İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nün Komutanı Kasım Süleymani ile Irak ordusu bünyesindeki milis gücü el-Haşd el-Şabi’nin (Halk Seferberlik Güçleri) Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in ölümüyle sonuçlanan suikastın 'faili' belli oldu.
Pentagon’un henüz ayrıntılı bilgi vermediği ve "resmî açıklamanın ötesinde ilave bir enformasyon paylaşmıyoruz" demekle yetindiği suikastla ilgili detaylar olay mahallinden yapılan sosyal medya paylaşımlarının ışığında büyük ölçüde açığa çıkmış görünüyor.
Süleymani ile el-Mühendis’i taşıyan iki araçlık konvoya yönelik olarak 2 Ocak’ı 3’üne bağlayan gece yarısı Bağdat Uluslararası Havalimanı’nın çıkış kapısı yakınlarında gerçekleştirilen ve beşi İranlı beşi Iraklı ordu komutanının ölümüyle sonuçlanan suikastın sırlarını ilk olarak bir sosyal medya sitesinin olay mahallinden paylaştığı fotoğraflar ele verdi. Irak merkezli, Tactical Cell adlı Facebook hesabınca paylaşılan fotoğraflarda araçların enkazı arasında bulunan bazı silah/mühimmat parçalarına da yer verilmişti. Fotoğraflardan birinde görülen ve ABD tarafından gerçekleştirilen saldırıda kullanılan silahtan geriye kaldığı anlaşılan parçalardan birine bakılırsa, suikastta ABD yapımı AGM-114 Hellfire (Cehennem ateşi) füzelerinin gelişkin bir modeli kullanıldı. Fotoğraftan İranlı komutanı vuran AGM-114 füzesinin ağırlığının 52 kg (115 Lb) olduğu anlaşılıyor. Bu da onun ABD’nin son dönemde bu tip saldırılarda kullandığı AGM-114 R9X (Ninja) model bir özel suikast füzesi olduğunu teyit ediyor.
Bu tipteki Hellfire füzelerini 'suikast silahı' yapan, lazer güdümüyle hedefine ilerlemesine rağmen çok güçlü bir patlayıcı içeriğine sahip savaş başlığı taşımaması, darbenin hemen öncesinde gövdeden açılan altı adet katlanır çelik bıçakla donatılmış olması. Saatte 1000 mile yakın süratin yarattığı büyük bir kinetik enerjiyle hedefi bulan ve özel bıçaklarıyla onu parçalara ayırarak etkisiz hale getiren füze, çevresine minimum hasar veriyor. Suikastlar için özel olarak tasarlanan R9X füzeleri için belki de '50 kiloluk bir uçan dev sustalı çakı' diyebiliriz.
Zaten, bu füzelerin askeri çevrelerdeki bir adı da 'Uçan Ginsu bıçağı.' İddiaya göre, şoför koltuğu ile yolcu koltuğunu ayırt edecek hassasiyetle hedefe ulaşan bir R9X füzesi, istenirse yolcuyu öldürürken şoförün saldırıdan hasar almadan kurtulmasını mümkün kılabiliyor.
Son saldırıda aralarında Süleymani’nin damadının da bulunduğu İran ve Iraklı komutanlar Hyundai Stark ve Toyata Avalon marka iki araçla havalimanından uzaklaşmaktaydılar. Bir Amerikan ulusal güvenlik raporunda yer aldığı söylenen bilgilere göre, ilk füze Hyundai Stark marka araca yerel saatle 01:45’te isabet etti. Saldırı anında ikinci araç ile birinci arasında 100-120 metre mesafe bulunuyordu. İkinci füze birinciyi fark ederek hızını artıran Toyota’yı az bir farkla ıskaladı. Üçüncü füze Amerikalıların hedefine tam isabet etti.
Hellfire AGM-114 füzeleri, 1970’lerde helikopterlerden atılmak üzere Lockheed Martin tarafından geliştirilmişti. Söz konusu füzelerin SİHA’larda kullanılmaya başlaması ve 1,3 Mach’a ulaşan hızlarla hedefi vurabilen 'açılır bıçaklara' kavuşması 2000’li yıllarda, Barack Obama’nın ABD Başkanlığı yaptığı dönemde ve onun denetiminde gerçekleşti.
