MARSEİLLE (MARSİLYA) X X X X Yönetmen: Florent-Emilio Siri Senaryo: Dan Franck, Florent-Emilio Siri Görüntü: Maurizio Tiella, Giovanni Fiore Coltelacci Müzik: Alexander Desplat Oyuncular: Gerard Depardieu, Benoit Magimel, Geraldine Pailhas, Nadia Fares, Stephane Gaillard, Guillaume Arrault, Anne Yatcho, Christina Valenzuela Netflix yapımı2016-2018 |
Netflix'in İngilizce'nin dışındaki ülkelere de el uzatmasının bir örneği, bu Fransız dizisi Marsilya... Ben çok sevdim. Belki biraz da "frankofon" yanım nedeniyle... Ama imdb'ye bir baktım da, bu kadar farklı ve zıt karşılanan başka dizi görmemişim... Verilen izleyici puanları 1 ile 10 arasında değişiyor! Ama beğenenler çoğunlukta, onu da söyleyeyim.
2016'da 8 bölüm olarak çekilen, beğenilmesi üzerine bir "ikinci sezon" yapıp 2018'a dek 8 bölüm daha sunan dizi, Fransa'nın ikinci büyük kenti Marsilya'da geçiyor. Ve bu ilginç liman kentini tüm dizi boyunca harika bir dekor olarak kullanıyor. İzlerseniz, artık zahmet edip gitmenize gerek yok!..
Burası tipik Fransız Riviera'sına pek benzemiyor. Yüksek bir tepedeki İsa'lı Meryem heykelinin hakim olduğu geniş bir liman, yanında da görkemli bir stadyum var. Ama bunun dışında aşırı bir şehirleşme ve pek az yeşil alan gözüküyor.
Dizi kentin 20 yıllık gedikli belediye başkanı Robert Taro'nun hikâyesini anlatıyor. Taro artık yorulmuş ve bu görevden ayrılmaya karar vermiştir. Kendi uyuşturucu alışkanlığı kadar karısının ilerleyen hastalığı da bu kararda etken olmuştur.
Ve yaklaşan yerel seçimlerde, görevi yıllardır yardımcısı olan Lucas Barres'e bırakmayı planlar. Bunun için onu ikna eden Taro çok geçmeden pişman olur. Giderek Barres'ın düşmanca tavrı ve sonsuz hırsı kenti de mahvedecek gibidir. Böylece yeniden başkanlık seçimlerine girmeye karar veren Taro ile Barres arasında müthiş bir savaş başlayacaktır.
Dizinin ilk sezonu, özellikle aile-içi büyük sürprizlerle noktalanıyor. Bu arada Lucas Barres seçimi kazanıyor. Ve bunun için işbirliği yaptığı Fransa'nın sağ, hatta hayli faşizan bir partisinin güzel bir kadın olan temsilcisini yardımcılığa getiriyor. Tam o sırada hastalanan Taro hem giderek sağlığı bozulan karısıyla, hem başına buyruk kızıyla, hem etrafını çeviren siyasetçilerin bitmeyen hırslarıyla boğuşacak, öte yandan ise sevgili Marsilya'sını korumaya çalışacaktır.
Dizi bizler için birçok açıdan ilgi çekici. Öncelikle "Marsilya üzerinde oynanan oyunlar", İstanbul üzerinde oynananlardan farklı değil. O güzelim stadyumu, dizide dendiği gibi "koca kentin halkını buluşturan tek yer" olan o büyük mekanı "zarar ediyor" gerekçesiyle yıkıp imara açma projesi başta olmak üzere... Böylece dizinin "sporsever" bir yanı da var!..
Ayrıca kentteki gizli yoksulluk, özellikle kaçak göçmenler sorunu, artan soygunlar, yükselen ırkçılık gibi şeyler çok iyi veriliyor. Ve benzer sorunları yaşayan bizler için son derece ilginç olabiliyor. Ne de olsa iki Akdeniz ülkesiyiz!..
Dizinin bir diğer özelliğiyse cinsellik dozu. Fransız usulü bir cinsellik bu... Estetik ve tam yerinde durmasını bilen...
Oyuncular ise gayet başarılı. Artık tam bir dev haline gelmiş olan Gerard Depardieu'yü yeniden bulmak ilginç bir deneyim. Sanki biraz Orson Welles'in son dönemi gibi. Ve seyre değer bir oyunculuk gösterisi.
Benzer şeyler Lucas Barres'i oynayan Benoit Magimel için de söylenebilir. Kilo durumu dahil: Ne oluyor bu Fransızlara, niye böyle şişmanlıyorlar?
Çello çalarak avunan eşi Rachel'de Geraldine Pailhas biraz Juliette Binoche'u andıran fiziğiyle göz dolduruyor. Taro'nun kızı Julia'da Stephane Gaillard, onun gencecik hayranı Eric'te ise Guillaume Arault kusursuz oynuyorlar. Müzik ise büyük usta Alexandre Desplat'ya ait.
Bence izlenmesi gereken farklı ve sürükleyici bir dizi.