YARGIÇ (The Judge)
Yönetmen: David Dobkin Senaryo: Nick Schenk, Bill Dubuque Görüntü: Janusz Kaminski Müzik: Thomas Newman Oyuncular: Robert Downey Jr, Robert Duvall, Vera Farmiga, Billy Bob Thornton, Vincent D’Onofrio, Jeremy Strong, Dax Shepard/ Warner Bros filmi.
Hukuk sorunları üzerine ancak Amerikalıların yapabildiği türden parlak bir film. Ve senaryosu öylesine sağlam ve iyi kurulmuş ki, orada da Hollywood’un damgasını ve üstünlüğünü görmemek kabil değil.
Özgün bir konuya dayanan film, New York’lu başarılı, egosu şişkin ve kariyeri parlak avukat Hank Palmer’in, annesinin ölümü üzerine memleketi Ohio’ya gitmesini ve orada dargın olduğu babasıyla yıllardır görmediği iki kardeşini bulmasını anlatıyor.
Kasabada 20 yıldır yargıçlık yapan ve kendine özgü muhakemesi ve uslubuna hemen başlarda tanık olduğumuz baba Palmer, üç oğlundan en çok Hank’la takışmış ve onun erken yaşta çekip gitmesine neden olmuştur. Yani tipik Amerikan ailesi!...Ağabeyi Glen parlak bir sporcu olacakken, Hank’in yaptığı bir kaza nedeniyle sakatlanıp sporu bırakmış ve o gördüğümüz şişman adama dönüşmüştür. (Sahi, Vincent D’Onofrio nasıl kilo almış öyle!).
Küçük kardeş Dale, kısa aile filmleri çekerek vakit geçiren gerizekalı bir adamdır. Bardaki sarışın dilber Samantha ise Hank’in yıllar önce ‘Metallica konseri izlemek için’ gidip asla dönmeden önce çıktığı kız...Acaba güzel kızının babası Hank olabilir mi?
Ama asıl çelişki Hank ve babası arasındadır. Bu öylesine nefret yüklü bir çelişkidir ki, yargıç cenaze gecesi yaptığı bir kazada bir adama çarpıp öldürdükten sonra açılan davada, ünlü avukat oğlunun savunmasını istemez...Ancak bu kaçınılmaz olarak gerçekleşecek ve baba-oğul, karmaşık bir hukuk sürecinin içinde kendi sorunlarını da çözmeye zorlanacaktır.
Hukuk ve aile kavramlarını ustalıkla birleştiren gerçekten etkileyici bir film. Biraz uzun (140 dakika), biraz fazla geveze. Ve melodramla da aşırı flört ediyor!..
Ama özelde Amerikan adaleti. genelde ise adalet kavramı üzerine önemli şeyler söylüyor: Amerikalıların mahkeme filmlerindeki başarısını bir kez daha hatırlatarak... Ayrıca Amerikan tarzı hayat, taşra-büyük kent çelişkisi ve ‘başarının bedeli’ alanlarına da ustaca dalışlar yapıyor.
Oyunculuğu ise üst düzeyde. Özellikle iyice yaşlanmış gözüken Robert Duvall ve Demir Adam filmlerinden sonra rahatlamışa benzeyen Robert Downey. Ama kardeşlerde Vincent D’Onofrio ve Jeremy Strong’dan Samantha’da Vera Farmiga’ya herkes çok iyi oynamış..
Ama en önemlisi, filmin o baba-oğul ilişkisine bakışı. Finale doğru bir mahkeme sahnesinde, gözlerimden akan yaşlara engel olamadım! Bir sinemasever, ama daha çok bir baba olarak...Demek ki baba-oğulların öncelikle görmesi gerekir. Birlikte veya ayrı ayrı, fark etmez!...