Son bir haftadır futbol kamuoyu Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir’in Ekonomist dergisinin Instagram sayfasındaki yayında yapmış olduğu açıklamaları ve bu açıklamalara ardı ardına gelen yanıtlarla, başkanın verdiği karşılıkları konuşuyor. "Futbolda şike tartışmalarını bitirmek için nasıl bir strateji izleyeceksiniz?" sorusuna TFF başkanı "Türkiye'de de böyle bir olayı yaşadık, o sezon 2010-11 sezonudur. 2010-11 sezonunu yaşadık, 9 sezon geride kaldı. 9 senedir herhangi bir şekilde şike olayına rastlamadık…" sözleriyle karşılık veriyor. Ardından Fenerbahçe Kulübü bu açıklamaları kınayan ve son derece sert ifadelerin kullanıldığı başkan Ali Koç’un açıklamalarına yer verdi. Süreç bununla da noktalanmadı. Ardından Fenerbahçe başkanvekili Semih Özsoy’un Nihat Özdemir ile ilgili açıklamaları ve bu açıklamalara Nihat Özdemir’in TFF internet sitesinden verdiği yanıt geldi. Rıdvan Dilmen konuyu NTV ekranlarında uzun uzadıya anlattı ve Nihat Özdemir’in ihraç edilmesi hususunda kendisinin de imza vereceğini belirtti. Son olarak Nihat Özdemir yaşananlar hakkında Fenerbahçe Divan Kurulu Başkanı Vefa Küçük’e bir mektup yazdı.
Bütün gelişmeleri merak edenler gerek Fenerbahçe Kulübü'nün gerekse de Türkiye Futbol Federasyonu'nun internet sitelerine girerek yapılan açıklamaları ve konuya ilişkin medyaya yansıyan ifadeleri bulabilirler. Burada asıl üzerinde durmamız gerekenin Türkiye’nin, üzerinden dokuz yıl gibi bir zaman dilimi geçmiş olmasına karşın hâlâ söz konusu sezona ilişkin tartışmayı nihayete erdirememiş olmasıdır. İşin asıl tuhaf ve bir o kadar da trajikomik yanı, eğer söz konusu sezonda şike yapılmışsa -ki sayın futbol federasyonu başkanının sözlerinden anlaşılan bu yöndedir- o zaman şike yapan bir kulübün ikinci başkanlığı görevini yürütmüş olan bir ismin şu anda ülkenin futbol alanındaki en yetkin kurumunun başında bulunuyor olması büyük bir skandaldır.
TFF internet sitesinde yayımlanan metnin sonunda şu ifadeler bulunuyor: "Göreve geldiklerinden bu yana sportif başarısızlıklarını sosyal medyanın yönlendirmesi ile örtmeye çalışanların bu tür açıklamalarına itibar edilmemesini kamuoyunun takdirine bırakıyorum." İkinci olarak futbol federasyonu başkanlığı makamının yaşanan polemiklere aracı olarak kullanılması ve resmi internet sitesinden bir kulübün yönetiliş biçimini ve başarısının sorgulanması da akıl alır gibi bir yaklaşım değildir. Türkiye Futbol Federasyonu, kulüpler üstü bir kurumsal yapıdır ve burada başkanın açıklamalarını bu şekilde yayımlamak aynı zamanda federasyon ile Fenerbahçe Spor Kulübü'nü de karşı karşıya getirmek anlamına gelmektedir. Bu ise son derece yanlış bir bakış açısını ve buradan doğabilecek olan sıkıntıları da tetikleyecek olan bir yaklaşım biçimidir.
Üçüncü olarak Fenerbahçe başkanvekilinin açıklamalarına verilen yanıtın kendisi de bir başka sorun kaynağıdır. Metinde şu ifadeler ile karşılık veriliyor: "Adımı bir terör örgütü ile yan yana getirme cüretini gösteren Semih Özsoy'un şahsımla ilgili itham ve saldırılarını esefle kınıyor ve ayıplıyorum. Benim, yıllardır Türkiye'ye nasıl hizmet ettiğimi herkes biliyor." Sayın başkanın kendisi hakkında yapılan açıklamalar ile ilgili olarak kınamanın ötesinde durumu başka bir merciye taşıması icap ederken bunu yapmaması da soru işaretlerini ve tartışmaları körüklemektedir.
Dördüncü olarak üzerinde durulması gereken husus hiç kuşkusuz medyanın bütün bu olup bitenler konusundaki tavrında gizlidir. Bir tarafta Aziz Yıldırım üzerinden durumu normalleştirme, sakinleştirmeye dönük haber dilinin kullanılması öte yandan akil adamların Nihat Özdemir’in harcanmaması konusundaki görüşlerinin öne çıkartılması dikkat çekicidir. Fakat bütün bunların ötesinde üzerinden geçen dokuz yıla karşın ülkenin futbol medyasının şike sürecinde kötü bir sınav verdiği gerçeğini, bu son olay bir kez daha gözler önüne sermiştir. Önümüzdeki salı gecesi Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında oynanacak olan Türkiye kupası yarı final rövanş maçında hakemin vereceği her karar daha şimdiden sorgulanır hale dönüşmüştür. Maçta seyircilerin olmayacak olması yaşanabilecek olan olası protestoları önlemiştir. Ama öte yandan bundan sonra Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ile Fenerbahçe Spor Kulübü yetkililerinin bir araya geleceği her ortamda özellikle de stadyumlarda soğukluğun hissedilmesi ve bunun tribünlerde de karşılık bulması kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.
Bu ülkenin futbol aklının bir türlü büyüyememesi ve çok rahatlıkla halledilebilecek sorunları, çözmek yerine çözümsüzlüğü tercih etmesi, büyük bir sıkıntı kaynağıdır. Futbol, kişiler ve renklerin ötesinde anlamları bünyesinde barındırabildiği için büyük bir heyecan kaynağıdır. Kişiler kurumların üzerinde değil tam aksine hizmetindedirler bu açıdan yaşadığımız kavram kargaşası sadece futbolu etkilemekle kalmıyor aynı zamanda futbol üzerinden gündelik hayatlarımıza da sirayet ediyor. İşte bunun için futbolu yönetenlerin söylediklerine, yaptıklarına, beden dillerine ve ima ettiklerine çok ama çok dikkat etmeleri gerekiyor.