Porto’yu Dragão’da, Leipzig’i Vodafone Park'ta, Monaco’yu II. Louis’de yenen Beşiktaş’ın lig mücadelesinde liderin 8 puan gerisine düşmesi, dün gecenin ardından minicik bir ayrıntı olup çıkıverdi…
Sırp hakem triosunun çizgide görev yapan elamanı, Ryan Babel’in attığı ‘nizami’ golde ‘işgüzarlık’ yapmayıp ‘ofsayt’ bayrağını kaldırmasa, Beşiktaş 8’inci dakikada öne geçecekti ama öyle olamadı. Radamel Falco, golünü atıp Monaco’yu öne geçirdi. Belki sonrasında da “keşke atmaz olaydım” dedi içinden ancak o bölüm ‘müneccimlik’ kapsamına giriyor! Cenk Tosun attığı 2 golle skoru belirledi, belirlemesine de takımın diğer elamanları da Cenk’ten aşağı kalır yanları olmadığını oldukça net şekilde ortaya koydu…
Şenol Güneş, uzunca süredir ‘aklı karışık’ Oğuzhan Özyakup yerine Tolgay Arslan tercihiyle en akılcı başlangıcı yaptı Monaca’da. Dusco Tosic yerine Gary Medel de benim tercihimde bu arada! Atiba Hutchinson koluna kaptanlık pazu bandını taktığı için mider, yoksa Tolgay Arslan ile yan yana oynamanın farklılığından mıdır bilinmez, ilerleyen yaşına karşın kariyerinin en başarılı maçlarından birisini çıkardı. Ryan Babel ise abartısız kısmından ‘destan yazdı.’ Surinam asıllı Hollandalı futbolcu ‘amcaları ve abileri’ Frank Rijkaard, Ruud Gullit, Patrick Kluivert, Edgar Davids, Clarence Seedorf, Aron Winter, Jimmy Floyd Hasselbaink’dan ‘esinlendi’ sanırsam!
Cristiano Ronaldo; Ballon d'Or’u 4 kez evine götürebilir, sıradan meslektaşlarına oranla astronomik düzeyde kazanç elde edebilir, onlardan çok ama çok daha ünlü ve popüler olabilir ama Beşiktaşlılar için Cristiano Ronaldo, Ricardo Quaresma’dır, işte o kadar! Dün gece bunu bir kez daha kanıtlayıverdi…
Bu yengi üzerine oyuncuları ya da teknik kadroyu eleştiren temizinden bir ‘sopa’ ister bu yaştan sonra ‘dayak’ yemeye hiç niyetim yok. Hangi renklere gönül verirse versin futbol tutkunlarının bu başarının ardından futbolcuları da, Şenol Güneş’i de kutlaması centilmenlik değil zorunluluktur.
Ayaklarınıza sağlık…