SOĞUK
Yönetim ve senaryo: Uğur Yücel
Oyuncular: Cenk Medet Alibeyoğlu, Ahmet Rıfat Şungar, Valeria Skorokhodova, Yulia Vanyukova, Yulia Erenler, Ezgi Mola, Şebnem Bozoklu, Rıza Sönmez
Yapım: TMC Film
Uğur Yücel’in üçüncü filmi, dördüncü ve sonuncusu olan Benim Dünyam’dan sonra gösterime çıkıyor. Galiba gerçekten ‘soğukları beklediler!’...
Film görünürde Ali Özgentürk’ün Karadeniz’de geçen Balalayka adlı güzel filmini hatırlatıyor. Yine de hayli farklı yerlerde duruyorlar.
Dekor, Türkiye’nin sınır şehri Kars... Bu kent Rusya’dan gelen göçmenlerle doludur. O karlar altındaki beyaz kentte, belli Kafkas- Balkanlar kültürü kadar yöredeki kadın-erkek ilişkilerinin acımasızlığı da hayatı etkilemektedir.. Rusya’dan gelmiş kadınların arasında üç kız kardeş de bulunmaktadır. Akıl sağlığında sorunlar bulunan bir demiryolu işçisi, hamile karısına rağmen tüm ilgisini patronun zoruyla tanıştığı ve fahişelik yapan Rus kadını İrina’ya yöneltmiştir. İrina, o kız kardeşlerin en küçüğü ve en güzelidir. Ve kentte iki ablasıyla birlikte yaşayıp çalışmaktadır.
Demiryolu emekçisinin kiralık katil olan delifişek kardeşi ise yeni evlenmiştir, ama güzel karısıyla iktidarsızlık sorunu yaşamakta, çareyi tümüyle erkeksi gece eğlencelerinde ve Rus kadınlarında aramaktadır. Onun da yolu İrina ile kesişecek ve trajedi kaçınılmaz olacaktır. İrina’nın ülkesine dönme zamanı gelir, ama sürprizler birbirini kovalar. Bu haşin erkekler dünyasında kadınların yok sayılması, ezilmesi ve kıyılması adeta bir kaderdir.
Peki ama hangisi daha bahtsızdır? Erkeğinin eli eline değemeyen ve sevgi yerine hakaret ve şiddet gören yeni gelin mi? Bebeğini tek başına doğurmak zorunda kalan terkedilmiş anne mi? Yoksa bilip tanımadıkları yakın, ama ayni ölçüde uzak bir kültürde asıl kurban olmaya doğru giden o gamsız ve sempatik Rus kadınları mı?
Film konusundan da anlaşıldığı gibi, ülkemizdeki kadın ve kadına şiddet teması üzerinde görkemli bir parabol sayılabilir. Ve bunu yaparken, bizim kadınlarımızın yanı sıra yabancı kadınlar işin içine giriyor. Elbette kadına bakış temel sorundur ve bunun yerlisi-yabancısı pek fark etmiyor. Hatta böylesi bir öykü daha etkileyici, çünkü kadın-erkek ikileminin yanı sıra kültürel bir zıtlaşma da söz konusu. Ve Müslüman-Türk bir toplumla Ortodoks-Slav bir toplumun arasında zaten haliyle var olan çelişki, kadına bakışın eklenmesiyle daha da dramatikleşiyor.
Belki filmin biraz temposuz olması bir kusur. Ama bu, çarpıcı bir kültür çatışması ve kadına karşı şiddet eleştirisi filmi. Oyuncuları da gayet iyi. Hiç tanımadığımız Cenk Medet Alibeyoğlu (dizilerden mi geliyor?) ve gayet iyi tanıdığımız Ahmet Rıfat Şungar, filmin erkek cephesini güvenceye alıyorlar. Güzel ve yetenekli Rus kadınların da Valeria Skorokhodova, Yulia Vanyukova, Yulia Erenler görevlerini yerine getirirken, bizim kadınlarda ise çile çekmek Ezgi Mola’yla Şebnem Bozoklu’ya düşüyor, Yılın düzeyli yerli filmlerinden...