Beyaz Saray'ın pek yakında daha itidal sahibi bir sakine kavuşacağı ümidiyle, 2021'e yönelik barış umutlarının taze tutulmaya çalışıldığı Orta Doğu'da 2020'yi dahi aratabilecek yeni çatışma ve gerilimleri filizlendirme çabaları hız kesmiyor. Bunun bir göstergesi de, Noel Bayramı'nın Orta Doğu'nun birçok yerinde barışa değil savaşa ve çatışmaya dönük mesaj bombardımanı (!) altında idrak edilmesi oldu. Gelişmeler, yeni yıla dahi sükûnet içinde girmemizin çok zor olduğunu gösteriyor.
Savaşın barışa yeğlendiğine işaret eden mesajlardan birinde, İsrail Trablus açıklarındaki bir savaş gemisinden Suriye topraklarına bir füze saldırısı gerçekleştirerek bu Noel'de de geleneğini (!) bozmamış oldu. Noel gecesi yerel saatle 00.40'ta ve Lübnan hava sahası kullanılarak gerçekleştirilen füze saldırısı ile Suriye'nin Hama muhafazasına bağlı Misyaf bölgesinin batısındaki bazı askeri tesislerin hedef alındığı bildirildi.
Şam Yönetimi, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamasında, İsrail'in iki ülke arasındaki 1974 tarihli ve 350 sayılı Güvenlik Konseyi Kararına aykırı olarak gerçekleştirdiği saldırının dünyanın, sevgi ve barışın sembolü olan Hz. İsa'nın doğumunu kutladığı günün arifesinde geldiğine dikkati çekerek, "özellikle saldırı ve komplo girişimlerinin başarısızlığa uğramasının ardından, son zamanlarda sıklığı artan devlet terörizmini uygulamadaki ısrarını bir kez daha kanıtladığını" savundu.
İsrail kaynakları saldırıda karadan karaya füzelerin motor ve başlıklarında kullanılan bazı parçalarının dökümünün yapıldığını iddia ettikleri bir tesise ait en az dört binanın yıkıldığını ileri sürerken, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise kendi kaynaklarına dayanarak verdiği haberinde, füze saldırısında Suriye uyruklu olmayan 6 kişinin hayatını kaybettiğini savundu. Haberde, savunma sanayii tesislerini hedef aldığı belirtilen saldırıdaki can kaybının artabileceği dile getirildi. Haberde, ayrıca saldırıda "hayatını kaybedenlerin İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü çatısı altında görev yapan askerler mi, yoksa Tahran yanlısı milis güçlerine bağlı kişiler mi olduğunun bilinmediğinin" altı çizilirken, ölenlerin bir anlamda "Suriyeli değil İranlı" oldukları ima edilmiş oldu.
Bu arada İsrail Hava Kuvvetleri, Noel günü Suriye topraklarına yönelik gerçekleştirdiği saldırının hemen öncesinde sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, takipçilerinin bayramını epeyce tartışılacak bir resim eşliğinde kutladı (!) Kimi kaynakların "hem Hıristiyan toplumunun değerlerini hem de Suriyelileri aşağıladığını" savunduğu söz konusu resimli paylaşımda, Noel Baba'nın gökyüzünde ilerleyen kızağını ren geyiklerinin yanı sıra en önde bir savaş uçağının çektiği görülürken, "Sıkı dur, Noel Baba - Mutlu Noeller" deniliyor.
İsrail, Suriye Savaşı'nın başladığı 2011'den bu yana bu ülkede zaman zaman Şam Yönetimi'ne zaman zaman da İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanlığı'na ait olduğunu iddia ettiği hedeflere yönelik saldırılar düzenliyor. İsrail ordusuna bağlı jetler Kasım ayının 18'inde da işgal altındaki Golan Tepeleri üzerinden Şam'ın güneyindeki 8 askeri hedefi vurmuştu. İsrail, saldırıda Şam yönetimi ve Kudüs Gücü'ne ait depo ile hava savunma sistemlerinin hedeflendiğini ileri sürürken Suriye devlet haber ajansı SANA, İsrail hava saldırılarında 3 askerin hayatını kaybettiğini, bir askerin de yaralandığını savunmuştu.
