Türkiye'de futbolun ne olmadığını anlamak istiyorsanız orada yapılanlara bakmanız yeterlidir. Çünkü çoğu kez yapılanların yapılamayacak olanların adeta garantisi olduğunu göreceksiniz. Son yirmi yıldır federasyon yönetimlerine gelen bütün başkan ve yönetimlerin adeta dillerine pelesenk ettikleri 'marka değeri' kavramının içini nasıl boşalttıklarına ilişkin elimizde son derece iyi bir örnek olay yer almakta: Rezerv Lig. Önce nasıl başladığını ve sürecin ne şekilde işlediğini ortaya koyalım ardından da başlamasına yol açanların nasıl kaldırılmasında aracı olduklarını gösterelim. Tüm bunların üzerine de ülke futbolunun kötü yönetilmekte olduğu için bir türlü mesafe kat edemediğini tarihe not düşelim.
Haziran ayında yeni futbol federasyonu başkanı ve yönetimi göreve başlamıştı daha sonra ise 30 Haziran 2022 tarihinde alınan kararla Rezerv Lig'in kurulmasına karar verildiği kamuoyuyla paylaşılmıştır. Öncelikle Rezerv Lig konusunda en önemli girişim Kulüpler Birliği Vakfı nezdinde yürütülmüştü ve Trabzonspor Kulübü Başkanı Ahmet Ağaoğlu bu organizasyonun kulüpler açısından niçin önem arz ettiğini şu cümlelerle dile getirmişti:
"Geçen sene kiralık gönderdiğimiz oyuncuların bir kısmı yeteri kadar oynamadı. Anadolu kulüplerinin bizim imkanlarımızı sağlamaları mümkün değil. Maç tecrübesi kazanması için gönderdiğimiz oyuncular, oynamadan geri döndüler. Rezerv Lig bu yüzden önemlidir."
Aslında söz konusu organizasyon ile ilgili olarak Kulüpler Birliği Vakfının 2020 yılında da federasyona bir talebi olduğunu ve dönemin federasyonunun bu talebi dikkate alarak Rezerv Lig uygulaması ile ilgili olarak kulüplere görüşlerini sorduğunu biliyoruz. Dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir bu konuda şu ifadeleri kullanmıştı:
"Rezerv Lig konusunda Kulüpler Birliğinden istek geldi. Bunun kararını aldık ve kulüplere bildirdik. Ligin statüsünü ve birinci, ikinci ve üçüncüsü için ödülleri belirledik. 7 Eylül 2020 tarihine kadar bize bildirmek zorundalardı. Fakat 7 Eylül akşamı sadece üç takımdan Rezerv Lige katılma isteği geldi. Bu takımlar Trabzonspor, Beşiktaş ve Göztepe idi. Diğer takımlardan istek gelmedi, üç takımla bunu uygulamamız söz konusu değildi."
Bir iki paragraf içerisinde net bir biçimde görüldüğü üzere Rezerv Lig projesi aslında Kulüpler Birliği Vakfının bir talebi ve ilginç bir biçimde bu taleple yola çıkan vakfın organizasyon kararının alınmasından sadece iki ay sonra-üstelik ligin ilk dört haftasının ardından-sürece ilişkin çekincelerini iletiyor olmaları tek kelime ile trajikomiktir. Kulüpler Birliğinin Rezerv Ligin iptali için Türkiye Futbol Federasyonuna yaptığı başvuruda yer alan cümleleri de özellikle buraya alma yoluna gidiyorum. Ki bu sayede ülke futbolunu yönetenler ile yönetmeye talip olanların aslında nasıl bir kafa karışıklığı içerisinde bulunmakta oldukları daha iyi anlaşılabilsin:
"Kulüpler Birliği Vakfı olarak, Süper Lig takımlarımızdaki genç oyuncuların rekabetçi bir ortamda zorluk derecesi yüksek maçlar oynayarak hem tecrübe kazanmaları hem de kendilerini geliştirmeleri amacıyla B Takım uygulaması talebimizi bundan önceki Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu ile çeşitli kereler paylaşmıştık. Yeni seçilen Türkiye Futbol Federasyonu başkan ve yönetimi kulüplerimizden gelen bu talebe kayıtsız kalmamış ve uzun bir süredir beklediğimiz Rezerv Lig organizasyonunu yoğun bir çalışma sonucu hayata geçirmiştir. Ancak bugün gelinen noktada, finansal olarak hayatını sürdürmekte dahi zorluk çeken birçok Süper Lig kulübümüz, Rezerv Lig takımlarının müsabakalarını oynayacakları saha bile bulamamaları, buna ek olarak lojistik ve operasyonel daha birçok problem nedeniyle, Kulüpler Birliği Vakfı yönetiminden Rezerv Lig organizasyonunun iptal edilmesi için Türkiye Futbol Federasyonu'na başvuruda bulunulmasını talep etmiştir."
Bu açıklamanın içerisinde geçen cümlelerden bazıları bile ülke futbolunun halinin neden bu düzeyde olduğunu göstermesi açısından tek başına yeterlidir. Düşünsenize futbolun en önemli kurumlarından birisi olduğunu düşünenler, böyle bir ligin kurulmasını talepte bulunurlar iken bu karşılaşmaların nerede oynanacağı konusunda en ufak bir öngörüde bulunmamışlardır. Ardından lojistik ve operasyonel problemler sanki şimdi ortaya çıkmış gibi davranmak suretiyle sürecin iptalini talep etmektedirler. Affedersiniz ama hem Kulüpler Birliği olarak sizler hem de Futbol Federasyonu yönetimindekiler böylesi bir organizasyonu hayata geçirmek için en ufak bir çalışmada bulunmadığınızı şimdi mi anladınız da aklınız başınıza geldi! Tamamen göstermelik uygulamalarla yönetiyormuş gibi yaparak ülke futbolunu her geçen yıl biraz daha kötü bir aşamaya doğru götürüyorsunuz. 26 yıl sonra Şampiyonlar Ligi'nde bir temsilcimizin olmadığını yazan futbol medyasının ekranlarda söz konusu bu organizasyon konusunda dişe dokunur tek bir söz söylemiyor olmaları bile durumu ortaya koymaktadır.
