Yabancı filmlere yapıştırılmış Türkçe adları gördüğümüzde hissederiz, “tercüman” bire bir çeviriyi kifayetsiz bulduysa...
Yabancı filmlere yapıştırılmış Türkçe adları gördüğümüzde hissederiz, “tercüman” bire bir çeviriyi kifayetsiz bulduysa filme bir anafikir biçer ve isim koyar: Tutku Denizi, İntikam Peşinde ve sayısız ÇıkışYolu.
Bu film bu zahmete gerek bırakmamış neyse ki; sorunlu mu sorunlu bir çocuk hakkında, Kevin (Ezra Miller) seyahat ve maceraya düşkün Eva (TildaSwinton) ile uyumlu eşi Franklin’in (John C.Reilly) ilk çocuklarıdır. Başlangıçtan itibaren zor bir çocuk olduğu bellidir. Fakat büyüdükçe ve özellikle annesiyle “tanışıklıkları” arttıkça Kevin’ın sıradışılığı çarpıcı hale gelir. İletişime isteksiz, ailesine soğuk bir çocuktur. Freudyen gerilimlerden bile uzakta buz gibi bir dünyada ikamet etmektedir sanki. Annesinin türlü yol yordam arayışlarına yüz vermezken babasıyla daha yakın görünen fakat yararcı bir yakınlık içindedir. Eva tanımlayamadığı bir suçluluk duygusu ve özeleştiri fanusuna hapsolmaktadır. Anlayamamaktadır; baba anlam verememektedir bu gerilime, ve çevresiyle görünmez bağlarının gitgide kayıp gittiğini hissetmektedir Kevin. Aileye sonardan dahil olan kız kardeşi de onun mizacına gem vuramaz.
Uzak Doğu sinemasının neredeyse bir child – explotation’a çevirdiği çocuk ürkünçlüğü sularında yüzmüyor Kevin hakkında. Bunda Lionel Shriver ‘ın romanından adapte edilen senaryonun ( Lynne Ramsay, Rory Kinnear) payı olmalı. Yönetmen Ramsey inatla bizi anneyle oğulun sevgi, şefkat, bağlılık üretmesi gereken ilişkilerinin o kazanında tutuyor. Fakat orada karılan şeyin neyden oluştuğundan, nelerin izlerini taşıdığından emin olamıyoruz. Aileninyaşadığı hakiki tedirginliğe dahil oluyoruz. Fakat karı-koca arasındaki ilişkiler, Eva’nın geçmişi ve Kevin’ın ev dışı hayatı yönetmenin tablosunda pek yer tutmuyor. Yönetmen ortadaki garabete ışık tutacak minik bira ile tarihçesi resmetmenin niyetinde değil. Onun yerine, İrlanda arp’ından dökülen ezgilerin zamansızlığına büyük katkı sunduğu kötülüğün basit, sıradan ve bulaşıcı gücü var karşımızda.Elephant’da Gus Van Sant’da benzer bir fotoğraf çekmeyi tercih etmemiş miydi?
Kevin hakkında incelikli göndermelere de sahip esaslı bir film. Eva’nın peşini bırakmayan kızıl izler, Kevin’ın ekranda karşımıza çıkınca biz yetişkinleri hipnotize eden uygunsuzluklarla oyunu … bana en çok Eva’nın‘ her şeyin ardından’ atlayıp belirsizliğe yollandığı sarı Mercedes manidar geldi. Yönetmen, Tunç Başaran’ın aynı arabayı bu kez başrole koyduğu filmi izlemiş midir? Sanmam. Yine de Tilda Swinton ile Sarı Mercedes’in kahramanı İlyas Salman’Ia aynı tünelin iki farklı girişinde görür gibi oldum.