R9X füzeleri ABD tarafından ilk kez Süleymani suikastında kullanılmış değil. Bu füzelerin bu amaçla kullanıldığını ilk olarak 2017 yılı Şubat ayında Suriye’nin İdlib muhafazasına bağlı Atme’nin 30 km güneyindeki el Mastuma’da öldürülen El Kaide’nin 2 numaralı ismi Ahmed Hasan Ebu Hayru’l Masri’nin suikastında duyduk. Derken, Amerikan 'USS Cole' savaş gemisine yönelik bombalı saldırıda rol aldığı ileri sürülen El-Kaide komutanlarından, Cemal el-Bedevi’nin 2019 yılı Ocak ayında Yemen’de gerçekleştirilen suikastında da karşımıza çıktı aynı füze. Ebu Bekir el Bağdadi’ye geçtiğimiz Ekim ayı sonlarında düzenlenen operasyonun akabinde Cerablus’a bağlı Ayn el-Bayda köyünde öldürülen IŞİD sözcüsü Ebu Hasan el-Muhacir’in suikastında da AGM-114R9X füzesi kullanıldığı ileri sürülmüştü. Ayrıca, geçtiğimiz yılın Aralık ayında Afrin yakınlarında iki El Kaide komutanına yönelik olarak yine bir hava saldırısı gerçekleştirilmiş, ABD’nin bu suikastta da tercihini AGM-114R9X füzesinden yana kullandığı söylenmişti.
Bu arada, New York Times’ta yer alan bir haberde, Süleymani suikastında kullanılan füzelerin MQ-9 Reaper adı verilen bir Silahlı İnsansız Hava Aracından (SİHA) atıldığı kaydedildi. En az dört Hellfire füzesi ile donatılabilen MQ-9 Reaper kod adlı hava araçları mühimmat yüklü olarak yaklaşık 23 saat boyunca havada kalabiliyor, 15 bin metre irtifalarda görev yapabiliyor.
Irak’ın Anbar vilayetinin batısındaki El-Esad Hava Kuvvetleri Üssü’nden geçtiğimiz Haziran ayında alınan uydu görüntüleri, ABD’nin bu üste MQ-9 Reaper ile MQ-1 kod adlı SİHA’lar barındırdığını belgelemişti. General Atomics firması tarafından ABD ordusu için üretilen ve konvansiyonel savaş uçaklarından çok daha küçük olup 2,2 ton ağırlığa sahip Reaper SİHA’ları ABD ordusunda 2007’den bu yana hizmet veriyor. ABD Hava Kuvvetleri bünyesindeki New York Ulusal Hava Koruma Gücü’ne (NY ANG) bağlı "174th Attack Wing" filosu (174 ATKW) 2008 yılında envanterini pilotla uçmaya ihtiyaç duyan F-16 savaş uçaklarından MQ-9 Reaper SİHA’lara kaydıran bir program uygulamaya başlayarak nihayetinde üslerini tamamıyla insansız uçaklardan oluşturan ilk Amerikan ordu birimi oldu.
Yaklaşık iki bin km menzile sahip MQ-9 Reaper pervaneli bir motora sahip olduğu için fazla ses de çıkarmıyor. Uzaktan kumanda edilen bu araçlar, ABD’nin Nevada eyaletindeki Creech Hava Kuvvetleri Üssü’ndeki komuta ve kontrol merkezinden yönetiliyor. Afganistan, Irak, Yemen, Libya gibi ülkelerde yoğun bir şekilde hizmet veren Reaper SİHA’ları ilk suikastını RX-9’dan daha eski model Hellfire füzeleriyle Ekim 2007’de Afganistan’da gerçekleştirmişti. IŞİD’in kafa keserek uyguladığı bazı infazlarından sorumlu olan ve 'Jihatçı John' olarak anılan örgüt militanının 2015 yılındaki ölümünde de yine Reaper aracı başrolü oynamıştı.
Hellfire füzelerinin şöhreti TSK tarafından da biliniyor. Ankara, Kilis’e yönelik roketli saldırıları gerekçe göstererek, TSK’nın topçu atışlarıyla ve İHA uçuşlarıyla yetinmek istemediğini belirtmiş ve 2016 yılı Nisan ayında ABD’den Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemlerinin (HIMARS) yanı sıra bu ülkenin İncirlik’te de konuşlandırdığı Hellfire füzesi yüklü SİHA’lardan talep etmişti. Ancak ABD’nin satışında zorluk çıkardığı iddia edilen bu füzelerin helikopterler ile SİHA’lardan atılabilen ve 'tanksavar' olarak kullanılan muadilleri yine 2016 yılında Roketsan tarafından üretilmeye başlandı.
Twitter: @akdoganozkan