Bugün Ahmet Kaya’nın ölüm yıl dönümü...
Bu vesileyle ben de bir anımı paylaşmak istiyorum...
2013 yılıydı...
Aralarında benim de bulunduğum yedi kişiden oluşan jüride, Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür Sanat ödüllerinin kimlere verileceğini tartışıyorduk. Ben müzik dalında ödülün Ahmet Kaya’ya verilmesini önerdim.
Jürinin başkanı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen’in sıcak bakmadığı izlenimini edindim:
“Bana göre, hayatta olmayan birine ödül veremiyoruz. Yönetmeliğimiz buna izin vermiyor.”
Yönetmeliği çıkarıp dikkatlice okudum. Hiçbir engel yoktu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün makamına gittim. Durumu anlattım. Cevabı beklediğim gibi oldu:
“Olabilir. Bence de uygun. Ben de Ahmet Kaya’nın türkülerini sever ve dinlerim.”
Ödülün Ahmet Kaya’ya verilmesine, jüride bir üyenin dışında herkes onay verdi...
Ödül alanların ismini açıkladığımız gün, Ahmet Kaya’nın doğum günüydü. Eşi Gülten Kaya daha sonra bana, “Bu ödül Ahmet’e çok anlamlı bir doğum günü hediyesi oldu” diyecekti.
Ödül töreni için düzenlenen gecede resepsiyon salonu hıncahınç doluydu. Bakanlar, milletvekilleri, sanatçılar, gazeteciler...
Ahmet Kaya’yı anlatan beş dakikalık bir film hazırlamıştık. O gösterildi. Filmde bazı parçalarından kesitler de vardı. Bu sırada gazeteci arkadaşım Yavuz Oğhan’ın attığı bir tweet gözüme ilişti:
“Şu anda Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde Ahmet Kaya dinliyoruz.”
Kürsüye ilk Cumhurbaşkanı Gül çıktı:
“Ahmet Kaya deyince şunları söylemek istiyorum. Bu ülke hepimizin ülkesi, bu vatan hepimizin vatanı. Siyasi tarihimize baktığımızda, hepimizin çektiği acılar, yanlışlar, üzüntüler var. Önemli olan kendi evimizdeki yanlışlıkları, noksanları fark edip bunları düzeltme azmini ortaya koymak, yanlışların farkına varmak, ülkeyi gerçekten özgür, herkesin düşüncesini rahatlıkla ifade edebileceği bir ülke haline getirmektir. Bu ödülle, Ahmet Kaya’nın kendisi görmese bile, kendisine yapılan haksızlıklara karşı hakkının verildiğini görüyorsunuz. Ahmet Kaya, sözleriyle, türküleriyle ve sazıyla hangi fikirden ve ideolojiden olursa olsun herkesi yakalayan bir insandı. Bu ödül, aslında yeni hataların ve yanlışların yapılmaması için bir adımdır.” Ardından Gülten Kaya konuştu:
Ben bu ödülü, onun değerlerini, bu topraklarda yaşamış ve onun gibi incitilmiş, kırılmış tüm kadim kültürlere, eşim şahsında bir vefa selamı, incelikli bir selam olarak algılayıp, ‘Aleyküm selam, bizden de merhaba’ demeye geldim.
Salonda büyük bir alkış koptu...
Haksızlıklara uğrayan, yurtdışında vatan hasretiyle genç yaşta hayata veda eden Ahmet Kaya için bu, bir “iade-i itibar”dı. Hem de devletin en üst makamından.
Sahi Ahmet Kaya ne yapmıştı da o ödül töreninde saldırılara hedef olmuştu? Kürtçe şarkı söylemek ve klip çekmek istediğini söylemişti. Bugün, devletin resmi kanalı TRT’de Kürtçe şarkı ve klipler yayınlanmıyor mu?
Ne acı değil mi?
Ne yazık ki ülkemiz bugün de özgürlükler açısından daha büyük, daha derin acılar yaşamaya devam ediyor...