Geçtiğimiz hafta sonu üç gün boyunca “16. Türkiye Kuş Konferansı”na ev sahipliği yapan Sarıyer Demirciköy Kültür Merkezi’nde idim.
Geçtiğimiz yıl Urfa’nın Birecik ilçesinde gerçekleştirilen bu konferans her yıl ornitologları ve kuş gözlemcilerini doğa korumacılarla farklı bir tema altında buluşturan, genellikle yarı-bilimsel nitelikli bir organizasyon oluyor.
Tarihinde ilk kez İstanbul’da gerçekleştirilen Türkiye Kuş Konferansı’nın bu yılki teması “Göç Yolları ve Tehditler” idi.
İstanbul, Doğa Derneği’nin Genel Müdürü Engin Yılmaz’ın konferansta söylediği gibi, sadece 11 Önemli Doğa Alanı’nın ve küresel ölçekte nesli tehlike altında olan 50 türün bulunduğu bir şehir değil. Aynı zamanda 15 milyon insanın yaşamını milyonlarca göçmen kuş ile paylaştığı bir kent.
Bu amaçla konferansta kuş göç yolları üzerinde yürütülen projelerin bu çeşitlilik için nasıl tehditler barındırdığını ve ne tür trajik sonuçlara gebe olduğunu bilimsel olarak ortaya koyan bildiriler dinledik.
Bu şehirde yaşayan 10 küsur milyon insanın bu konferansta konuşulan ve paylaşılan verilerden bir şekilde haberdar olmasını arzu ederdim.
Yine de şu noktadan sonra dahi bir şeyler duymak, öğrenmek için çok geç değil!
Önümüzdeki günlerde bu konferansta aktarılan ve çok önemli bulduğum veri ve araştırmaları sizlerle paylaşmak istiyorum. Böyle yapayım ki, fazla konuşulma imkânı bulmadan yürürlüğe konulan projelerin kamuoyunda layıkıyla bilinmesine az da olsa bir katkı vermiş olalım.
Şimdilik böyle bir uluslararası katılımlı konferans düzenleyerek, bu konulardaki farkındalığın artışına katkı sunan Doğa Derneği’ne teşekkür edelim. Onlar ve onlara bu platformu sunan Sarıyer Belediyesi’ne, bu organizasyonun gerçekleşmesine katkı sunan İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu ile Zekeriyaköy Forum’a ve Kuzey Ormanları Savunması’na (KOS) teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Onlar olmasaydı, bu denli önemli bir etkinliği bu şekilde layıkıyla gerçekleştirme olanağı da bulamayacaktık! Olanı biteni ve olacakları bitecekleri duyamayacaktık!