Aslında İsrail'i bölgede rahatsız eden tek husus Suriye'nin Hama muhafazası dahilindeki askeri tesislerin İran destekli bir nitelik taşıyor olması değil. Bir diğer husus da, Suriye'nin Deyrizor muhafazasının güneyinde artan Rus askeri varlığı. Tel Aviv Yönetimi, Suriye'nin Irak sınır kapılarından El Kaim'in 30 km yakınındaki El Bukamal'ın Rus askeri polisi ile Irak Ordusu bünyesindeki Haşdi Şabi milis güçleri koordinasyonu eşliğinde tahkim edilmesinden de epeyce rahatsız görünüyor. İran destekli güçlerin Irak sınır kapısı yakınlarındaki el Bukamal'dan çekilmeyecek olmaları düşüncesi İsrail medyasında ve düşünce kuruluşlarında, Ordunun "istikrarsızlık" içinde olan Suriye'nin güneyinde "barış ve esenliğin tesisi" için adım atması gerektiği yönündeki fikirlerin daha fazla dile getirilmesinin de önünü açıyor. Bu tip haber ve değerlendirmeler de kimi kaynakların, İsrail'in Suriye'nin güneyini işgal etmek bahane aradığı şeklinde yorum yapmalarına olanak tanıyor.
Noel öncesinde yaşanan ve bölgedeki kimi siyasi gözlemcilerin kaygıyla izlediği bir başka gelişme ise, ABD Donanması'na ait nükleer kapasiteli bazı savaş gemilerinin, Hürmüz Boğazı'ndan geçmesi oldu. Nükleer kapasiteli güdümlü füze denizaltısı USS Georgia'nın İran'a karşı gövde gösterisi yaparcasına iki güdümlü füze kruvazörü -USS Port Royal ile USS Philippine Sea- eşliğinde 21 Aralık günü Hürmüz Boğazı'na girmesi İranlı bilim insanı Fahrizade'ye yönelik suikast sonrası tırmanan gerilimde yeni bir eşik oldu. USS Georgia'nın 154 Tomahawk füzesi taşıdığı ve özel harekat gücü olarak görev yapan 66 askeri personele sahip olduğu belirtiliyor.
USS Georgia Hürmüz Boğazı'na ne zaman girdi? ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie, "eğer General Kasım Süleymani suikastının birinci yıldönümü sebebiyle saldırıların olması durumunda, kendilerini ve bölgeyi savunmaya ve gerekirse tepki vermeye hazır olduklarını" söylemesinden birkaç saat sonra girdi.
ABD Donanması tarafından konuya ilişkin olarak yapılan açıklamada, "Georgia'nın orada olması, (…) ortaya çıkabilecek herhangi bir tehdide karşı bölgedeki deniz güvenliğini koruma konusundaki kararlılığını göstermektedir," şeklinde ifadelere yer verildi.
ABD Donanması'nca yapılan bir diğer açıklamada ise, ABD ve Suudi Arabistan Hava ve Deniz Kuvvetlerinin Basra Körfezinde "Müşterek Entegrasyon Tatbikatı" düzenlediği kaydedildi. Bu tatbikat ABD'nin İran Körfezi'nde bu yıl düzenlediği beşinci entegrasyon tatbikatı oluyor.
Hatırlanacağı gibi, İran Körfezi'nde bu ayın başında ABD'nin nükleer kapasiteli, uzun menzilli stratejik B-52H bombardıman uçakları gövde gösterisi yapmıştı. Söz konusu B-52 uçakları bizim de ilgili yazımızda belirttiğimiz gibi, Kuzey Dakota'da bulunan Minot Hava Kuvvetleri üssünden kalkıp Atlas Okyanusu'nu geçerek 10 bin km'den fazla mesafedeki İran Körfezi semalarında "Tahran'a diş göstermiş" idi. Suudi Arabistan Kraliyet Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçaklarının da ABD'nin bu stratejik bombardıman uçaklarına İran Körfezi yakınlarında eskort ettiği görülmüştü.
Öte yandan, İran'ın da Başkan Trump'ın Beyaz Saray'daki son günlerinde ABD'den gelebilecek olası bir "veda saldırısına" karşı önlem olarak, nükleer tesislerinin yakınlarındaki hava savunma sistemlerini güçlendirdiği ileri sürüldü. Kuveyt'te Arapça yayın yapan el Kabas gazetesinin kendi kaynaklarına dayanarak aktardığı haberinde, İran Devrim Muhafızları'nın İsfahan kentine bağlı Natanz köyündeki ve Kum kentinin güneyindeki Fordo köyündeki uranyum zenginleştirme tesisleri yakınlarına Rus yapısı SAM füze savunma sisteminin yanı sıra Power 737 füze sistemi konuşlandırdığı ileri sürüldü.
Gelişmeler bölgeyi nereye götürür bilinmez ama Afganistan, Irak, Libya ve Suriye derken 2021 yılında da dünyanın bu kez İran'ı, İran'ın çevrelenmesine ve kuşatılmasına dönük çabaları konuşacağı neredeyse kesinleşmiş oldu. Bu çabalarda özellikle Irak'taki son gelişmeler büyük önem taşıyor ama onları da bir başka yazımızda ele alalım.