Türkiye siyaseti bugünlerde 2014’te kurulması planlanan 3 sandığı tartışırken, iş dünyası ise Türkiye genelinde yapılan oda ve borsa seçimleriyle yeni döneme hazırlanıyor. Bu minvalde herkes İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası seçimlerinden çıkacak sonuçlara gözlerini dikmişti. Ama ülkenin diğer yanında, oda ve borsalarda, dengeleri değiştirebilecek bir gelişme yaşanıyor: BDP en güçlü olduğu kentlerde seçimlere ağırlığını koyuyor.
Kuşkusuz her zaman olduğu gibi siyasetin gücü, bu alanda da kendini gösteregelmiştir. Siyasi partilerin oda ve borsa seçimleri için ezelden beri kulis yaptığı, kendi adaylarını öne çıkardığı bilinen bir gerçek. Siyasi partiler, iş dünyasının en büyük çatı örgütü konumundaki Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ndeki (TOBB) etkisini artırmak için her seçim döneminde harekete geçer. Hatta son yıllarda siyasiler yanında cemaatlerin de odalarda etkinlik yarışına girdiği bilinen bir başka gerçek.
Bunun İstanbul Ticaret Odası’ndaki yansımasını “İTO’da 3. AKP Devri Başlıyor” başlıklı yazımızda anlatmaya çalışmıştık. Merak edenler yazıya buradan ulaşabilir.
TOBB, 1,5 milyona varan üye sayısı ve kentlerde hem bürokrasi hem de ticari alandaki etkisiyle adeta iş dünyasının TBMM’si konumunda. Özellikle sağ muhafazakâr siyasetin en çok beslendiği alanlardan biri oda ve borsalar. TOBB başkanlığından siyasete transfer olan Necmettin Erbakan, Yalım Erez ve Ali Coşkun’u hatırlarsak, ne demeye çalıştığımız da daha iyi anlaşılır. Oda ve borsa başkanlığından milletvekilliğine uzanan onlarca isim de cabası.
Ancak bu yılki seçimlerin bir farkı var:
Bu kez AK Parti, CHP ve MHP’nin yanında BDP de “bu yarışta ben de varım” diyor. Hem de Kürt siyasetinin merkezi konumundaki Diyarbakır’da...
Bugüne kadar hem sol geleneği hem de emekçi, güvencesiz çalışan veya işsizlerin çoğunluğunu oluşturduğu tabanı nedeniyle sermaye sınıfı ile direkt ilişki kurmayı tercih etmeyen BDP, artık bölgedeki patronlara göz kırpıyor. Üstelik bunu Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinin arifesinde ve TOBB geleneklerine aykırı bir biçimde, açık seçik yapıyor.
Bunun ilk örneğini, BDP’nin 2009 yerel seçimlerinde yüzde 58,6 oy aldığı Diyarbakır’da görüyoruz. BDP, 2 Haziran’da gerçekleştirilecek Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine “Demokratik İşverenler Girişimi” adı altında girecek olan patronları destekleme kararı aldı. Zira BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, 23 Mayıs’ta yaptığı açıklamada “Bütün örgütlü yapımızla bu girişimi destekleyeceğiz” dedi.
Ve böylelikle TOBB tarihinde ilk kez TBMM’de temsil edilen bir siyasi parti, kulis çalışmaları ve arkadan desteklerle değil; açıkça, oda seçimlerinde kimi desteklediğini açıklamış oldu. Şimdi Diyarbakır iş dünyası, cumartesi günü yapılacak seçimler öncesinde BDP’nin bu tavrını tartışıyor.
Diyarbakır’daki seçim yarışına biraz daha yakından göz atalım:
Diyarbakır’da oda seçimlerine 3 grup katılıyor.
1- Demokratik İşverenler Girişimi
2- Yurtsever İşadamları Girişimi
3- Beyaz Grup
Beyaz Grup adıyla bir araya gelen işadamlarının başkan adayı, AKP’nin Diyarbakır Milletvekili ve eski DTSO Başkanı Galip Ensarioğlu’nun yeğeni Siraç Ensarioğlu.Yurtsever İşadamları Girişimi’nin başkan adayı ise yine eski bir DTSO Başkanı: Mehmet Kaya. BDP’nin desteklediği Demokratik İşverenler Girişimi’nin ise bir başkan adayı yok.
