bir an önce okullarımızın açılması için her türlü çabamızı göstermemiz gerekir."
Çocuk romatoloji uzmanı Prof. Özgür Kasapçopur, çocukların evde kalma sürecindeki fiziksel risklere değinerek "Çocuklarımız bir buçuk yıldır pek çok açıdan çok etkilendiler. Özellikle çevrimiçi eğitimden çocukların çok etkilendiklerini görüyoruz. Fiziksel olarak yaşamın içinde olabilecekleri ortama bir an önce dönmesi gerekiyor. Bir an önce yaşama geçirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Halk Sağlığı Derneği'nden Türkan Günay, önümüzde mevsimin uygun olacağı 5 aylık sürece dikkat çekerek şunları dile getirdi:
"Okullarımızın tabii temiz olması lazım. Ama Covid-19 için yıllardır devam eden hijyen sorunları açılmanın önünde bir engel olamaz. Yıllardır devam eden sorunlarla okullar açık iken bir yıldır çocuklar okula gidemiyorlar. Aslında toplumdaki insan ilişkisini öğrenemeden bir yıl geçirdiler. Hijyenle ilgili problemler okulların açılmasına engel değildir. Şimdi penceremizi açık tutacağız. Havalar da ısındı. Özellikle kaçırılmaması gereken bir dönem. Önümüzde çok değerli 5 ay var. Artık çocuklarımızı okullarına kavuştursunlar. Biz bunu çocuklar için istiyoruz."
Gürgün İncirci Kıran, okul sağlığı ve pandemi ilişkisinden bahsederek şunları kaydetti:
"Türkiye'de pandemi nedeniyle çok gündeme geldi okul sağlığı. Türkiye geneline baktığınızda okul sağlığı birimi olan okul sayısı çok az. Bu tamamen Aile Sağlığı Merkezlerine sıkıştırışmış önemli bir konu. Hep önemliydi ve önemli olacak. Alacağımız önlemlerin okulu güvenil hale getireceği fiziksel koşulları yaratmak önemli. Aradan geçen 1 buçuk yıllık süreçte MEB fiziksel koşulları iyileştirmek adına hiçbir şey yapmadı. Özel okullar kendi imkanlarıyla bir şeyler yaptılar. Kamu okulları geride kaldı. Hijyen yardımı yapıldı ama personel desteği yapılmadı. İstihdam eksikliği var. Testi pozitif çıktığı halde okula gelen öğretmen biliyorum. Okulları öğrenci, çalışan ve veliler için güvenilir hale getirdikten sonra pandemi sürecinde açık kalmasının hiç de bir engeli yok gibi gözüküyor."
Aysuda Kölemen, okulların kapatılmasına gerekçe gösterilen kaynak yetersizliğinin gerçekçi olmadığını savunarak şunları söyledi:
"Karşılaştırmalı olarak baktığımızda görüyoruz ki, okul kapatmalarında kaynak hep bir sorun olarak gösteriliyor. Fakat bu kaynaktan çok siyasi irade sorunu. En zengin ülkeler en uzun kapatanlar değil. Örneğin Hollanda okullarını hiçbir şart altında kapatmadı. Türkiye'de ise okullar kapalı tutulduğu sürece sözleşmeli öğretmenlerin pek çoğunun sözleşmesi sonlandırıldı, okulların bütçesi azaltıldı. Dolayısıyla bu bir siyasi irade meselesidir. Okula gitmeyen çocuklar evde oturdu ve bazı anne babalar kapıyı kilitleyip gitmek zorunda kaldı. Fakat bazıları bunu yapmadı, mahallelerindeki merdiven altı dini eğitim kurumlarına bıraktılar çocukları."
TTB Merkez Konseyi Üyesi Ali İhsan Ökten, Sağlık Bakanı'nın yanı sıra Milli Eğitim Bakanı'nı da eleştirerek şunları ifade etti:
"Sağlık Bakanı pandeminin başından veri aşı konusunda çok yetersiz ve süreci yönetemediler. Ama en az Sağlık Bakanı kadar başarısız biri var ki o da Milli Eğitim Bakanı'dır. O da ne yazık ki süreci hiçbir zaman okuyamamış ve bu nedenle iktidar, Sağlık Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı ne yazık ki sınıfta kalmışlardır."