Anna Pasternak bu yaz Batı'da bayağı bir revaçta. Önce, "Lara: The Untold Love Story and the Inspiration for Doctor Zhivago" ile şimdi de "tarihin en yanlış anlaşılmış kadınlarından biri" olarak tanımladığı Wallis Simpson'ı anlattığı "Amerikan Düşesi: Gerçek Wallis Simpson" ile. Kitap yakında Hollywood tarafından film olarak çekilecek.
Pasternak'ı en çok kızdıran ise Wallis'in Meghan Markle ile kıyaslanması. Birini 'onurlu', diğerini ise 'fırsatçı' buluyor. "Tek ortak noktaları, ikisinin de kocalarından daha iyi eğitimli olmaları" diyor.
Boris Pasternak'ın yeğeni olan yazar, kafasını yanlış anlaşılmış tarihsel kadın figürlere takmış. Örneğin, Boris'in gerçek aşkı, Dr. Jivago'nun unutulmaz Lara'sı, Olga Ivinskaya. Siyasi iktidar tarafından sürgüne yollanan, süründürülen, herkesin imrendiği talihsiz kadın...
Pasternak kitabını anlatırken Wallis ile ilgili duygularını da şöyle dillendiriyor: "The Crown'ı izlerken Wallis'in soğuk ve kalpsiz bir kadın klişesine dayandırıldığını gördüm. Oysa ki, yaptığım araştırma onun alabildiğine kadınsı olduğunu gösteriyordu. Erkeksi yanı görünümü, sade giysilerinin aksine kendisi öyle değil, bu tarzı bir savunma zırhı olarak kullanıyor.
Wallis'in VIII. Edward ile evlenmesi bütünüyle bir aşk meselesi. Meghan'ınki ise makyavelist bir kurgu. Simpson, Kraliçe Elizabeth'i asla rahatsız etmemişti. Varlığını öne çıkarmaya tenezzül etmemişti. Aksine, iyi geçinmeye özen göstermişti. Sadık ve onurlu bir eş olarak kalmıştı. Diğeri ise saygısız olmayı seçti. Wallis, Kraliyet tarafından kabul edilmeyeceğini biliyordu. Ama kendisine yetecek duygusal zekaya sahipti. Meghan ise sesiyle dünyanın en ünlü kadını olabileceğine inanıyordu. Oysa, Kraliyet'te işler iddia ile yürümez. Apolitikle, vaaz vermemekle yürür. Örneğin, II. Elizabeth asla vaaz vermez.
Kitap için araştırma yaparken yaşayan tanıklardan Madam Simpson'ın sekreteri Johanna Schultz ile görüştüm. O da ikisinin birbirlerine hiçbir şekilde benzemediğini ve Sussex birliğinin 33 yıl sürmesinin zor olduğunun altını çizdi. Meghan, dünyanın en seçkin kulübünün üyesi olmayı baştan anlamadı. Kraliyet, fikrini ifade edebileceğin bir platform değildir. İngilizler Kraliçelerine bağlıdırlar ve Kraliyet'i modernize etme fikrine ancak gülerler. Markle muhtemelen ilk kadın ABD Başkanı olmak ve Monarşiyi değiştirme hayalini kuruyor. Birçok şey hesapladı ama Kate'ten daha az önemli olmaya tahammül edemedi."
Anna Pasternak, Meghan'a söylenirken beklenen kitap "Finding Freedom: Harry and Meghan and the Making of a Modern Royal Family" raflardaki yerini aldı. İki ünlü muhabir, Carolyn Durand ve Omid Scobie'nin kaleme aldığı kitap birçok Avrupa ülkesinde ise 27 Ağustos'ta piyasaya çıkacak.