Marka değeri söylemi tek başına sadece söylemsel bir ifade üzerinden değer kazanamaz! Bir markanın yaratılıp, sürdürülebilmesi ve toplumsal hayatın içerisinde bir pozisyon işgal edebilmesi için aşması gereken pek çok badire bulunmaktadır. Fakat bütün süreçlerin içerisinde yönetsel anlamda bir netlik ve hesap verilebilirlik söz konusudur. Biz de olduğu gibi ne olsa gider mantığı ile işler yürümez ve yapılanlar kadar yapılamayanların da neden veyahut niçin olmadığı hakkında da kamuoyuna net bilgiler verilir. Dört haftalık Rezerv Lig deneyimi ile ilgili olarak kulüplerin, futbol federasyonunun ve futbol medyasının elinde sürecin hangi aşamalar içerisinden geçtiğini gösteren bir kayıt bulunmakta mıdır? Bu süreç içerisinde hangi takımlardaki hangi oyuncular daha fazla ön plana çıkmışlar ve geleceğe yönelik umut vaat etmişlerdir. Hangi yönler aksamış ve hangi yönler hakkında ne gibi düzenlemelerin yapılmaya ihtiyacı söz konusudur. Tüm bunların kayıt altına alınmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz zaten asıl mesele de bu veri yoksunluğumuz da yatmakta. Yoksa bu ülkenin iyi niyetli hala futbol federasyonu ve kulüpler birliğine futbolun geleceği ile ilgili olarak geniş katılımlı futbol şurası düzenleyelim diyebilen akademisyenleri de bulunuyor. Sevgili dostlarım ne yazık ki yurt dışında yaşanan süreçlerin burada da olabileceğini düşünüyorlar ve bizdeki uygulamaların bu ülkenin kültürel bakış açısı ile yakından bağlantılı olduğu gerçeğini bir türlü anlayamıyorlar.
1 Eylül 2022 tarihinde yapılan TFF toplantısı sonrasında kamuoyuyla paylaşılan metinde Rezerv Lig'in kaldırıldığı futbolun paydaşlarına ilan edildi. Açıklamadaki ilk iki maddeyi ilgilerinize sunuyorum.
"1. Kulüpler Birliği'nin kamuoyu önünde yaptığı talep değerlendirilerek, Rezerv Lig'in kalan haftalarının oynanmamasına karar verilmiştir.
2. Kulüplerimizin talebi doğrultusunda U19 Gelişim Ligi ile ilgili yapılacak düzenlemeler önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır.” Bu ifadelerin arkasına Kulüpler Birliğinin bir gün önce yaptığı açıklamanın son paragrafını da eklediğimiz de resim netleşiyor. "Tüm bu gelişmeler ışığında sezon başında hayata geçirilmesini talep ettiğimiz Rezerv Lig uygulamasının bu sezon için durdurulması ve önümüzdeki sezonlar için durumun daha sonra tekrar istişare edilmesine dair başvurumuz Türkiye Futbol Federasyonu'na iletilmiştir. Anlayışla karşılanacağı dileklerimizle konuyu kamuoyuna arz ederiz."
Her iki kurumun da futbolun yönetilmesine dair kafa karışıklıklarının net bir biçimde devam etmekte olduğu bu iki alıntıda net bir biçimde görülmektedir. Futbol federasyonu Rezerv Lig'i kaldırırken kulüplerin talepleri doğrultusundaki U19 Gelişim Ligi ile ilgili olarak yapılacak olan düzenlemeleri önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacağını belirtiyor buna karşılık kulüpler birliği de kendilerinin hayata geçirilmesini talep ettikleri Rezerv Lig uygulamasının bu sezon için durdurulması ve önümüzdeki sezonlar için durumun daha sonra tekrar istişare edilmesini kamuoyuna arz ediyor.
Ülkemizde yapılanlar sürekli olarak yapanın yanına kâr kaldığı bir başka ifadeyle hesap sorma mantığı hiçbir biçimde işlemediği için ömrü iki ay süren Rezerv Lig macerasının ülke futbolunda yarattığı etki konusunda da hiç kimse hesap vermeyecektir. Sorumsuz sorumlular ülkesinde marka değerini dillerine pelesenk edenler bu ülkenin gençlerinin futbol oynaması konusundaki beceriksizliklerinin kılıfını bulacaklar ve marka üzerinden kendilerini temize çıkartmayı başaracaklardır. Arada olan bütün sıkıntıların futbolda olup olmaması ise dert edilecek bir durum değildir. Asıl önemli olan husus marka değeridir ve marka değeri için yönetsel beceriksizlikler de görmezden gelinmeyecek işler değildir!
Ahmet Talimciler kimdir? Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka’da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı. 1994 yılında “Futbolun Toplumsal İşlevi” başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye’de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye’de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir. Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016’dan bu yana T24’te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka’nın yazarlarındandır. Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu Memleketim FM’de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. Kitapları -Türkiye’de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları) -Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları) -Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları) -Türkiye’de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi) -Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap) -Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap) -İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor) -Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor) -Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile) -Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research) |