İddaa ihalesini kazanan firma bir gün önce belli oldu. Önce bu süreçle ilgili olarak kısa bir bilgi verelim. Spor Toto teşkilat başkanlığı iddaa olarak bilinen ‘spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarının’ özel hukuk tüzel kişilere yaptırılmasıyla ilgili olarak ihale açmıştı. 27 Kasım 2018 tarihinde gerçekleştirilen ilk ihalede Turkcelle-Inteltek ortaklığının tek teklif veren olması yüzünden ‘rekabetin sağlanamadığı’ gerekçesiyle ihale iptal edilmişti. 11 Şubat 2019 tarihinde yenilenen iddaa ihalesine ilk aşamada 4 firma teklif verdi ve en iyi teklifi veren iki firma Turkcell-Inteltek ortaklığı ile Demirören-Scientfic Games ortaklığı ikinci tura kaldılar. Demirören-Scientfic ortaklığı yüzde 0,2, Turkcell-Inteltek ortaklığı ise yüzde 0,5 komisyon teklifi sundular. Böylelikle Demirören-Scinetific Games ortaklığı ihalede en iyi teklifi vermiş oldular. Spor-Toto Teşkilatı, 5 gün içerisinde resmi kararını yazılı olarak açıklayacak ve iddaa ihalesinin süresi, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren on yıllık olacak.
Bu son gelişme ile birlikte öylesine tuhaf bir yere doğru yol almaktayız ki futbolun en tepesindeki kişi aynı zamanda futbolun yanı sıra diğer branşları da kapsayan bahis sektörünün başındaki kişi haline dönüşecek. İşin hukuksal boşlukları nedeniyle çıkar çatışması kısımları çoktan aşılmış vaziyette. Böylesi durumları daha önce yaşamadığımız ve öngöremediğimiz için söz konusu boşluklar itinayla dolduruluyor. Buna karşın işin bir de etik boyutu bulunuyor ki asıl mesele belki de burada gizli. Çünkü zaten problemli olan bir futbol anlayışı şimdi daha da garip bir hal alacak. Futbol federasyonu başkanının ülkenin spor medyasının yarısına yakınına sahip olması gibi bir garabet söz konusuydu. Şimdi ise aynı kişinin oynanacak olan karşılaşmalar üzerinden yaşanacak olan bahis konusunda da tek yetkili olması gibi bir durumu hep birlikte yaşayacağız.
Büyük bir ihtimalle söz konusu olan bu durumla ilgili olarak medyanın önemli bir kısmında herhangi bir habere dahi rastlayamayacağız. Ancak bu durum yaşananları gizlemeye yetmeyecektir! Buna karşın futbol alanındaki tartışmaların daha da büyüyeceği ve şaibe iddialarının da yükseleceği bir döneme gireceğiz. Tabii bu durum federasyon başkanının önümüzdeki günler içerisinde görevini bırakmadığında geçerli olacaktır. Başkanın tıpkı Turkcell CEO'su gibi ihale öncesi federasyondaki yöneticilik görevinden ayrılması çok daha anlamlı olurdu.
Türkiye’de futbolun bahisle ilgili geçmişinin çok parlak olmadığını biraz yakından takip edenler çok iyi hatırlayacaktır. 2004-2005 yıllarındaki meclis araştırma tutanakları ile başlayan ve ardından 2011 yılındaki şike süreci ile devam eden tabii arada Bochum savcılığının uluslararası karşılaşmalarda yasa dışı bahis ile ilgili bir takım iddialarını da sıralayabiliriz. Şike sürecinde yaşanan gelişmelerin vermiş olduğu zararları da ortadan kaldırabilmiş değiliz. Şimdi ise önümüzde yasal bahis organizasyonunun on yıllık sahipliği ile futbolun patronluğunu bir arada yürütecek olan bir durum çıkartılıyor. Zaten buluttan ne kapan bir futbol anlayışına sahip insanların ülkesinde, bundan sonra oynanacak olan her karşılaşma ile ilgili acaba? Sorusunu daha baştan zihinlere sokmaya başlıyorsunuz.
Her şeyin birbirine karıştığı bir ortamda futbol da bundan nasibini fazlasıyla alıyor. Çıkar çatışması nedeniyle olmaması gereken işlerin olur haline dönüşmesi ve olması mümkün kılınabilir. Buna karşın tüm bunlar yaşananların ve yaşanacak olanların gerçekten etik olmasını mümkün kılmaz. Futbolu bu konumun içerisine soktuğunuz anda milyonlarca kişiyi ilgilendiren ve toplumsal hayatın içerisinde karşılık bulan bir sevgiyi de zedeleyeceğinizi unutmamalısınız. Ahlaki ilkelere toplumsal hayatın içerisinde olduğu kadar kurumsal işleyiş içerisinde de ihtiyaç duyarız. Dürüstlüğünden şüphe duyulan bir alana gönül rahatlığıyla para yatırmak o kadar da kolayca gerçekleştirilecek bir eylem değildir.
Öte yandan Futbol Federasyonu'nun ve diğer bütün federasyonların tıpkı FIFA ve UEFA gibi yasal bahisten para kazanmaları ile kazandıklarını kulüplere de aktarmaları yaşanan durumun çok da normal olduğunu ortaya koyamaz! Çünkü biraz yakından bu alanı takip edenler gayet iyi bileceklerdir ki bütün yaş sınırlamaları laflarına karşın ülkemizde lise öğrencilerinin iddaa kuponları oynamaları alışıldık bir görüntüdür. Bir başka deyişle yasal bahis üzerinden çocuklarımızı, gençlerimizi kısa yoldan para kazanmaya teşvik ediyoruz.
Futbolu bahis, etik ve para üçgeni içerisine sıkıştırmaya başladığınız andan itibaren buradaki pek çok unsurun kan kaybedeceğini ve hayatın ilerleyen aşamalarında yok olacağını göz ardı etmemeliyiz. Önümüzdeki süreçte bu yaşanan gelişmeler konusunda daha büyük tartışmalar bizi bekliyor olacak! Şimdilik durum tespiti ve tarihe not düşmekle yetinelim.