Maçın yitireni yok ama dövüneni mevcut…
Beşiktaş cephesindeki özeleştiride ‘Bir Emre’miz bile yok’ gerçeği göz ardı edilmemeli, Başakşehir dövünmesinde ise çözümün nefesi kuvvetli bir hocada olduğu bilinmeli!
‘İkisi de yitirmedi’ görüneni, Başakşehir’in atamadıkları ile iki puanı yitiren taraf olmasıysa gerçeği. Kısaca ‘Fabri’ dediğimiz Beşiktaş’ın İspanyol kalecisi Fabricio Agosto Ramirez hem elinden, hem ayağından, hem de yüreğinden geleni yapmaya devam ediyor. ‘Doğru konum’, yedek kulübesindeki yerini alan Tolga Zengin de geçmişteki stepnesini izledikçe içinden ‘vay be’ diyor, hiç kuşku duyulmasın. Şenol Güneş karnından konuştuğu için anlamak zor oluyor haliyle! Başakşehir sadece hızlı değil ayrıca hırslı da başladı yorgun Beşiktaş karşısında oyuna, golü de kurduğu baskının neticesinde erkenden buluverdi Cengiz Under ile… Arkası da gelirdi ancak bir kez Fabri engeli çıktı karşılarına diğerinde ise son vuruşta beceri noksanlığı baş gösteriverdi. Başakşehir’in son vuruşlardaki sorununu çözse, çözse nefesi kuvvetli bir hoca çözer, Abdullah Avcı rakibi çözmüş yeter ve artar… İlk yarıları ‘bozuk para’ enleminde harcamayı iyiden iyiye benimseyen Şenol Güneş’i ise kendi haline bırakmakta fayda var.
Oğuzhan Özyakup kısa geçmişte ‘sakatlık’ mazeretinin ardına sığındı ancak şimdi ‘sorunu nedir’ sormalı genç oyuncuya. Sahada Başakşehir forması giyen ve kariyerinin sonuna gelmiş Emre Belözoğlu adında hiç mi hiç hoşlaşmadığım, bir oyuncu vardı paşam, izleyebildin mi sakatlanıp oyundan çıkana kadar onu?
Takım arkadaşlarına nasıl top aktarılır, görebildin mi yaptıklarını, ilerleyen yaşına karşın. Sende eksik olan nedir? Meğer sen neymişsin Jose Sosa… Mide ağrısına, açıkları kapamaya birebirmişsin ama artık yoksun bu da yetmezmiş gibi Beşiktaş’ın şu anda bir Emre’si bile yok… İkinci bölümde Şenol Güneş ‘müthiş’ değişimlerinden birini daha yaptı Gökhan İnler çıktı yerine Tolgay Arslan girdi de Beşiktaş eşitlik golünü buluverdi Marcelo Guedes ile ama maç iki devre üçüncüsü henüz yok, ne yazık ki! Bir devre daha oynansa kim bilir Şenol Güneş daha ne atraksiyonlar yapacak da… Sakatlanan Adriano Correia’nın yerini Gökhan Gönül’ün alması tamam da, saç-baş yoldurtan Vincent Aboubak’ın çıkınca oyuna Olcay Şahan’ı sokmak nesi? Beşiktaş’taki en kötü maçını oynayan Andreas Beck’in savunmanın soluna geçince tek başına kalacağını hiç kestiremedin mi sevgili Şenol Güneş? Olcay Şahan’ın Cenk Tosun’un görevini üstlenmeyeceğini, kısa yoldan ‘gecenin kahramanı’ olmak için rakip ceza alanı içinde gol atma sevdasına kapılacağını bilemedin mi? Ömer Şişmanoğlu’nun sadece soyadında fazla kilo mevzubahis, Kerim Frei Koyunlu’da ‘me’lemiyor bilesin! Cüneyt Çakır, Başakşehir’in golünü Oğuzhan Özyakup’a yapılan ‘ince’ hareket nedeni ile iptal ediyorsa Ricardo Quaresma’nın rakibini ‘bariz’ yerden biçmesine nasıl kayıtsız kalıyor, sorunun yanıtı kimde; şeytan aldı götürdü! Ricardo Quaresma demişken, sahi renkli kişiliğe sahip Portekizli futbolcu olmasa Beşiktaş’ın hali ne olur? Beşiktaş, yola yenilgisiz devam ediyor diyerek sevinmeli mi yoksa yenilmiyoruz ama puan yitiriyoruz diyerek düşünmeli mi? Karar cefakar Beşiktaşlılar’ın tabii ki…