OLANLAR OLDU X X X ½ Yönetmen: Hakan Algül Senaryo: Ata Demirer Görüntü: Ahmet Sesigürgil Müzik: Fahri Atakoğlu Oyuncular: Ata Demirer, Tuvana Türkay, Salih Kalyon, Ülkü Duru, Seda Güven, Renan Bilek, Toprak Sergen, Bedir Bedir, Bige Önal,Tuna Kırlı, Ali Yoğurtçuoğlu, Gümeç Alpay Aslan, Murat Okay, Efe Akercan, Esat Polat Güler ve Derya Alabora BKM yapımı. |
Film korkusuzca Döndü hanımla açılıyor: Şişman, tipik bir Ege şivesiyle ve mitralyöz gibi konuşan, sevimliyle ürkütücü olmak arasında gidip gelen, hinoğlu hinliği kesin bir kadın... Siz daha bu erkeğe de benzeyen hatun kim derken, onun Ata Demirer olduğu kafanıza dank ediyor!..
Evet, Demirer bu filmde çifte rol yüklenmiştir: Ege’nin o emsalsiz Sığacık kasabasında bir lokanta işleten Döndü hanım ve oğlu, yaşı kırkı bulmuş, bir türlü bir baltaya sap olamamış, sevdiği Mehtap’ı kaptırmış, bir tekneyle mavi yolculuklar düzenlemekle ‘iştigal eden’ Zafer.
Zafer bir yandan Mehtap’ı yeniden kazanmayı planlarken, öte yandan belki dünyanın en beceriksiz insanı olan yardımcısının başa çıkamadığı tekne sorunlarıyla da boğuşuyor. İstanbul’dan gelmiş bir grup ve aralarındaki güzel TV dizileri oyuncusu Aslı da gönlünü kıpırdatmıyor değil...
Bu arada bir zamanlar Döndü’nün büyük aşkı olmuş ve gözü hala onda olan İbrahim kaptan, Zafer’in kızkardeşi, alık kocası ve afacan oğulları ve daha bir avuç insan da öyküye katılıyorlar.
Hemen söyleyeyim: Olanlar Oldu düzeyli ve sevimli bir popüler güldürü örneği. Elbette yaşadığımız şu kapkaranlık dönem içinde gülmeye olan ihtiyacımız açık. Bu film buna gayet iyi bir karşılık sunuyor. Ve gönlümüzü fethediyor.
Ama bu çok genel tavır içinde filmin gerçek erdemlerini de atlamayalım. Öncelikle Ata Demirer ününü hak eden has bir komedi sanatçısı, giderek dehası olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Eyvah Eyvah’ların yaratıcısı, senaryoyu yazıp büyük isabetle türün ustası ve değişmez yönetmeni Hakan Algül’e emanet ettiği bu filmde çok iyi.
Öncelikle o Döndü kompozisyonu. Sinemamızda tüm ünlü komedyenler kadın kılığına girmişlerdir: Sadri Alışık’tan Kemal Sunal’a... Demirer bu filmde belki hepsini aşıyor. 60’larındaki Döndü kimliğini iyice oturtmuş, sarsak yürüyüşünden yüzünde fır dönen binbir farklı duyguya tüm ayrıntılarıyla oluşturmuş. Bu rol sıradan komediyi aşan tam bir kompozisyon.
Ayrıca birçok sahnede Döndü’yle oğlunun birlikte olması teknik açıdan çok iyi hallolmuş. Kabul, sinema teknolojisi elbette artık bu sorunları aştı. Ama yine de bu oldukça sık beraberliklerin çok iyi çözümlenmiş olup hiç sırıtmadığını eklemeliyim: özellikle Hakan Algül’ün başarı hanesine...
Ayrıca Demirer gerçekten parlak komedi anları yaratıyor. En küçükleri, balık ya da ahtapot taklidi yapmaktan daha büyüklerine: tüm o Döndü’yle İbrahim kaptan’ın yerde boğuşması bölümü. Ya da finaldeki çılgın kovalamaca. Bunlar gerçekten bir Türk usulü güldürü antolojisine girecek sahneler.
Aynı biçimde hikayenin bir düzineye yakın, belki aşkın tüm kişileri de özenle yaratılmış. Ve o kargaşa içinde bile kendi kimlikleriyle var olabiliyorlar. Elbette oyuncu seçimi ve yönetiminin de büyük katkısıyla...
