Kimi sanatçılar ölümsüzdür. Her dönemde, her toplum için, hatta tüm dünyaya mâl olarak... Ve zaman içinde ölümsüzleşerek...
Türkiye için bunlardan biri Yılmaz Güney’dir. 1960’lardan başlayıp özellikle 1970’lerde her filmi bir olay sayılan; hayatını sürekli olarak özgürlükle hapishane arasında bölünen; en ağır koşullarda bile üretmeyi sürdüren; sinemamıza en azından yarım düzine başyapıt armağan eden...
Ve belki dünyanın ilgisini en çok hapishane duvarları ardından, "içerden film yazan ve yöneten tek yönetmen" niteliğiyle kazanan... Ve bu yanıyla sinema tarihine geçen...
Uzun ömrüm sayesinde tanıyıp dost olduğum ve sayısız anıyla belleğimde yerleşen Güney için elimden geldiğince yazdım, yazıyorum, belki yine yazacağım. Yılmaz Güney Kitabı. O Güzel Atlara Binip Gidenler; en azından iki hapishane söyleşisi...
Ve hep onu anma sevdası: tıpkı Onat Kutlar, Yaşar Kemal, Şakir Eczacıbaşı, Ayşe Şasa, Lütfi Akad, Zeki Ökten, Ömer Kavur. Çolpan İlhan, Tuncel Kurtiz, Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Levent Kırca, Engin Cezzar, Gülriz Sururi, İlhan Selçuk, Selmi Andak, Vitali Hakko, Tarık Akan, Halit Akçatepe vb. sayısız gidenler gibi..
Yakın zamanda öyle bir Güney kitabı geçti ki elime, şaşırdım kaldım. Tahir Yüksel adlı bir arkadaş yazmış: Karanlıktaki Işık: Yılmaz Güney. Yatık albüm şeklinde, kuşe kağıda basılmış tam 626 sayfa. Sayısız resim, afiş, desenle görselleştirilmiş devasa bir eser.
Kütahya’nın Simav ilçesinde yaşayan Yüksel, kendi ifadesiyle 1970’den başlayarak en büyük Güney arşivini oluşturmuş. Sanırım Agah Özgüç’ü bile kıskandıracak biçimde... Önce onunla yazışmış, hapishanelere gitmiş, ailesiyle tanışmış. Bir TÜYAP kitap fuarında tanışmışız (ben hatırlamıyorum); onu sevgili Feridun Andaça’a yollamışım. Ama bu çok pahalı proje kolay gerçekleşememiş. Ancak Menderes Samancılar aracılığıyla Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar sayesinde hayata geçebilmiş. Ve Ocak 2020’de çıkmış, sadece 500 adet basılarak.
Tahir Yüksel yıllarca biriktirdiği görsel malzemeyi 'photoshop ortamında tamir etmiş'. Ve önce 112 sayfalık uzun bir bölümde Yılmaz’la olan ilişkisinin sanki romanını yazmış. Sayısız bilgiyle belli bir duygusallığı kendine özgü bir üslupla harman ederek...
Sonra filmler bölümünde Yılmaz’ın tüm filmlerini teker teker ele almış: 1958’deki Atıf Yılmaz filmi Bu Vatanın Çocukları’yla başlayarak... Ayrıntılı bir konu dökümü; varsa ödülleri... Ve birbirinden çok ve güzel; siyah-beyaz veya renkli fotoğraflarıyla... En sonunda ise komple bir İsmi Değiştirilen Filmlerin Afişleri bölümü ve de son bir albüm bölümüyle: Yılmaz’ın fırtınalı yaşamından ve daha özel anlarından seçilmiş fotoğraflarla...
Bu değerli kitabı çoktandır yazmak istiyordum. Güncellik fırsat vermedi. Bu arada Doğan Hızlan yazdı. Ama ne kadar yazılsa azdır. Tüm Yılmaz severlerin, tüm sinema tutkunlarının edinmesi gereken bir eser bu...
Bunun için ya Adana Büyükşehir Belediyesi'ne başvurun ya da bizzat Tahir Yüksel’e, şu mail adresinden: [email protected]