1 Kasım seçimlerine az bir süre kala Türkiye'nin yurtdışında temsilcilikleri bulunan siyasi partiler çalışmalarına yeni bir yön kazandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepki çeken Brüksel ziyareti sonrasında Saadet Partisi, Belçika'da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ev adreslerine kendilerine isimleriyle hitap eden ve parti temsilcilerinin ve genel başkanlarının imzalarıyla mektuplar göndererek kendilerine oy vermelerini istedi.
HDP'nin yurtdışında oylarını artırmasının da bu çağrıların yapılmasındaki önemi büyük. Özellikle AK Parti'nin Belçika gibi blok oy aldığı ülkelerde daha önceden de ev ev dolaşarak çalışma yaptığı biliniyordu ancak bu kez ayrım gözetmeden her eve gönderilen çağrılar potansiyeli olan her seçmene ulaşma kaygısını ortaya çıkarıyor.
Özellikle 1960'larda göç eden Süryanilerin, Ermenilerin ve siyasi iltica ile Avrupa'da bulunanların de listede yer alması Brüksel başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde tepki çekiyor.
Zaman gazetesinin internet yayını yapan Fransa sitesinde yer alan habere göre Fransa'da da 14 Ekim'de, Ahmet Davutoğlu imzalı AK Parti logolu mektuplar dikkat çekmişti.
Saadet Partisi'nin gönderdiği mektuplarda seçim vaatleri şöyle;
1) Türkiye'deki sosyal güvenlik hakları kolaylaştırılacak ve emeklilik işlemleri hak kaybı olmadan verilecek.
2) Bedelli Askerlik bedeli tamamen kaldırılacaktır.
3) Pasaportlardan ve resmi evraklardan harçlar kaldırılacaktır
4) Araçların Türkiye'de kalma süresi 2 yıla çıkarılacaktır. Türkiye'ye en az bir kez gümrüksüz araç getirme imkanı sağlanacaktır.
Yurt dışında yaşayan ve yıllar önce Türk vatandaşlığından resmi gazete kararıyla çıkarılan bazı kişilere de mektupların gitmesi yurtdışındaki eski Türkiye vatandaşları ve hatta vatandaşlıktan çıkarılanlar da takip altında mı sorusunu gündeme getiriyor?
Konuyla ilgili mektupların gönderen partilerden biri olan Saadet Partisi Brüksel temsilciği ile yaptığım telefon görüşmesinde yetkili kişi "Adresinizi ve isminizi Türk arkadaşlar vermişlerdir. Biz bu yöntemi ilk kez deneyerek seçmenlere ulaşmak istedik. Eminiz diğer partiler de bizi takip edeceklerdir" şeklinde sanki güzel bir şey yapıyorlarmış hissi ile cevapladığı sorularımın arkası kesilmeyince; "Bazı adresleri de resmi kaynaklardan, konsolosluktan arkadaşlardan aldık" dedi.
Hemen ardından da "Ak Parti de yapacakmış sanırsak. Ondan da mektup alabilirsiniz" diyerek diğer gelecek mektupların haberini verdi.
Bu cevabın ardından Türk Konsolosluğu'nu aradığımızda telefondaki yetkili bayanın verdiği cevap ise "Bizim sizin bilgilerinizi paylaşmamız yasal değil. Böyle bir şey yoktur. İsterseniz şikayette bulunabilirsiniz" diyerek Saadet Partisi'ni yalanladı. Konsolosluk ancak Türk derneklerinin bilgilerini gelenlerle paylaşabiliyor, o da gerekli olduğu zaman.
Bu da demek oluyor ki Saadet Partisi ve Ak Parti (bir şekilde!) yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının (hatta çıkarılmışların) listesini eline geçirmiş.
Konsolosluk yalanlasa da Türkiye Cumhuriyeti'nin yurtdışında yaşayan vatandaşlarının adreslerini bir pazarlama şirketi gibi özellikle bazı siyasi partilere servis ettiği iddiasının artık resmi bir açıklama elzem.
Eskiden terör suçlusu sayarak vatandaşlıktan çıkardıklarına mektup göndererek onları 'teröre karşı' kendilerine oy vermeye çağıran partilerin de bu adreslerin kaynaklarını vermeleri açılacak herhangi bir dava AİHM'ye kadar taşınabilir.
Okuyucuya Not: Uzun süredir bir kitap çevirisi ve yeni bir makale serisi üzerine çalışmaktaydım. Ermeniceden çevirdiğimiz 1915'te 20 Ermeni sosyalistin asılması ile ilgili "Darağacı'nda 20 kişi" kitabımız Kasım'ın ilk haftasında kitap fuarında tanıtılacak. Evrensel Basım'dan çıkacak olan kitabımızı 8 Kasım'da Pakrat Estukyan, Aydın Çubukçu ve Kadir Akın ile fuarda bir panelde tanıtacağız, hepinizi bekleriz.