Fransa'nın gurur kaynağı olan ve Paris'e "Moda'nın Başkenti" unvanını kazandıran Haute-Couture (yüksek terzilik) defileler haftası, 2020/2021 Sonbahar-Kış koleksiyonları pandemi nedeni dijital platformda gerçekleşti. Sendikaya kayıtlı 33 markanın katıldığı etkinlikte, takvime göre öngörülen gün ve saatlere itaat edilerek tasarımların sunulmasıyla, disiplin olgusunun başarıdaki önemini bir kez daha hatırlamış olduk.
Sadece Fransa'ya özgü olan ve 1858 yılında Charles Frederic Worth'ün, Versailles Sarayı'ndaki atölyesini özel bir mekâna taşıyarak başlattığı girişim günümüze kadar geliyor.
1945 yılında Haute-Couture Sendikası'nın kurulması ile yasallaşan etkinlik, sendikanın öngördüğü takvime göre yılda iki kez gerçekleşiyor.
Schiaparelli, Chanel, Balenciaga, Nina Ricci, Lanvin, Christian Dior, Pierre Cardin, Yves Saint Laurent, Valentino, Christian Lacroix, Jean Paul Gaultier gibi tasarımcıların ünlendiği Haute-Couture olgusu moda dünyasının en prestijli etkinliği olarak kabul ediliyor.
Dev bütçelerle hazırlanan koleksiyonlar, tasarım ve yaratıcılık olgularının zirveye çıkarılarak icra edilmesi ile, "Moda bir sanat dalı mıdır?" sorusunun yıllar boyunca tartışılmasına da neden olmuştur.
Geleneksel olarak Paris'in değişik bölgelerindeki ihtişamlı binaların mekan olarak kullanıldığı, top modellerin podyumda boy gösterdiği, dünyanın dört bir yanından şehre gelen basın mensuplarının katıldığı ve ünlü simaların ön sırada oturmak için yarıştığı etkinlik tarihinde ilk kez olarak gerçekleşmemiş oldu.
6-8 Temmuz tarihleri arasında dijital platformda sunulan 2020/2021 Sonbahar/Kış koleksiyonlarının tanıtımı için, dev bütçelerin bu kez ünlü sinema yönetmenleri ve fotoğraf sanatçılarına yönlendirilmiş olduğu gözlendi.
Dior, İtalyan yönetmen Matteo Garrone'nin yönetmenliğinde hazırlanan ve muhteşem bir bahçeye yerleştirilmiş minyatür bebeklerle sunduğu koleksiyonla büyük ilgi gördü.
10 dakika gibi kısa bir zaman diliminde 200 bin kişinin Youtube'da izlediği sunumla hedefe ulaşılmış olsa gerek.
Bir diğer görkemli örnek ise Chanel'den geldi. Ünlü İsveçli fotoğrafçı Mikael Jansson'un hazırladığı ve 30 punk prensesin tema olarak tasarlandığı 1 dakika 22 saniyelik foto egzersizi tıklanma rekoru kırdı.
Ancak tüm profesyonel yorumlar, dijital platformda Haute-Couture defileleri sunmanın geçici olmasının dilendiği yönünde görüşler içeriyor.
Pierre Cardin'in tasarım stüdyosuna kabul edildiğim 1977 yılında, modaevinin bünyesinde olan bir tasarımcı olarak ilk defile deneyimimi yaşamıştım. Monsieur Cardin, benim iki çizimimi beğenerek koleksiyona dahil etmişti.
Defile öncesi yaşanan heyecan, salonun ünlü simalarla dolarak sunumun başlaması ile başka bir boyuta geçmişti. Acaba benim tasarımlarım da alkış alacak mı diye yasadığım heyecanı bugün gibi hatırlıyorum.
Umarım dünyanın başına bela olan pandemiden kısa zamanda arınarak eski günlerimize döneriz ve Paris, yılda 1,2 milyar Euro'luk cirosu ile önemli bir ticari kaynak olan Haute-Couture etkinliğini eski görkemi ile devam ettirir.