2022 yılı sadece yaşanan askeri, siyasi ve ekonomik çalkantıları ile değil, “küreselleşmenin ölümünün ilanı” ile de tarih sayfalarındaki özel yerini alacak gibi görünüyor. Zira Berlin Duvarı’nın 1989’daki yıkılışı akabinde ivme kazanan ve ülkeler arası sınırların kalkmakta olduğu izlenimini veren, ticari alışverişlerin kolaylaşıp yoğunlaştığı ve küreselleşmenin hız kazandığı dönem artık kapanıyor gibi. 2008’deki büyük finansal krizle sarsılan, Brexit ile biraz daha istim kaybeden “küreselleşme çağının ölümünü” ilan etmek ise, dünyanın en büyük “chip” (yonga) üreticisi TSMC’nin (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company) kurucusu Morris Chang’a düşmüş gözüküyor.
Teknoloji ürünlerinde kullandığı temel işlem birimi olan processor’lerine (işlemci) artık “Made in America” damgası vurmak isteyen ABD’nin TSMC’ye Phoenix’te (Arizona) kurdurduğu yonga imalat tesisinin ilk ekipman kurulumu dolayısıyla düzenlenen törende idi Chang. Tayvan yonga endüstrisinin babası olarak görülmenin yanı sıra teknoloji gurusu olarak da kabul edilen Chang, bu törende bir konuşma da yaptı. Chang’ın konuşmasında dile getirdiklerini Asya kıtasının saygın ekonomi ve iş dünyası yayınlarından Nikkei Asia şöyle aktardı:
“27 yıl geçti ve [yarıiletken endüstrisi] dünyada büyük bir jeopolitik değişime tanık oldu. Küreselleşme hemen hemen öldü, serbest ticaret de öyle. Birçok insan halen onun geri gelmesini arzuluyor, ancak böyle olacağını sanmıyorum.”
Chang’ın bu sözleri, ABD ile Çin arasında yongalar üzerinde yaşanan rekabet ve gerilimin küresel teknoloji tedarik zincirini iki kampa böldüğüne dair endişelerin tırmanışa geçtiği bir döneme denk geldiği için ayrıca önemli.
ABD için lokomotif bir endüstri olarak görülen bilgi-işlem teknolojilerinin en kritik bileşeni olan işlemcilerin (processor) en teknoloji-yoğun parçalarından biri, yarı-iletken yongalar. Küreselleşmenin seyrine dair de çok şey söylüyor bu yongalar. Pandemi ve küresel yonga kriziyle birlikte özellikle 2021 yılında dünya ölçeğinde rekor yükselişlere sahne olan yarı iletken sektörü son aylarda küresel çapta artışa geçen enflasyon nedeniyle sıkıntıdaydı. Tüketiciler artan enflasyonla birlikte ürünlerin eskime döngülerini uzatmış görünüyordu. Bu şartlarda stok optimizasyonuna yönelen yarı-iletken endüstrisi bir başka sıkıntıyı daha göğüslemek durumunda kaldı: ABD ile Çin arasında yongalar üzerinden yaşanan gerilim imalatçıları saf tutmaya zorluyordu. Zira Washington, Pekin yönetiminin gelişkin yonga tedarikine yönelik emellerine set çekme kararlılığı içine girmişti. Washington’un son olarak ekim ayında uygulamaya koyduğu yeni ticari kısıtlamalar, TSMC gibi şirketlerin Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki müşterilere hizmet vermesini zorlaştırıyor, yüzlerini ve temel istikametlerini ABD’ye çevirmelerine zemin hazırladı.
TSMC ABD hükümetinin de desteğiyle gelişkin yonga teknolojisini 40 milyar dolarlık bir yatırımla Amerika’ya taşıma kararı aldı. Bu rakam, ABD imalat sanayinin tarihindeki en büyük yabancı yatırımlardan birini oluşturuyor. ABD’nin böyle bir tutum benimsemesindeki temel kaygının “ulusal güvenlik” olarak öne çıktığı görülüyor. ABD, Çin ile yarın yaşayacağı daha derin bir ihtilafın öncesinde teknoloji sektörü için hayati önem taşıyan yarı-iletken üretimini “ulusal güvenlik” kaygılarıyla kendi topraklarına taşıyor.
Kısacası, olay temelde, ABD ile Çin arasında en gelişkin teknolojiye en hızlı, en verimli şekilde erişerek tarafların kendi yüksek teknolojili ürünlerine rekabet avantajı kazandırma mücadelesi. Ama tabii ABD’nin bu mücadelede serbest ticareti bir anlamda “sadece bana serbest” olarak tanımlaması ve “Çin’e yasak” demesi, Tayvanlı teknoloji devine de “gel fabrikalarını burada kur” sinyali vermesi, burada kayıt düşülmesi gereken asıl önemli husus. Nvidia’nın CEO’su Jensen Huang’a göre, “TSMC yatırımını Amerika Birleşik Devletleri’ne getirmek, bu endüstri için ustaca bir darbe ve oyunun kurallarını değiştiren bir gelişme.”
Arizona’da kurulmakta olan tesisin en büyük müşterileri Apple, AMD ve Nvidia gibi firmalar olacak. Apple’ın A ve M serisi işlemcileri ile Nvidia’nın grafik işlemcilerinde kullanılacak 4 nanometrelik yongalar Arizona’daki tesiste 2024’ten başlayarak üretilecek. TSMC’nin Phoenix’teki tesisini ziyaret eden Apple CEO’su Tim Cook’un da ifade ettiği üzere, bu yongalara “Made in America” damgası vurulabilecek.
Tesislerdeki ikinci fabrikanın ise 2026’da hizmete girmesi planlanıyor. Burada en küçük ve en karmaşık işlemcilerde kullanılan 3 nanometrelik yongalar üretilecek. İki fabrika 2026’da yılda 600 binden fazla entegre devre imal edecek. Ki bu da, Beyaz Saray’a göre, bütün bir ABD’deki gelişkin yonga ihtiyacını karşılamaya yetecek bir rakam.
Bu arada TSMC’nin, 2025’ten itibaren ultra-gelişkin 2 nanometrelik çipler üretmeye çalışacağına yönelik açıklamalar yapıldığını da ifade edelim.
2016’daki seçim kampanyasının temelini “Önce Amerika” sloganı etrafında oluşturan eski ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık yeminini ettikten sonra yaptığı konuşmasında Amerikan şirketlerine evlerine dönmeleri çağrısı yapıyordu. 2021’de yemin ederek göreve başlayan Biden’a yönelik pembe ümitler beslemiş olanlar olabilir, ama o daha ağırkanlı-ve gizli- bir Trumpçı dış politika izler gibi görünüyor. Hal böyle olunca, 2023’ün Tayvan krizinin biraz daha pişeceği ve Çin’in iyiden iyiye “düşman” ilan edileceği, Amerikan şirketlerinin de “eve dönüş” sürecinin biraz daha belirginlik kazanacağı bir yıl olması muhtemel gibi görünüyor.
Her durumda, Amerikalı menşeili olmasa da kamplar arası mücadelede tarafını Washington’dan yana koyan Tayvanlı yarı-iletken üreticisi TSMC’nin bu son adımıyla, bir dönemin kapanmakta olduğunu ilan ettiği ve bu “eve dönüş” sürecinin en net işitilir gongunu çaldığı bir gerçek.