Pazar günlerini diğer günlerden farklı kılan nedir diye sorsanız, herkesten farklı bir yanıt alırsınız... “Biraz daha uyku, güzel bir kahvaltı, kendini sokaklara atmak, yürümek, dinlenmek, sevdiklerinle iyi vakit geçirmek…"
Eskiden bunlara bir etkinlik daha eklenirdi: Gazete okumak… Pazar gazetelerini koltuğunun altına alanlar, günün epeyce bir vaktini okumaya ayırırdı. Tiryakisi oldukları gazetenin yanına çoğu kez ‘sempati duyulan’ bir gazeteyi de eklemek sanki adettendi... Bugünlerde parkta, kafelerde, kahvaltı masalarında böyle bir görüntüye rastlıyor musunuz? Çok azaldı.
Herkesin bildiğini yeni bir bilgiymiş gibi ilan edecek değilim tabii ki. Artık gazetelerin yerini büyük ölçüde cep telefonlarının aldığını herkes biliyor, görüyor, yaşıyor. Haber portalları, gazete siteleri ve sosyal medyadaki paylaşımlardan haberdar olma yolunu seçiyor insanlar... Gençlerin neredeyse tamamı böyle. Orta yaş ve üstü hala o tiryakiliği sürdürüyor.
Önce şunu not edelim: Gazete tirajlarında son 10 yılda 2 milyona yakın kayıp var. 2007 yazında 5 milyon 100 bin ulusal gazete satın alınıyordu. Geçen haftanın raporlarına göre, 41 ulusal gazetenin günlük ortalama satışı ise 3 milyon 239 bin olmuş. Bazı tirajların şişirilmiş olarak listede yer almasına rağmen…
Bu pazar, bir markete daldım ve tüm günlük gazeteleri satın aldım. Rafta 13 ayrı gazete vardı. İki poşete zor sığdırdım. Dikkatlice okudum. Bir görev gibi yaptım bunu. Gazetecilik yaptığım yıllardaki “sabah okumaları” gibi.
Sonra da "Herkesin bu kadar vakti yok, aklında kalanları yaz bakalım” dedim kendime. Ve yazıyorum. Doğan Akın’a göndereceğim, yayınlanırsa eleştiri ve katkılarınızı beklerim. ([email protected])
Gazetelerin büyük çoğunluğu, Katar krizi ve teröre kurban giden Aybüke öğretmen haberlerini büyütmüş. Kendi gündemini oluşturan, farklılaşanlar da var tabi. Posta her zamanki ayrıntıcı yayıncılığıyla, elektriksiz köy evindeki teyzenin dramatik fotoğrafını manşetten vermiş.. Üstelik DHA’nın servis ettiği ajans fotoğrafıyla... Hürriyet, “Zeytin Gelinleri” manşetiyle, zeytin tartışmasının insani yanına odaklanmış. Ama belki söylemek lazım; tek kişiye başlık diye verilen zeytin tarlası ve ağacını manşet yapmak biraz zorlama olmuş. Yazı işlerinin de içine sinmediği birinci sayfa spotlarından belli. Ama rutinden kaçmak amacıyla, daha iyisi de bulunamayınca bu büyümüş gibi görünüyor.
En eleştirel manşetler ise Sözcü ve Yeni Asya’dan. Politik duruşları çok farklı bu iki gazeteyi buluşturan ise yargının cezaya dönüşen tutukluluk kararları ve bu konudaki adaletsiz uygulamalar olmuş... Sözcü damatların tahliye kararlarında yer alan ‘sabit adres sahibi olmaları’ gerekçesine atıfla, kendi mensuplarının durumunu soruyor: “Gökmen ve Mediha çadırda mı yaşıyor!..” Nurcuların bir kolu olan cemaatin yayın organı Yeni Asya ise, damatların tahliyesine “Damat kriterleri herkese uygulansın” diyor.
‘Damat tahliyeleri’ olayındaki gelişmeleri yorumlayabilmek için Star’da Ahmet Taşggetiren’in yazısı da mutlaka okunmalı...
