Evet, İKSV (İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı), bu yıl tam 50. yılını kutluyor. Resmi bültende yazıldığı gibi, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı'nın İstanbul için kurduğu bir festival hayalinin somutlaşmasıyla çalışmalarına 1972 yılında başladı. Tek bir festivalle başlayan vakıf, aradan geçen 50 yılda güncel ve klasik müzik, sinema, sahne sanatları, güncel sanat ve tasarım alanlarında düzenlediği binlerce etkinlikte on iki milyonu aşkın izleyiciyi ağırladı. Türkiye'de festival ve bienal olgusunun yerleşmesine, benimsenmesine katkıda bulundu.
Dünyanın önemli sanatçı ve topluluklarını İstanbul'da ağırladı; yurtdışında Türkiye'nin sanatsal üretimini yansıtan etkinlikler düzenledi. Kültür-sanat aracılığıyla Türkiye'nin uluslararası bağlarının güçlenmesine katkıda bulundu. Ödüller ve yapım desteklerinin yanı sıra verdiği eser siparişleriyle sanatı ve sanatçıları destekledi. Araştırmalar yürüterek, raporlar hazırlayarak ve işbirliği projeleriyle, kültür politikalarının geliştirilmesi, kültür yönetiminin çeşitlenmesi ve güçlenmesi için çalıştı.
Ben de elbette 1980'lerde başlayan sinema festivalinin öncü emekçilerinden biri oldum. Nejat Bey'in biraz daha sanatsever, biraz daha özgür tavırlı kardeşi Şakir Eczacıbaşı, içinde yanan kültür ve sanat ateşiyle bizlere başkanlık etti. Ve böylece Onat Kutlar, Vecdi Sayar ve ilk yılların uzun süreli başkanı Hülya Uçansu ile birlikte sinemayı yürütmeye başladık.
O zamandan beri kimler geldi, kimler geçti... Unutmadan hepsini saymam mümkün değil. Ayşe Bulutgil'den Nilgün Saraçoğlu'na, Nuray Muştu'dan Zeliha Kaya'ya, Ali Sönmez'den Aydın Gün'e, Melih Fereli'den Görgün Taner'e, Bülent Erkmen'den Yusuf Pinhas'a sayısız değerli insan, alanlarında katkıda bulundular. Bir dönemde Hülya Uçansu'nu yerine Azize Tan geldi. En son Kerem Ayan bu işi yürütüyor.
Ayrıca dış temsilciler de oldu. Film bulma işinde bir aralar Hindistan'dan Aruna Vasudev, İsrail'den uluslararası gazeteciler Edna ve Dan Fainaru, Fransa'da yaşayan Mehmet Basutçu el uzattılar. Beni ise -geçmiş yılların yıllıklarında görülebilir- Danışma Kurulu denen organın hep başında tuttular; onursal ekiyle birlikte... Doğrusu ben onlara naçizane katkıda bulundum, ama onlar da bunu beni onore ederek ödediler. Yıllar boyu gelen tüm o ünlü davetlilerin basın toplantılarını ben yönettim, hepsini medyaya sundum, arada özel söyleşiler de yaptım. Örneğin Elia Kazan'la birkaç söyleşimi, Woody Allen'i havaalanında karşılamamızı, sayısız ünlüye kimi zaman farklı dillerde soru-cevap işini yürütmemi unutabilir miyim? Ya da bir yanımda Kieslowski, öbür yanımda Kusturica ile yaptığım basın toplantısını?
Bu açıdan, bu yılki o zengin galaya davet edilmeyince şaşırdım. Hele birçok gazetecinin de orada olduğunu görünce... Artık -özellike pandemiden beri- ne festivali doğru-dürüst izleyebilmiştim, ne sosyal etkinliklere katılabilmiştim. Eşimle birlikte duçar olduğumuz sağlık krizleri bunları engellemişti, ama, geçerken söyleyeyim; şu günlerde ikimiz de iyiyiz ve bir şeyler üretmeyi sürdürüyoruz.
Evet, 4 Haziran Cumartesi günü Sarıyer Belediyesinin davetiyle Kireçburnu Haydar Aliyev parkında kurulan kitap fuarına katılıyoruz. Saat 17.00'den itibaren ben sevgili Fatoş Güney'le birlikte Yılmaz Güney Kitabı'mı imzalarken, eşim de yazdığı Bu Da Benim Hayatım adlı anılar kitabını imzalayacak. Akşama doğru da Yılmaz Güney'in Arkadaş adlı filmi gösterilecek. Meraklılarına duyurulur...
