Göztepe ile Altay maçında korner direğiyle Altay kalecisine saldıran taraftar tutuklandı.
Neden tutuklandı?
Tutuklamaya gerekçe olarak, 'öldürmeye elverişli bir silahla' kalecinin hayati bölgesi olan kafasına birden fazla kez vurulması ve eylemin çevredekilerin engellemesi nedeniyle son verilmiş olması gösterildi.
Bu 'öldürmeye elverişli bir silah' konusu, hukuk fakültelerinin ikinci sınıfında öğretilir. Kullanılan suç aletinin bir insanı öldürmeye yeterli bir niteliğe sahip olması gerektiği anlatılır. İlla tabanca, bıçak, şiş, kürek olması gerekmez. Bazen taş, şişe, bardak, kül tablası, oklava bile olabilir.
Bu nedenle, tutuklama kararına katılmak veya abartılı bulmadan önce, korner direğinin malzemesinin ne olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Ben korner direklerinin plastik olduğunu zannederdim, o nedenle 'öldürmeye elverişli' kategorisinde olmayacağını düşündüm.
Yine de tedbiri elden bırakmadım, stadyumlardaki korner bayrağı direklerinin plastik olmayabileceği ihtimalini de araştırdım.
Korner direği satan firmalarla konuşup, direklerin malzemesini sordum, "plastik" dediler. Israr ettim "Özellikle demir veya sert bir malzeme" istediğimi söyledim, "Piyasadan bulamazsınız, özel olarak yaptırmanız gerekir" diye tavsiyede bulundular. Nedenini sordum, " Kale direkleri esnek ve kırılgan olmalıdır, aksi halde futbolcu üzerine düştüğünde yaralamalara, hatta ölümlere neden olabilir" dediler.
Tutuklamayı isteyen savcı ve kararı veren hâkim ise, yaptıkları araştırmaya göre farklı bir sonuca ulaşmış olmalılar.
Olayın meydana geldiği anı gösteren videolar izlendiğinde, saldırgan koşarken elinde tuttuğu bayrak direği, hafif bir malzeme olduğu izlenimi veriyor. Hatta kaleciye vururken, direğin hafifçe esnediği bile görülüyor.
Belki, savcı ve hâkim de plastik olduğu kanaatindedirler, fakat bir insanı öldürmeye elverişli bulmuş olabilirler, o ihtimal de var.
Ben hayatım boyunca, Müge Anlı'nın bir programını hiç izlemedim, ama nasıl oluyorsa onun programlarında neler olup bittiğini biliyorum.
Mesela, Prof.Dr. Arif Verimli'nin 14 yıldır katıldığı Anlı'nın programından ayrıldığını biliyorum, İstanbul Asayiş Şube Müdürü Şinasi Yüzbaşıoğlu ile evli olduğunu da…
En son, sosyal medyada paylaşılan bir mesajda karşılaştım.
Avukat olduğu anlaşılan Sevgi Eraslan, şüpheli bir ölüm nedeniyle gece vakti çağrıldığı karakolda yaşadıklarından söz ediyordu. Şüpheli kişinin ifadesinin alınmasında bulunmak üzere gittiğinde polisler " Avukat hanım Müge Anlı'da cezası çoktan verilmiş, ama biz bir video bulduk" demişler.
Videoda, öldürüldüğü iddia edilen kişinin, yüzme bilmediği halde girdiği denizde boğulduğun gösteren görüntüler varmış.
Yeşim Aysal da peşinden şunları yazmış: "…meğer video Müge'nin elindeymiş yani Müge gerçeği önceden bildiği halde program izlensin diye…"
Mertcan Tekin de "RTÜK evlilik programlarını 'insan ahlakını bozuyor' diye yasaklarken, bu tip programlara izin veriyor" diye, ekleme yapmıştı.
Konuyla ilgili tartışmaya bir video da eklenmişti.
Adli Bilimler Uzmanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu "Ben Müge Anlı veya benzer programların yayınlanmasını doğru bulmuyorum. Buna bir nevi, cinayet veya adli pornografi diyorum. Çünkü insanlar aynı pornografi izler gibi, cinayet, aile içi ilişkiler, hırsızlık gibi konulara heyecan duyuyorlar. Bunlar yeni nesil pornografisine dönüştü" diyordu.
En ilginç yorumu ise AnTiPaÇoZ rumuzlu kişi yapmıştı: "Ne hikmetse Müge anlıya çıkınca kolluk kuvvetleri stüdyoda gözaltı yapıyor. Bu işte bir gariplik, emniyet de hiç bunu düşünecek kimse yok mu?"
İstanbul UKOME'si tutarlı bir kurum, kamuoyu taksilerin yetersiz olduğu konusunda ter tepinse de, ilkeli duruşundan taviz vermiyor.
Neyse ki biraz esneme gösterdi, 1803 minibüs ve 322 dolmuşun ticari taksiye dönüşmesine izin verdi.
İstanbul'un aslında 5 bin yeni taksiye ihtiyacı olduğu söyleniyor.
Ve taksilerin sayısı kadar, şoförlerin yolculara karşı gösterdikleri tutum da sık sık gündeme geliyor.
Neden bu kadar pervasızlar, diye düşünmeden edemiyor insan…
Şoförlerin almak zorunda oldukları SCR belgesinin nicelik olarak yeterliliği geliyor akla…
En çok da, beş yılda bir yenilenmesi gereken Psikoteknik Raporu'nun niteliği…
Çünkü psikoteknik raporu, sadece şoförlerin sadece zihinsel ve psikomotor (?) düzeylerini test ediyor.
Önyargılı olmamak elde değil, her şeyin prosedürden ibaret olduğu izlenimi veriyor.
Şoförlerin müşterilerle ilişkilerini düzenleyen standartlar, bu konuda belirli sürelerde eğitimden geçmeleri konusu nedense hiç gündeme gelmiyor.
Başlıkta yer alan 'Taksi Şoförleri Müşteri İlişkileri Yönetmeliği' diye bir düzenleme yok, ben uydurdum.
"Borcunuzu ödemediğiniz takdirde evinize haciz gelecek" şeklinde huzuru bozan mesaj atmak suçtur.
ŞİKAYET : Somut olayda müştekinin, Avukat ..…'dan bir süredir "Borcunuzu ödemezseniz evinize haciz gelecek" diye mesaj geldiğini belirterek şikâyetçi olması üzerine herhangi bir soruşturma yapılmadan, söz konusu mesajlarda suç unsuru bulunmaması gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir
KARAR : Mesaj gelen ve gönderilen numaraların HTS kayıtlarının alınması, şüphelilerin belirlenmesi, ne kadar sıklıkla mesaj geldiğinin tespit edilmesi ve sonucuna göre, şüphelilerin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu açısından hukukî durumlarının değerlendirilmeden reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/7404 E. 2019/1446 K