Sabah, Katar olayında Suudi Cephesi’nin ‘terör listesine’ sert çıkmış: “Dünyanın en saçma terör listesi.”
Sabah bu Pazar şeffaf poşette tam 106 sayfaydı. ( Hürriyet , ekleriyle 92 sayfaydı) Ana gazete 36, Yeni Türkiye eki 32 (Buna sonra geleceğiz), Günaydın 14, Tatil 12, Pazar eki 12 sayfa.. 1 TL’ye satılan gazete (Hürriyet 1.5 TL) böyle rekor sayfalı gazeteyi ‘kârlı kılmak’ için, Yeni Türkiye ekine yüklenmiş. Bu siyasi slogan iktidar partisine ait.
Zaten birinci sayfasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyükçe bir fotoğrafı ve ayrıca bu konuda kaleme aldığı bir de yazı var. Erdoğan da Sabah da 16 Nisan referandumdan sonra başlayan 'hükümet sistemi’nin ekonomiye ve Türkiye’ye katacaklarını anlatıyor. Tabi bu okuyucuya anlatıldığı gibi, önemli kamu kuruluşlarına, büyük şirketlere de anlatılmış...
Ciddi bir reklam alınmış. TOKİ- Emlak Konut, İğdaş, Türk Telekom, Bellona, Mesa ve Sur Yapı tam sayfa ilan vermiş. Aralarında DKY, Ege Yapı ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de olduğu 18 ayrı kurum-kuruluş da yarım sayfa ile Yeni Türkiye’yi selamlamışlar..
Pazar gazeteleri, röportajları ve özel haberleriyle göz doldururdu. Müthiş bir yarış olurdu. Bu hafta dikkat çeken söyleşiler Hürriyet ve Cumhuriyet’ten gelmiş. Ayşe Arman’ın efsane basketbol koçu Obradoviç, Ceren Çıplak’ın ise Haldun Dormen’le çıkardığı iş ilgi çekici... Hürriyet Pazar’daki ünlü yazar Margaret Atwood söyleşisi de keyifle okunacak türden, ama ana gazete onu biraz ‘gizlemeyi’ tercih etmiş...
Gazetelerde dişe dokunur özel haberler maalesef az. Hürriyet, Alaaddin Çakıcı’yı kaçırmak için plan yapan adamlarının yakalanmasını iyi çalışmış. Ama Koç Müzesi’ndeki gişe dolandırıcılarının marifetleri Hürriyet’te yer bulamamış.
Akşam, kendi patronunun gireceği bir ihaleyle ilgili ilginç bir ‘özel haber’ yapmış. Ekonomi sayfalarındaki manşette, BMC’nin Altay tankı ihalesine girmeye ‘hazır’ olduğunu duyuruyor. Altay’da rekabet ihaleye taşınacak, BMC de hazır” diyor gazete. Patronları ve AK Parti MKYK üyesi Ethem Sancak’ın da fotoğrafına yer vererek. Bir süre önce Koç grubunun bu konuda verdiği teklif kabul görmemişti. Katar sermayesinin de bulunduğu BMC’nin bu ihaleye odaklandığı anlaşılıyor.
Evet, pazar gazetelerinde dikkatimi çekenler bunlar. Bir gün önce tüm detaylarıyla cepten tüketilen bazı haberlerin artı bir katkı olmaksızın bazı gazetelerde aynen kullanması yaygın bir alışkanlık. Bu sıkıntılı bir konu.
Aslında gazeteler, bir içerik üreticisi olarak, her zaman haber sitelerinden çok daha zengin ve ayrıntılı haberleri gündeme taşıyor. Haber sitelerinin pek çoğu, gazetelerden ve ajanslardan aldıklarıyla yetiniyor. Her iki cephede de, "daha derinlikli, her gelişmeyi anlaşılır kılan, daha zengin içerikli, merak giderici, bilgi verici ve hayatı kolaylaştırıcı, kenti anlatan, sorunları çözücü, ilkeli, adil, özgün, önyargısız, evrensel ve barış diline sahip haberlere" ihtiyaç var. Sizce?