Woody Allen'la İstanbul'da...
2022 İKSV yılı olacak ve kurum 50. yaşını tüm yıla yayılacak film gösterimleri, konserler, sergiler, gösteriler, atölye çalışmaları, söyleşiler ve farklı etkinliklerle kutlayacak.
İstanbul Film, Müzik, Caz ve Tiyatro Festivalleri şehirde sürekli festival havası estirecek.
Haziran ve Temmuz aylarında, Beylikdüzü'nden Yıldız Parkı'na, Küçükçekmece'den Müze Gazhane'ye İstanbul'un farklı park ve açık hava mekânlarında ücretsiz klasik müzik ve caz konserleri düzenlenecek.
Film Ekimi sonbaharda sinemaları şenlendirecek. Venedik Sanat Bienali'ndeki Türkiye Pavyonu ve İstanbul Bienali bir kez daha Türkiye'yi uluslararası sanat gündeminin merkezine taşıyacak.
Nejat Eczacıbaşı Binası'nda yer alan Salon İKSV de iki yıllık aranın ardından Mart ayında yeniden kapılarını açtı. Salon ayrıca iki günlük Gezgin Salon festivaliyle Parkorman'a taşınacak.
İKSV ve Zorlu PSM işbirliğinde, Anna Karenina balesiyle izleyicilerle buluşacak Zürih Balesi ve 2018 yılında verdiği efsane konser hâlâ hafızalardan çıkmayan Nick Cave & The Bad Seeds de İKSV'nin 50. yılındaki konukları arasında yer alacak. İKSV Alt Kat da etkinlikleriyle gençlerin ve çocukların sanatsal gelişimine katkı sağlamayı sürdürecek.
Son olarak İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın sözlerinden bir bölümü aktarayım:
"İstanbul'un zengin ve renkli bir kültür-sanat yaşamına sahip olmasının, hem yaratıcı düşüncenin gelişmesi, hem de toplumun ve bireylerin nefes alması, daha mutlu olması için büyük önem taşıdığına gönülden inanıyoruz. Kültür ve sanat alanında çok güçlü bir geleneği olan ülkemizin, üretkenliği ve yaratıcılığıyla dünya çapında öne çıkması için İKSV gibi kültür kurumlarına önemli görevler düşüyor. Bu yolda en güçlü kaynağımız da gençler. İKSV 50. yılında, geçmişte ülkemize kazandırdıklarından aldığı güçle, geleceğe dair hayallerine odaklanıyor. Önümüzdeki dönemde başarılı genç sanatçıları ödüllendirmeye, desteklemeye, onlara alan açmaya devam edeceğiz. Gençleri çalışmalarımıza daha fazla dâhil etmek için uğraş vereceğiz. Gençlerin hayatlarına kültür ve sanatla umut ve ilham katmayı çok önemsiyor, yeni üretimleri desteklemenin bu yönde büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Ellinci yılımızda bunun için yeni girişimler de başlatıyoruz. Önümüzdeki dönemde en önemli odak noktamız, hem sanatçı hem de izleyici gelişimini destekleyerek yarının kültür ve sanatının yeşermesi için gerekli ortamı yaratmak olacak."
İşte sizlere benim de onca emek verdiğim önemli bir kuruluş ve onun kaç kuşaktır kültürümüzü kattıkları/katacakları üzerine bir rapor. Bu arada sevgili Nuray Muştu'nun İKSV'den ayrıldığını da bildireyim. Neden, niçin? Bunu aydınlatamadım; kendisi de fazla konuşmak istemedi. Ama sanatla ilişkisinin başka biçimlerde süreceğini belirtti. Örneğin 15 Haziran'da Londra'ya gidiyor ve orada yapılacak Onat Kutlar çalıştayına katılıyor. Onat'ın senaryolarını yazdığı Yusuf ile Kenan ve Hakkari'de Bir Mevsim filmlerinin de gösterilceği olay, değerli sanatçımızı layıkıyla yeniden anmak için harika bir fırsat sanıyorum. Kutlarım, Nuray Muştu...