Fransız sosyolog, filozof, antropolog ve bilim araştırmaları ile kolektif bir şekilde uğraşan Bruno Latour son otuz yıldır ekoloji ve insan meselesinin siyasi olarak birlikte ele alınmasının zorunluluğunun altını çizmekte olan bir araştırmacıdır. Son dönemde dünyaca ünlenen bu araştırmacı, daha 1991 yılında, siyasi bir yenilik olarak "Şeylerin Parlamentosu" adı altında bir kavram ortaya koymuştu. Siyaseti başka türlü ele almaya başlamanın aciliyetinden söz etmekteydi. Bu bakışa göre, insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer şeyler (organik ve inorganik) hep birlikte siyasi bir mecliste temsil edilmelidirler. Bu kavram ve Antroposen üzerine T24'te daha evvel bazı yazılar yazmıştım. Bugün içinde yaşadığımız dünyada, Covid-19 deneyinin senesini geride bırakmış olduğumuz süreçte Latour deneyimin kazanımlarını aramaya ve sorgulamaya başlamış durumda.
2021 yılında çıkan "Neredeyim?" adlı kitabı Kafka'nın "Dönüşüm" adlı romanından yola çıkarak bugüne bakmakta. Her birimiz sanki artık bu dönüşümü yaşamaktayız. Evlerine kapanmış insanların hayatlarıyla ilgili olarak bu durum düşünülmektedir. Bugün maskelerle, yüzümüz kapalı bir şekilde boş sokaklarda yürüyen bizlerin evden çıkma yasaklarıyla yaşadığımız hayatlarımız bize "neredeyiz?" sorusunu sordurtmaz mı? Hangi dünyadayız? Hangi yaşamı yaşamaktayız? Ingird Bergman'ın sürrealist bir sahnesi gibi, tek başına kimsesiz bir şehir sokağında yürüyen ve sadece atların çektiği bir cenaze arabasını gören bizler ve tabutun içinden de kendi suretimizin çıktığı bir film sahnesinde yaşar gibi değişime mi uğramaktayız? Suyun kalmayacağı bir dünyada nasıl yaşayabiliriz? Bu öngörülen bir ekolojik felaket ve bilim adamları bu gerçeği bize uzun zamandan beri anlatmaya çalışmaktalar. Halbuki biz nelerle yaşıyoruz? Hangi arkaik siyaseti vurdumduymaz bir şekilde sürdürmeye devam ediyoruz?
2021 yılında Covid-19 ve kapanma üzerine yazdığı kitabında "Neredeyim?" sorusu sadece kitabın adı değildir; Latour, Gregor Samsa'nın "dönüşümünden" yola çıkarak karınca - oluş sürecini ele almaktadır. Covid-19 virüsü tek başına bizimle beraber değildir, ekonomi ve ekoloji ile yan yana gitmektedir. Paris Şartı ile Covid-19 arasında süreklilik bulmaktadır. Her birimiz "mutasyona uğradık"; mutasyon geçirmekteyiz. Devletler bazı önlemler ve kısıtlamalar ele alarak bizi evlerde kapanmaya doğru itmekte. Acı verici bir durum. Her şeye rağmen Latour "bu durumun çok sıkıcı olduğunu söylemekte ve bir an evvel eskisi gibi uçağa binip gitmek istediğini" de vurgulamaktadır; ama isteğine rağmen geriye dönüş imkanı pek var gibi durmamaktadır. "Biraz travma geçirmekteyiz". Mikroplara ve virüslere karşı dayanışma içindeyiz, ama aynı zamanda çocuklaştırılmış bir şekilde yaşamaktayız. Bizim yerimize büyükler (devlet ve sağlık görevlileri) karar vermekteler. Bizim gibi virüs de mutasyon geçirmekte. Dijital teknoloji tam manasıyla zafer kazanmış durumda. GAFA (Google, Apple, Facebook ve Amazon) milyarlar kazanmakta.
Ekonomi için neler beklenmekte? Fransa'da yüzde altı bir büyüme beklenmekte; 2019'a nazaran ekonominin büyümeye başlamış olmasına rağmen, Latour kendisini bu büyüme teorileri içinde görmemektedir. Ekolojik anlamda milyonlarca insan iş bırakmış, işsizleşmiş, evlerde kapanıp yaşamaya başlamış durumda bugün artık. Tüketim dijital alanda olduğu gibi küçük dükkanlarda veya "Yemek Sepeti" gibi oluşumlarda artmış vaziyette.