Girişimin sözcülerinden Filiz Bedirhanoğlu’nun (ki kendisi bölgenin ileri gelen ailelerinden birine mensup bir işkadını) adı öne çıksa da alınan ilke kararı gereği bir isim üzerinden seçim kampanyası düzenlenmiyor. Bunun yerine DTSO Meclis Üyesi olmak için yarışacak 46 ismin oluşturduğu “Mavi Liste” üzerinden çalışma yürütülüyor. BDP siyasetinin kolektif hareket etme tarzı ve kadınları öne çıkaran yapısı, bölgedeki iş insanlarını da hayli etkisi altına almışa benziyor.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, Demokratik İşverenler Girişimi’ni açıkça desteklemelerinin oda seçimleri için “alışıldık bir tavır” olmadığını, ancak şeffaf siyasetin bunu gerektirdiğini söylüyor. “Biz diğer siyasi partiler gibi değiliz, açıkça kimi desteklediğimizi söyleyerek odalardaki egemen yapıyı da etkilemek istiyoruz” diyen Zümrüt, geçen oda seçimlerinde AKP’nin tüm Diyarbakırlı bakanları ve milletvekilleriyle sahaya indiğine de dikkat çekiyor. Özellikle bir ismi değil bir girişimi desteklediklerinin altını çizen Zümrüt, şunları söylüyor:
“Oda ve borsa seçimlerinde tek bir isim üzerinden ve sonuçta bu ismin çıkarını gözeten bir anlayış yerine, demokratik işleyişe önem veren bir yapıyı destekliyoruz. Mavi liste seçildikten sonra kendi içinde tartışıp, istediği bir ismi başkan seçecektir. Bizim başkan adayımız yok; biz bu modeli destekliyoruz. Diyarbakır’ın siyasi yapısı belli. Bu siyasi yapının odalar üzerinde bir etkisi olması da doğaldır ve hatta bir gerekliliktir.”
DTSO seçimlerinde kim galip gelecek bilinmez ama Kürt siyasetinin sermayeye dönük bu yeni hamlesinin yalnızca TOBB içinde değil, bölgedeki ekonomik dengeler açısından da yeni bir dönemin habercisi olduğunu söylemek gerekiyor. Kuşkusuz sağ ve muhafazakâr partilerin on yıllardır itina ile ördükleri ve dal budak sardıkları bir yapı içinde sivrilmek kolay olmayacaktır. Dolayısıyla seçim sandığından çıkan oyun, iş dünyasındaki dengeleri tek başına değiştirmesini beklemek doğru değil. Ancak ne olursa olsun, çözüm sürecinin bölgedeki ekonomik etkileri görülmeye başlandıkça Kürt siyasetinin “milli sermaye” hamlelerini artıracağı da görülüyor. Bunun ilk sinyali ise Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nda başkanlığa oynayan BDP destekli “Mavi Liste”nin Diyarbakır sokaklarını süsleyen afişinde saklı:
“Kürdistan’ın dört parçasının ekonomik birliği için Mavi Liste’yi destekleyelim”
Girişimin sözcülerinden Filiz Bedirhanoğlu’nun (ki kendisi bölgenin ileri gelen ailelerinden birine mensup bir işkadını) adı öne çıksa da alınan ilke kararı gereği bir isim üzerinden seçim kampanyası düzenlenmiyor. Bunun yerine DTSO Meclis Üyesi olmak için yarışacak 46 ismin oluşturduğu “Mavi Liste” üzerinden çalışma yürütülüyor. BDP siyasetinin kolektif hareket etme tarzı ve kadınları öne çıkaran yapısı, bölgedeki iş insanlarını da hayli etkisi altına almışa benziyor.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, Demokratik İşverenler Girişimi’ni açıkça desteklemelerinin oda seçimleri için “alışıldık bir tavır” olmadığını, ancak şeffaf siyasetin bunu gerektirdiğini söylüyor. “Biz diğer siyasi partiler gibi değiliz, açıkça kimi desteklediğimizi söyleyerek odalardaki egemen yapıyı da etkilemek istiyoruz” diyen Zümrüt, geçen oda seçimlerinde AKP’nin tüm Diyarbakırlı bakanları ve milletvekilleriyle sahaya indiğine de dikkat çekiyor. Özellikle bir ismi değil bir girişimi desteklediklerinin altını çizen Zümrüt, şunları söylüyor:
“Oda ve borsa seçimlerinde tek bir isim üzerinden ve sonuçta bu ismin çıkarını gözeten bir anlayış yerine, demokratik işleyişe önem veren bir yapıyı destekliyoruz. Mavi liste seçildikten sonra kendi içinde tartışıp, istediği bir ismi başkan seçecektir. Bizim başkan adayımız yok; biz bu modeli destekliyoruz. Diyarbakır’ın siyasi yapısı belli. Bu siyasi yapının odalar üzerinde bir etkisi olması da doğaldır ve hatta bir gerekliliktir.”
DTSO seçimlerinde kim galip gelecek bilinmez ama Kürt siyasetinin sermayeye dönük bu yeni hamlesinin yalnızca TOBB içinde değil, bölgedeki ekonomik dengeler açısından da yeni bir dönemin habercisi olduğunu söylemek gerekiyor. Kuşkusuz sağ ve muhafazakâr partilerin on yıllardır itina ile ördükleri ve dal budak sardıkları bir yapı içinde sivrilmek kolay olmayacaktır. Dolayısıyla seçim sandığından çıkan oyun, iş dünyasındaki dengeleri tek başına değiştirmesini beklemek doğru değil. Ancak ne olursa olsun, çözüm sürecinin bölgedeki ekonomik etkileri görülmeye başlandıkça Kürt siyasetinin “milli sermaye” hamlelerini artıracağı da görülüyor. Bunun ilk sinyali ise Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nda başkanlığa oynayan BDP destekli “Mavi Liste”nin Diyarbakır sokaklarını süsleyen afişinde saklı:
“Kürdistan’ın dört parçasının ekonomik birliği için Mavi Liste’yi destekleyelim”