CHP’nin 3 Aralık’ta açıkladığı ‘Vizyon Belgesi’ beklentilerin altında kalmışa benziyor.
Belli ki, Kılıçdaroğlu’nun “ 3 Aralık’ı bekleyin, yer yerinden oynayacak” minvaldeki açıklamaları büyük beklentiler yaratmış.
Herkes de, toplantının yapılacağı salonda sahneye bir ‘Mehdi’ çıkarak herkesi selamlayacağı, katılımcıların da coşku içinde üstünü başını paralayarak bir huşu ortamı doğacağı, salondan çıkan coşkulu kalabalığın şehrin en büyük bulvarında ellerinde meşalelerle büyük yürüyüşün başlatacağı şeklinde bir şartlanma oluştuğu görülüyor.
Hele hele, Prof. Dr. Daron Acemoğlu ve Jeremy Rifkin’in toplantıya video aracılığı ile katılması, “ Zahmet edip gelmemişler” homurdanmalarına neden oldu.
Sanırım, toplantının sonunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm katılımcıları sahneye çağırıp, el ele tutuşarak kolları havaya kalkmış halde salonu selamlamaları beklendi.
Sonra da, tüm salonun ‘İzmir Marşı’nı söylenmesi, havada uçuşan balonlar, konfetiler filan…
Toplantıda yapılan konuşmaların içeriği ise, her yorumcunun cebindeki dört başı mamur ve her biri diğerinden özgün kurtuluş reçeteleri üzerinden değerlendirilmiş izlenimi veriyor.
Eleştirilere topluca bakınca, liselerin mezuniyet balolarında sahnede terden sırılsıklam halay çekmekte olan arkadaşlarına alaycı bakışlarla süzen öğrencilerin huysuzluğunu anımsatıyor.
Bu nedenle, Faik Öztrak’ın konuşmasındaki önemli bir vurgu da arada kaynadı gitti.
Hızla AB reformlarına dönüleceği ve öncelikle de ‘yargı dosyası’nın açılacağı şeklindeki açıklaması, Mehmet Altan’ın P24 Blog’daki yazısının dışında kimsenin dikkatini çekmedi.
Kamuoyu yoklamalarında CHP’nin oyu 22-24 bandında seyrediyor ama herkes Kılıçdaroğlu’ndan mucizeler yaratacak performans bekliyor.
Ama gelgelelim, Türkiye 2000 yılında imzaladığı ‘Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi’nin akıbeti, kimsenin umurunda olmuyor.
Kimse, 2021--2023 dönemine ait açıklanan ‘AB'ye Katılım için Ulusal Eylem Planı’nda iki yılda hangi gelişmelerin sağlandığını merak etmiyor,
Bazı okullarda sene sonu karnesi öğrencilere verilmez, sınıfta yapılan bir toplantıda bizzat velilere sunulur. Bazı anne/ babalar karnede az çok neyle karşılaşacaklarını bildikleri için okula gönülsüz gelirler. Bazı veliler mucize kabilinden de olsa, makul bir karneyle karşılaşmak umuduyla içlerinden dua ederler, “ Hadi inşallah!”…
Geçen gün, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) ‘1 Eylül 2021- 20 Temmuz 2022 Dönemi Dava İzleme Raporu’nun açıklanacağı toplantıya katılanlar olarak hiç birimiz umutlu değildik. Rakamlar sene içinde aylık olarak yayınlandığı için, az çok neyle karşılaşacağımızı tahmin biliyorduk.
Türkiye’nin ifade özgürlüğü konusundaki karnesi şöyleydi: 41 davada 67 kişi yargılanmış toplamda 299 yıl 2 ay 24 gün hapis cezası verilmişti.
Geçen yıla göre, karnedeki notlar biraz daha kötüydü.
Baş öğretmen Mümtaz Murat Kök, sınıfın genel durumu analiz ederken bazı veliler başlarını öne eğdiler.
