Öyle bir ülkeyiz ki son oynadığımız karşılaşmada galip gelmiş olsak lider olarak yola devam edecektik. Ve üstelik diğer karşılaşma tam da istediğimiz gibi gidiyordu. Sırbistan milli takımı Rusya karşısında eksik bir kadroyla oynamasına karşın ilk yarıda farkı dörde çıkarmıştı. Buna karşın Macaristan karşısında sahada galip gelmek için mücadele eden bir milli takım yoktu. İşin ilginç yanı kenarda da bunu isteyen bir teknik direktörümüz bulunmuyordu!
Bu milli takımın çok genç olduğunu ve gelecek vadettiğini sık sık dile getiriyoruz. Buna karşın bu turnuvanın başından bu yana bir türlü istediklerini sahaya yansıtamayan bir milli takım vardı. Oynadıkları takımlarda giderek yükselen bir grafik çizen futbolcuların milli takım karşılaşmalarında istenileni verememesi sorununu bir türlü çözemedik! Tabii burada bu sorunu çözmesi gereken kişinin de bütün turnuva boyunca müdahalelerde sürekli olarak geç kaldığına da şahit olduk. Oyuncu değişiklikleri konusunda alışkanlıklarından bir türlü vazgeçmeyen teknik direktör Şenol Güneş yaşanan bu başarısızlığın asıl sorumlusu olduğunu belirtmeliyiz. Hayal kırıklığı yaratan Hakan Çalhanoğlu başta olmak üzere bazı isimleri de unutmamalıyız. Ancak yine de bu takımın iyi bir kumaşı var ve daha iyisini yapabilecek bir kapasitesi bulunduğunu göz ardı etmemeliyiz.
Gerek Rusya karşılaşmasında gerekse de Macaristan karşılaşmasında maçları anlatan spikerlerimizin şu tuhaf maç anlatım yaklaşımlarının artık sıkıntı verdiğini söylemeliyim. Sürekli olarak oynanan karşılaşmayı anlatmak yerine saha içerisinde hakemin verdiği kararlara yönelik eleştiriler sunmak değildir spikerin görevi. Her nedense bu spikerler sayesinde maç anlatımına değil her defasında maç yorumlarına maruz kalıyoruz. Lütfen yorumlarınızı kendinize saklayıp asıl işinizi yapın! Maçları abartılı kelimeler ve tuhaf ifadeler kullanmadan olduğu gibi anlatmayı deneyin.
UEFA Uluslar Ligi'nde 90 artı beşinci dakikada yediğimiz ikinci golle lider olmak yerine küme düşmeyi başardık. Uluslar B Ligi'nde üçüncü grupta son sırada yer almak suretiyle bir alt kümeye düşüyoruz. Son bir yıl içerisinde oynadığımız hazırlık maçları dahil olmak üzere sadece son oynadığımız Rusya karşılaşmasını -ki Rus milli takımı maçın yetmiş beş dakikasını 10 kişi oynamamış olsaydı durum farklı olurdu- kazanabildik.
Bu yıl içerisinde biz bitti demeden bitmez tuhaflığı içerisinde gerçek sorunlarımızı bir türlü konuşamadığımız için bu gece küme düştüğümüzü açık açık itiraf etmenin tam zamanıdır. Garip ve bir o kadar anlaşılmaz yorumlardan uzaklaşıp asıl durduğumuz yeri konuşmanın sırasıdır artık. Daha iyisini yapabilme kapasitesine sahip olan bir ülkeyiz fakat buna karşın asıl noktalarla değil her defasında suretlerle uğraşmayı başarı sayıyoruz. Bu ise gerçek anlamda başarının gelmesini engelliyor çünkü bu sakat bakış açısı yüzünden gerçekleri konuşup çözüm üretemiyoruz. Bu gece lider olabileceğine inanan bir milli takım sahada yoktu ve onları bu duruma inandıracak bir milli takım antrenörümüz de mevcut değildi!