Hepsi iyi de, benim gözdelerim başta emektar Salih Kalyon. Bu alabildiğine mütevazi karakter oyuncumuzun İbrahim kaptan’ı görmelere seza!.. Yine eskilerden Ülker Duru’nun adaleli Serkay’a (Toprak Sergen) sarkıp duran Fahriye Abla’sı...’Kitap kurdu’ Ortunç (Renan Bilek) ve çömezi Koray’ın (Ali Yoğurtçugil) oluşturdukları ‘çift!'...
Ve de daha gençler. Aslı’da fiziğiyle de sesiyle de büyüleyici Tuvana Türkay. Mehtap’ta yeterince cilveli Seda Güven. Sanki safoşluğu (ya da salaklığı) temsil eden karı-koca Aynur ve Ramazan’da Gümeç Alpay Aslan ve Bedir Bedir. Düzenbaz Cenk’te Tuna Kırlı. Yaramaz velet Ahmet’te Esat Polat Güler. Unuttuklarım bağışlasın!..
Filmin bir diğer özelliği Ege’nin Rum kültürüne verdiği yer. Özellikle finalde Derya Alabora’nın konuk oyuncu olarak alçakgönüllükle gelip yarattığı Rum kadını Antula kişiliği ve yine finali kapayan Rumca şarkı. Böylece Anadolu’nun bir kültür mozaiği olduğu gerçeği de filmin yapısına ustaca yerleştirilmiş duruyor.
Sonuç olarak, hele bugünlerde keyifle izlenecek ve sizi rahatlatacak bir film.
BU DA NEREDEN ÇIKTI? X X X (Why Him?) Yönetmen: John Hamburg Senaryo: J. Hamburg, İan Helfer Görüntü: Kris Kachikis Müzik: Theodore Shapiro Oyuncular: James Franco, Bryan Cranston, Joey Deutch, Megan Mullaly, Griffin Gluck Fox filmi |
Son derece çılgın ve cüretkar olmaya çabalayan bir güldürü. Bunu da büyük ölçüde başarıyor. Ama bir noktadan sonra yoruculaşmayı da engelleyemeden...
Film bir genç kızın, Stephanie’nin etrafında dönüyor. Babası, birkaç kuşaktır tanınmış bir basımevi sahibi Ned Fleming. İki çocuğuna karşı aşırı koruyucu, kendince iyi niyetli, ama tutucu bir baba...
Öte yandan, Stephanie’nin tanışıp ilişki kurduğu, ama bunu ailesinden sakladığı Laird Mayhew. Video oyunları yaratan ve yerleştiği ünlü Silicon Vadisi’nde tüm yeni teknolojileri deneyip hayata geçiren bir genç kuşak iş dehası...
Ama ilginç bir özelliği var: Ne iyi bir aile terbiyesi, ne de sağlam bir eğitim almadığı için alabildiğine ‘terbiyesiz’, hatta edepsiz. O ünlü ‘f...k’ sözcüğünü merhaba gibi kullanmakla yetinmiyor. Küfrün bini bir para, ayrıca da seks manyağı ve de teşhirci...
Böylece her açıdan farklı bu iki adam, merkezinde Stephanie’nin bulunduğu bir büyük rekabete, hatta düelloya girişiyorlar: tanıkların anne Barb ve kardeş Scotty’yle birlikte Laird’in Stanford’daki arkadaşları yeni zenginler ve teknoloji tutkunları olduğu...
Filmin gerçekten komik anları var. Örneğin o süper zengin malikane ‘kağıttan arındırılmış bölge’ olduğu için aranıp bulunamayan tuvalet kağıdı bölümü. Ya da heryerde ‘hazır-ve-nazır’ tepeden gelen kadın sesi buluşu gibi... Daha önce Along Came Polly- Polly Gelince, I Love You Man- Adamım Benim gibi güldürülerini izlediğimiz John Hamburg için bu ileri bir adım sayılabilir.
Aynı zamanda gerçekten iyi bir oyuncu ve zaman zaman yaratıcı yönetmen olan ve inanılmaz bir hızla çalışıyor gözüken James Franco’nun rolü gereğince aşırılıkla yüklü oyunu filme çok şey kazandırıyor.
Babada benim bir türlü ısınamadığım Breaking Bad dizisiyle büyük ün ve bol ödül kazanan Bryan Cranston da yeterince iyi. Ben ayrıca Stephanie’de Joey Deutch ve kardeşi Scotty’de henüz 17 yaşındaki Griffin Gluck’u da çok sevdim.