Fransa'da Başkan/Cumhurbaşkanı Macron tarafından geçen yıl öngörülen ve Macron'un tekrar seçilmesiyle bu günlerde tam olarak uygulamaya geçirilmeye başlanan devletteki üst düzey bürokratlar reformu büyük tartışmalar doğuruyor.
Bu kapsamda öngörülen büyük reform kapsamında kamudaki üst kademe yöneticileri (bürokratlar) için öncesinde her biri için ayrı ve farklı mevzuatla düzenlenen 16 ayrı bürokrat "sınıfı" ve "unvanı"nın 14'ü kaldırılarak, tek bir "sınıfta" (üst kademe kamu yöneticisi sınıfı) birleştiriliyor.
Bu şekilde kaldırılan spesifik bürokrat unvan/sınıfları arasında valilik, kaymakamlık, büyükelçilik, müfettişlik gibi unvan/sınıflar da var.
Artık tüm bu görevlere atanacak bürokratlar, birleştirilen yeni tek ana bürokrat sınıfı içinden seçilecek ve atanacak.
Böylece bürokrat seçiminde siyasi iktidarın seçim yapma havuzu daha da genişletilmek istenmiş.
Ayrıca özlük haklarında ve maaşlarda yeknesaklık sağlanarak biraz da tasarruf edilecek.
Geçiş döneminde 2 yıllık bir süre için ise isteyen bürokratın eski statüsünü koruma hakkı tanınmış.
Bu reformdan etkilenecek üst düzey bürokrat sayısı 3 bin civarındaymış.
Toplam 16 sınıftan bu reformdan etkilenmeyip eski statüsünü koruyanlar ise Danıştay (Conseil d'Etat) üyeleri ile Sayıştay (Cour des Comptes) üyeleri.
Bunların statüsü bizzat Anayasa ile korunduğundan dokunulmamış.
Bu arada yanlış okumadınız. Danıştay üyeleri Fransa da yargıç statüsünde değil. Üst düzey memur (bürokrat) statüsünde. Ama bizdeki gibi idari konularda yüksek mahkeme görevi görüyor. Ama bu fark salt tarihsel nedenlere dayanan şekli bir olgu. Zaten her tür hukuksal güvenceye sahipler.
Sözü edilen reformdan en çok etkilenecek bürokrat sınıflarından biri diplomatlar.
Geçenlerde (16 Nisan) yeni çıkan tüzükle eskiden beri ayrı mevzuata ve statüye tabi tutulmuş olan üç farklı büyükelçi unvan ve sınıfından ikisinin önce (1 Temmuz'da) birleştirilmesine, sonra da (1 Ocak 2023) bütünüyle kaldırılmasına karar verildi.
Bunlar 19. yüzyılda "tam yetkili bakan" unvanı verilerek, diplomatik müzakerelerde avantaj sağlamak adına yabancı ülkelerde tıpkı bakanlar gibi Fransız hükümeti adına karar alma yetkilerine sahip oldukları vurgulanmak istenen daha üst düzey "büyükelçiler" sınıfı ile "dışişleri müşavirleri" unvanı verilen diğer büyükelçiler sınıfı.
Tüm dışişleri bürokrasisini derinden sarsan bu yeni tüzüğe karşı tüm ülke çapında protestolar baş gösterdi.
Dışişleri çalışanları uzun süredir ilk defa bu nedenle greve gitme kararı aldılar.
Evet yanlış okumadınız.
Fransa'da memurlar ve bürokratlar da grev yapabiliyor.
Kıyamet de kopmuyor! Ülke de batmıyor!
Bu reforma karşı olanlar diplomatlığın çok farklı ve özel bir bürokratik meslek olduğunu ve statüsünün diğer bürokratlık sınıflarıyla birleştirilmesinin diplomat kalitesini bozacağını ileri sürüyorlar.
Hükümet ise üst düzey bürokraside korporatizm ve içe kapanmanın devlet yönetiminde halka hizmet kalitesini olumsuz etkilediğini ve bu tür görevlere gelmede çeşitliliğin ve rekabeti artırılması gerektiğini savunuyor.
Ülkemizde de 2017 Anayasa değişikliği sonrasında aslında üst düzey bürokrasi sisteminde ciddi ve kökten bir değişim yapıldı.
Geleneksel kamu bürokrasi sistemi bütünüyle allak bullak edildi.
Bakanlıklarda müsteşarlık ve müsteşar yardımcılığı unvanları kaldırıldı.
Yerlerine siyasi kimliği ağır basan "bakan yardımcılıkları" konuldu.
Maliye bürokrasisinde uzun yılların efsaneleşmiş unvanları olan "hesap uzmanlığı" ve "maliye müfettişliği" kaldırıldı.
Hemen tüm bürokrasi için adam yetiştirmede önemli bir "okul" niteliğine sahip Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kaldırıldı.
Daha çok talep gördüğü için daha nitelikli kişilerin girdiği kamudaki bazı ayrıcalıklı kurumların (Hazine/Dış Ticaret, SPK, Rekabet Kurumu vs.) uzmanlıkları diğer uzmanlıkların özlük hakları ile eşitlenerek bu tür kurumlardaki uzmanlık gibi kariyer mesleklerinin cazibeleri düşürüldü.
Kamudaki bürokratik görevlere gelmede temel kriter "liyakat" olmaktan büyük ölçüde soyutlanarak tek kriter "siyasi itaat" olarak kabul görmeye başladı.
Sonucunda da -istisnalar her zaman bulunsa da- kamu bürokrasisindeki kalite bozulması hemen her düzeyde hissedilmeye başlandı.
Oradaki reformun ana hedefi bürokrasiyi ve bürokratları halka daha iyi, daha yakın ve daha nitelikli hizmet verecek bir yapıya doğru geliştirmeye çalışmak.
Buradaki değişikliğin hedefi ise bürokrasiyi siyasi iktidara daha da bağımlı kılabilmek ve siyasi popülizme hizmette dikensiz gül bahçeleri yaratmak.
Batılı ve (Orta) Doğulu arasındaki fark da zaten burada yatıyor.