Bir markanın "notoriéte" yani marka otoritesi kazanması, uzun yıllar tasarım ve kalite gibi olgulara verdiği özenin tüketici nezdinde güven kazanması ile oluşuyor. Fransız markası Hermés, şüphesiz bu açıdan bakıldığında, küresel boyutta ünlenmiş markalar listesinin en başlarında edindiği konumu kimselere kaptırmıyor.
1837 yılında Thierry Hermès tarafından atlı süvariler için aksesuar üreten bir marka olarak doğan ve aile şirketi olarak bugünlere kadar getirilen Hermés, XIX. yüzyıl başlarında, otomobilin değer kazanması ile geleceği görerek deri ürünlerine yöneldi. Bavul, çanta, eldiven, kemer gibi aksesuarlar tasarlayan marka kısa sürede lüks sektöründe saygın bir konum elde etmeye başladı.
Hermés, önemli atılımlarından birini 1929 yılında gerçekleştirmişti. Tasarımcı Lola Pruscase'ın, daha sonraları "Carée Hermés" (Hermés Karesi) olarak anılacak olan, 90x90 ölçülerindeki özel baskılı ipek eşarp modeli kısa sürede ünlenmişti.
Napolyon Bonapart'ın kullandığı mendillerden esenlenerek tasarlanan eşarplar, mücevher gibi nesilden nesille aktarılan değerli bir ürün niteliği taşıyor.
Profesyonel hayatımda işbirliği yaptığım Hermés'in Lyon kentinde bulunan baskı fabrikasını birkaç kez ziyaret ettim.
Laboratuvar niteliğindeki atölyelerde, bir kare fular için kullanılan kalıp sayısı beni şaşırtmıştı. O dönemde transfer baskı tekniği henüz uygulanmadığı için, baskı deseninde kullanılan her bir motif için ayrı bir kalıp gerçekleştiriliyordu.
Daha sonraki yıllarda, saat, mücevher, porselen, aksesuar koleksiyonları ile ürün yelpazesinin genişleten Hermés, kadın ve erkek hazır giyim koleksiyonları ile de kalite anlayışını en üst düzeyde tutmayı başarıyor.
Markanın elinde tuttuğu bir diğer silah ise ikonik çantaları. 1930 yılında süvariler için tasarlanan çanta modeli, 1950 yılında küçültülüp kadınlara yönelik bir boyuta getirilince, dönemin Monaco Prensesi Grace Kelly'nin beğenisini kazandı. Prensesin, hamileliğini basından gizlemek için çantayı siper olarak kullanması ile başlayan "Kelly Bag" serüveni günümüze kadar geldi. Az sayıda üretilen ikonik çantaya sahip olabilmek için aylarca beklemeyi göze almanız gerekiyor. Açık arttırmalarda ise çantanın değeri yüzde 250-300 ölçüsünde değer kazanıyor.
Kısa bir müddet önce, lüks koleksiyon ürünleri komisyoncu şirketi Sotheby's'in Paris'te gerçekleşen müzayedesinde, satışa sunulan sanat eserleri arasında yerini alan Kelly'nin beyaz sedef krokodil versiyonu, 325 bin 800 Euro'ya alıcı bularak tahminlerin üstünde satılmıştı.
Geçtiğimiz aylarda Hong Kong'da gerçekleşen müzayedede bir Asyalı müşteri, aynı çantanın pırlantalı olarak tasarlanmış versiyonuna 510 bin Euro bedel ödeyerek sahip olmuştu.
Çantanın "Kelly 25 Himalaya" olarak adlandırılan son üretimi ise, beyaz Nil krokodilinden tasarlandı. Aksesuarlarında paladyum metali kullanılan 25 cm yüksekliğindeki çanta, 160 bin Euro açılış fiyatı ile ünlü müzayede evi Christie's tarafından açık arttırma yöntemi ile görücüye çıktı.
Mutlu hafta sonları.
Alex Akimoğlu kimdir? Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü. Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü. Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti. 2020 yılından beri T24'te yazıyor. |