Latour, üretime karşı bir ekonomi icat etmenin önemini vurgulamaktadır. İklim ve diğer ekolojik sorunları bırakıp ekonomik büyümeyi sürdüremeyiz. Ekoloji ekonomiden bağımsız olarak işlememektedir. Fransa'da "150 Vatandaş seçilip bir Konsorsiyum" ile ekolojik bu oluşumda yok olmakta olan bir dünyanın meseleleri ele alınacaktır: Bu Konsorsiyum Nereye inmeli? (Türkçeye "Rota" olarak çevrildi) adlı bir gruptur ve bu Latour'un aynı zamanda sondan bir evvelki kitabının da başlığıdır. Ancak, bunun yanında devletin na-mevcudiyeti Latour'u rahatsız etmektedir. Söz konusu Konsorsiyum Fransa'nın bazı bölgelerinde işlemeye başlamış vaziyettedir; ama Latour devletten bu oluşuma destek beklemektedir. Bu "başka türlü beraber var olmayı" hedeflemektedir. Başka bir politikayı başlatmak üzere kurulmuştur; ve 2020 yılının ocak ayından beri işlemektedir. Sanatsal ve sosyal bilimlerin birlikte işlediği bu oluşumdan Latour atölyelerde yapılan çalışmaların yayınlanmasını beklemekte ve siyasi çevrelerin dikkatini çekmeyi hedeflemektedir. Buna, Fransa'nın ekolojist Milletvekili Brune Poirson destek vermektedir yalnızca. Latour bu projesiyle 21. yüzyılın siyasi hareketinin nasıl olması gerektiğini ortaya koymak istemektedir. Projenin pilot hareketi kırsal bölgelerde gerçekleştirilmektedir. Saint Junien ve La Chatre'da ve Morvan doğal parkında ve Paris banliyösü Ris-Orangis'te yapılmaktadır. Bu proje, aynı zamanda, işlerlik kazanan Vatandaş Konvansiyonu ile de paralel bir şekilde gelişmektedir. Gruba katılanların arasında dostluk ilişkisinin önemini vurgulayan Latour, bu hareketin, sosyal bir temsili gerçekleştirmekten çok "araştırma-eylem" olarak işlerlik kazanması gerektiğinin altını çizmektedir.
"150 vatandaştan oluşan Konsorsiyuma" eklenecek olan devlet memurları, milletvekilleri daha şu anda mevcut değiller. Sivil toplum ekoloji alanında mevcudiyet gösterse bile daha yapılanmış durumda değil. Devletler bu konuda geri kalmaktalar; zayıf da olsa sivil toplumu takip edemiyor durumda ve biz salgını bu şekilde atlatmaya çalışmaktayız. Mutasyonu görecek (virüsü değil sadece bizim mutasyonumuzu da) bir devlet siyaseti gerekmektedir. Yeryüzü, bu anlamda, bizim yaşamakta olduğumuz toprak olmaktan çıkmış durumda. Toprağı takip etmek zorundayız. Latour bunu "kritik alan" olarak adlandırmaktadır. Burada, insanların eylemleri ile biyosferin ağırlığı aynı olması gerekmekteyken insanların ağırlığı daha yüksek olmaya başladığında toprağı takip edemiyoruz ve toprak da bizi takip etmekten uzaklaşıyor demektir. Büyüme değil ama büyümemeye ehemmiyet vermek lazımdır; ama bunu tam olarak böyle almak mümkün müdür? Bilimsel olduğu kadar estetik olarak da "neredeyiz?" sorusu bizim sorumuz olmuş durumdadır.
Kapanmayla, Covid-19 deneyi Latour için, ekolojik sorunlarla ilgili olduğu kadar bizim bir evvelki dünyaya dönmemizin artık nerdeyse geri dönülemez hale girmiş olduğunu göstermek istemektedir; çünkü, evlerimizde kapalı bir şekilde asosyalliği yaşamaktayken ve bu durumdan kısa sürede çıkılamayacağının göstergeleriyle birlikte yerimizde sayarken her şey değişmiş durmaktadır. Latour'un Ekonomisizleşme olarak adlandırdığı yeni bir döneme girilmektedir. 1980'li yıllar için postmodernizmin başlangıcı denilmekteydi; şimdi ise ekonomisizleşmenin başladığı bir çağa doğru mu gidiyoruz? Ne olursa olsun tüketim ve harcama üzerine bir toplum ideali mümkün gözükmüyor. Doğaya ve toprağa dönüp bakmak ise bir yaşama ihtiyacı olarak önümüzde, yanı başımızda durmakta.
Yeni kavramlarla birlikte yeni bir bakışa (yeryüzüne dair toplumsal ideale) ve onları takip edebilecek siyasilere ihtiyaç duyulmakta, yaşamımızı devam ettirmemiz için!