Paris'te 13 Kasım'da yaşanan saldırıların ardından önce hafta başında Avrupa Birliği Dışişleri Komisyonu ardından içişleri ve adalet komisyonları tek tek toplandılar. Olağan toplantıların olağandışı gündemleri tabii ki de Paris'te yaşananların ardından AB ülkelerinden ard arda gelen talepler ve Avrupa'nın geleceğiydi.
Haftasonundan hemen önce yapılan AB Adalet ve İçişleri Komisyonu diğerlerine nazaran en yetkili ve üst düzey katılımlıydı. Saldırılardan bu yana yaşananlar ve operasyonların yanı sıra çözüm önerileri için de ilk resmi adımların atıldığı yer oldu.
AB ve AP oldukça hantal yapılar olarak bilinir. Bir karar alınırsa, yazılması, onaylanması ve uygulamaya geçmesi yıllar alabilir. Ancak bu kez herşey biraz daha farklı. Kararlar yazılı hazır geliyor. Zira talepler AB'nin büyük ağabeylerinden. Fransa son toplantıda sınır kontrollerinin artırılması için yaptığı talebi dünkü toplantıda diğer ülkelerin onayına sunmaktan ziyade "Biz yapıyoruz işinize gelirse" şeklindeydi.
AB ülkelerinin vatandaşlarının bundan sonra her bir Avrupa sınırı geçtiklerinde kontrol edilmesi ve seyahat ettikleri yerlerin bilinmesi üzerine kurulu bu yeni sistem Ocak 2016'dan itibaren uygulamaya girecek gibi. Fransa zaten uygulamaya kendi sınırlarında başladı, diğer ülkelerin de kendini hazırlamasını istedi. AB yetkilileri ise Aralık ayında yapılacak olan ikinci adalet ve içişleri komisyon toplantısında bu işi karara bağlayıp bir an önce uygulamaya geçmek niyetinde.
Fransa İçişleri bakanı Bernard Cazeneuve'nin gazetecilere verdiği bilgiye göre Avrupa'da yıllardır konuşulan ancak ülkelerin bir türlü üzerinde anlaşamadığı bazı konular için son saldırılar bir uyarı niteliğinde oldu. 'Vatandaşların seyahat özgürlüklerinin kısıtlandığı' gerekçesiyle üzerinde uzlaşılamayan konulardan birisi, tüm Avrupa'da ortak PNR numarası uygulaması. PNR (Kişisel İsim kaydı) seyahat eden kişinin nereden nereye ne şekilde gittiğinin bilet veya karayolu otomatik geçişlerinden kontrol edilmesi anlamına geliyor. Bugüne kadar AB vatandaşları özgürlükleri kapsamında seyahat takibi yapılması yasaktı.
Dünkü toplantıya katılan devletlerin büyük çoğunluğunun onayı ile ortak PNR takibine Ocak'tan itibaren bir de banka bilgisi eklenebilecek. Bu madde de son anda 'terör finansmanlarının takibinin yapılması için gerekli olarak tasarıya eklendi. Bakanlar Aralık toplantısına kadar düşüncesini kağıda dökme ve ülkelerinden onay alma konusunda ev ödevlerini aldılar.
Komisyonda söz alan Göçmenlerden Sorumlu AB Komisyon üyesi Dimitris Avramopoulos "Ne olursa olsun Schengen'in korunması gerekiyor" dedi. Bunun sebebi koridorlardaki mini-Schengen dedikodusuydu.
Charlie Hebdo saldırısından bu yana Hollanda'nın kulislerde konuştuğu ancak bir türlü cesaret bulup da parlemento gündemine sokulamayan "mini-schengen" bu toplantıda ancak bir satırarası oldu. Hollanda'nın yıllardır Benelux (Belçika-Hollanda-Lüksemburg) ülkelerine önerdiği ve Almanya'da küçük bir kesim tarafından da destek gören mini-shengen diğer ülkeleri dışarıda bırakarak kısıtlanmış ayrıcaklı mini bir Schengen öneriyor. Ancak Fransa'nın dışarıda tutulması zaten projenin başarısız bir girişim olduğu yönündeki yorumları artırdı.
AB ülkeleri özellikle Balkanlar'dan gelen silahların AB'de dolaşımı konusunda çok sıkıntılı. Bugünlerde internet siteleri aracılığı ile silah satışının yasal olduğu bir ülkeden aldığınız kargoyu AB içinde hiç kontrol olmaksızın kapınıza kadar getirtebiliyorsunuz. Kendi ülkenizde de silahı kaydetmediğiniz sürece bir tek satan biliyor silahın kimde olduğunu. Yine Fransa'nın uzun süredir önerdiği Schengen Bilgi Sistemi (SIS) pilot olarak zaten uygulanıyordu. Bu sistem ülkelerin gizli servislerinin belirli ölçüde bilgi paylaşımını sağlıyordu. Sadece silah ruhsatları ile sınırlı olan bu sistemin tüm Avrupa'ya yayılması konusu da Aralık ayındaki AB bakanlar zirvesinde karara bağlanacak.
AB kurulduğundan bu yana gündemde olan ortak bir istihbarat teşkilatı ise yine parlamento ve komisyon koridorlarında kalacak bir dedikoduya benziyor. Öneri AB'nin en büyük askeri güçlerinden birisi olan Almanya'nın İçişleri Bakanı Thomas de Maizière tarafından "Konsantrasyonumuzu yeni oluşturulacak bir Avrupa Istihbarat Teşkilatı'na vermemeliyiz. Bence hiçbirimiz gücümüzü buna vermek istemeyiz" diyerek karşı çıktı.