Rapora göre, yargılanan kişilerin yazdıkları haberler/yazılar veya çektikleri fotoğraflar yahut sosyal medya paylaşımları, bu davalarda sıklıkla delil olarak gösterilmişti.
Raporda, 226 kişiyi ilgilendiren 51 davada beraat kararı verilmiş olmasına kimse sevinemedi. Çünkü, ifade özgürlüğüyle ilgili soruşturmaların, bir anlamda nasıl kolayca davaya dönüştüğünü gösteriyordu.
Hakimlerin başta Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olmak üzere yerleşik içtihatları göz ardı ederek kararlar verdikleri tespit edilmişti.
Savcıların ise esas hakkındaki mütalaalarında, yargılanan kişiler lehine olan delil ve olguları dikkate almadan ceza talep ettikleri görülmüştü.
Toplantıdan çıktığımızda hava kararmıştı. Cafer Solgun’la Galata’nın dar sokaklarında yürürken, yağmur çiselemeye başladı. İkimiz de şapkasızdık, “ Şemsiyen var mı?” diye sordum, “ Yok” dedi, “ Boşver, biraz ıslanmak iyi gelir”…
Büyük Mehmet top oynadığı dönemde herkesin sevgi ve saygısını kazanmış bir futbolcuydu. Jübile yaptıktan sonra nedense futbol camiasından da uzak durdu
Kasap Ahmet’le bazen sırf onu görmek için Kadırga Spor Kulübü’ne giderdik. Her defasında bahçede ki masasında oturuyor bulurduk. Önünde çay veya rakı bardağı olurdu. Çok konuşmayı sevmediğini bilirdik. Yanında fazla kalmaz, birkaç dakika oturur, kalkardık.
Ölümünün yeteri kadar yankı uyandırmamasına çok şaşırdım. Cenaze haberi dışında medyada gündeme gelmedi. Hakkında özel bir yazı veya programa rastlamadım.
Nedenini düşündüm, bulamadım. Galatasaraylılar, Fener’e gitmesi nedeniyle hala kızgın olabilirler, ama Fenerbahçelilerin sessizliği garipti.
Onu zamanında sahada izleyecek kadar yakından tanıyıp,
bugün medyada yazıp çizenlerin sessizliğine ise hiç anlamak hepsinden zor.
Ayıp oldu Büyük Mehmet’e…
YARGITAY DİYOR Kİ: ÇARŞI VE MAHALLE BEKÇİLERİ ÜST ARAMA YAPAMAZ, BULDUKLARI SUÇ EŞYASI DELİL OLMAZ OLAY: Arama yetkisi bulunmayan çarşı ve mahalle bekçileri tarafından otogar peronlar bölgesinde şüphe üzerine durdurulan sanığın, önleme araması kararına dayanılarak yapılan üst aramasında, montunun sağ cebinde şeffaf poşete sarılı 51 adet, pantolonunun sol cebinde beyaz peçeteye sarılı 45 adet olmak üzere toplam 96 adet MDMA (uyuşturucu) içeren tabletin ele geçirildiği anlaşılmakladır. KARAR: Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununa aykırı şekilde yapılan arama sonucunda ele geçen uyuşturucu maddelerin, “suç delili” olarak hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır, sanığın salıverilmesi gerekir. YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ, E.:2020/21042, K:2021/12572 bulunmayan çarşı ve mahalle bekçileri tarafından otogar peronlar bölgesinde şüphe üzerine durdurulan sanığın, önleme araması kararına dayanılarak yapılan üst aramasında, montunun sağ cebinde şeffaf poşete sarılı 51 adet, pantolonunun sol cebinde beyaz peçeteye sarılı 45 adet olmak üzere toplam 96 adet MDMA (uyuşturucu) içeren tabletin ele geçirildiği anlaşılmakladır. KARAR: Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununa aykırı şekilde yapılan arama sonucunda ele geçen uyuşturucu maddelerin, “suç delili” olarak hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır, sanığın salıverilmesi gerekir. YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ, E.:2020/21042, K:2021/12572 |