Sadece bir kez futbolu ‘oyun’ olmaktan çıkarmayın, sadece bir kez çenelerinize gem vurun, sadece bir kez sert, kırıcı söylemleriniz ile suçlayacak birilerin bulup toplumu bir de sizler kutuplaştırmayın! Uzlaşma yoksunluğu nedeni ile can kayıplarını art arda yaşarken en azından ‘sizler’ uzlaşmacı, birleştirici unsur olmak için gayret gösterin. ‘Top çizgiyi geçti mi geçmedi mi?’ Sorun etmeyin sahada öyle ya da böyle ‘otorite’ var sonuçta, bir şekilde kararını da verir. Siz bırakın bunları bir yana ve genele objektif olarak bakmaya çalışın; Atı alan Üsküdar’ı geçti mi, geçmedi mi?
Tribünün cefakar, vefakar güzel insanları; ‘güce güç katmaya geldiniz’ kusursuz, ‘formada ter olmaya geldiniz’ mükemmel, ama lütfen artık ölmeye değil sadece sevmeye gelin. İçinde bulunduğumuz günlerde gerek ulus, gerek bireyler olarak sevgiye öylesine gereksinimimiz var ki… Dört bir yanımız ölüm, ölümün acı ve sevimsiz yüzü hiç olmazsa yeşil sahalardan uzak dursun. Ve sizler, ‘yönetici’ kisvesini yönetim kurullarına ‘bir şekilde!’ girerek edinen zat-ı muhteremler! Karşılaşma biter bitmez ağzınızdan salyalar akıtarak nefret ve kini körüklemeyin. Fanatiklerin barındırdıkları ‘potansiyel’ şiddetin gün yüzüne çıkmasına olanak tanımayın! Bir kez olsun ağızlarınızdan; ‘Karşılaşma sahada oynandı ve bitti. Spor dostluk, kardeşlik ve barıştır’ cümlesi çıkıversin, bir zahmet...
Robin van Persie’in kafa vuruşu Tolga Zengin’in koruduğu kalenin direğinde patlamasa ve gece 3-3 eşitlikte sona erse kim ne diyebilirdi? Sonunda yazacağımı baştan yazayım! Sevgili Şenol Güneş, Beşiktaş’a uzun aranın ardından ‘derbi’ kazandırdın ve eleştiri oklarının hedefi olmaktan kurtuldun ya da seni öyle geliyor! Olcay Şahan’ın haftalardır görev yaptığı kanada ‘sekte’ vurduğunu inat ve ısrarla neden görmezden geliyorsun?
İkinci yarıda Gökhan Töre’yi sol kanada çektiğinde bu kulvarın nasıl işlevlik kazandığını ve Töre’nin Fenerbahçe ceza alanı içine yaptığı ortada Mario Gomez’in attığı 2’inci golü sende gördün doğal olarak! Jose Sosa’yı oyundan alarak sahaya Necip Uysal’ı sürdün ve Oğuzhan Özyakup’u Sosa’nın yerine çektin. Burada da kanatları değil, oyun sisteminde sadece ‘göbeği’ düşündüğünü net şekilde ortaya koydun. Cenk Tosun’u son 3 dakika oyuna neden katma gereği duydun, açıkçası merak ettim. İkinci yarıya Olcay Şahan’ı oyundan alıp yerine Cenk Tosun’u sürerek başlaman ve bu oyuncuyu sağ kanatta görevlendirip kanatlara işlerlik kazandırman daha akılcı olmaz mıydı? Elbette ki teknik direktör sensin, karar da senin. Bir uyarı, bizim bulunduğumuz yerden perspektif olarak sahadaki dağılım daha ‘net’ gözüküyor! Beşiktaş ‘çok’ iyi oynamadı sadece ‘derbi’ kazandı ve bu da ne kadar eleştirirsek eleştirelim yabana atılamaz.
Ya Fenerbahçe? Fenerbahçeliler kime kızsın? Kaçırdığı goller nedeni ile Fernandao’yı mı, Robin van Perse’yi oyuna geç dahil eden teknik direktör Vitor Pereira’yı mı, Volkan Şen gibi skoru değiştirme yetisine sahip oyuncunun yedek kulübesinde gereksiz yere oturulmasına mı? Bu arada Ersan Adem Gülüm’ü ikinci sarı kartla oyun dışında bırakmayan hakem Halis Özkahya’ya da fazlaca kızma hakları mevcut!
Beşiktaş kazandı Beşiktaş yandaşları geceyi mutlu, mesut, şen noktaladı. Fenerbahçe yenildi, Fenerbahçe yandaşı da önümüzdeki haftalara odaklandı. Ya Bismil’deki evlerinin içine roket düşen ve yaşama dün gece minik yaşta veda eden Elif Şimşek! Ya hastanedeki ağır yaralı aile bireyleri… Güzel çocuğumuz Elif Şimşek hangi takıma sempati duyuyordu acep? Beşiktaşlı mı, Fenerli miydi?
Twitter: @asenaozkn