"Özgürlüğü Bulmak"a göre genel kanının aksine Megxit kesinlikle Harry'nin fikriydi ve çok önceden planlanmıştı. Kitaptaki konu başlıkları haberlerden anladığım kadarı ile şöyle özetlenebilir:
1- Saray çalışanlarının Meghan'a "Harry'nin Showgirl'ü" lakabını takması ve William'ın biraz yavaş gitmesini öğütlemesi Harry'yi rahatsız etti.
2- Meghan'ın düğünde takacağı taç'ı bile prova için görememesi protokole karşı öfkelenmesine rol açtı. Nitekim, Noel tatili için Kanada'ya gitmeden önce Kraliçe'den randevu istiyorlar ancak görüşmek mümkün olmuyor. "29 Ocak'tan sonra" diyor Kraliçe. Meghan çileden çıkıp protokolü delmeyi düşünürken Harry onu frenlemeyi başarıyor.
3- Meghan, mart ayında, işler koptuktan sonra yakın bir erkek arkadaşına, "Bu aile için her şeyi geride bıraktım. Her şeyi de yapmaya hazırdım. Bu muameleyi hak etmiyordum." diyor.
Oysa, genel kanı Harry ve Meghan'ın kendilerine yönelik olağanüstü ilginin Saray tarafından kullanıldığını ama hep bir adım arkadan gitmek zorunda kaldıkları.Yani, saçımı süpürge ettim, olmadı muhabbetinin samimi olmadığı.
4- Prens Charles'ın 2016 yılında siyasi ve ekonomik getirisine çok önem verdiği Orta Doğu gezisi üzerine yapacağı açıklamadan 20 dakika önce Harry, Meghan'a yönelik basın şiddetine dair bir açıklama yaparak babasının açıklamasının ve gezisinin önüne geçiyor. Bu Prens Charles'ı çok üzüyor.
5- Meghan kıyafetlerine ve davranışlarına müdahale edilmesinden hoşlanmıyor.
6- Kensington Sarayı'nda her biri kendilerine ayrılan özel bölümde yaşarken 10 ay boyunca Kate ve William yeni evli çifti ziyaret etmiyor. Dahası, iki gelin aynı gün alışverişe çıkmaya karar verdiklerinde Kate, Range Rover'ı Meghan'a vermiyor. Bu yeni gelinin kalbini kırıyor ve Kate'i züppelikle suçluyor. Kate daha sonra çiçek gönderip kalbini kazanmayı denese de başaramıyor. Çift bir süre sonra Kensington'dan ayrılıyorlar ve resmi görüşmeler dışında pek karşılaşmamaya çalışıyorlar.
7- Harry karısının siyahi olmasından dolayı aşırı hassasiyet göstermeye başlıyor. O kadar ki, Meghan'ı olumlamayan hemen herkesi 'snop ve ırkçı' olmakla suçlayıp ilişkisini kesiyor. Buna en yakın arkadaşları dahil.
8- Kitaba göre düşes aslında rol arayan bir oyuncudur. Londra'ya ilk gelişinde menajeri magazincilere gideceği yerleri bildirirken Harry'nin paparazzi tepkisi üzerine tutum değiştirmek zorunda kalıyor.
9- Söylendiği gibi Harry evlilik teklifini bekar evinde akşam yemeği için tavuk kızartırken değil, son derece resmi bir şekilde yapıyor.
10- Harry, Meghan'dan önce de Kraliyet ile bağlarını koparmak istiyormuş. Geleneğe göre rol dağılımında ağabeyi ön planda ve geleceğin kralı yani kendisine belirli bir rol düşmüyor. Dahası, kimseye güvenemiyormuş. Ancak, Kraliçe'ye haber vermeden yapılan açıklama onun için yolun sonu oluyor. Kuşkusuz, bu hiç de istediği bir şey olmasa gerek.
"Ne öğrenmeliyiz? Soruların ve sorunların sınırı yoktur. Küreseldir ve birlikte ele alınmalıdır. Örneğin, bu yıl bütün konserler iptal edildi. Müzisyen arkadaşların çoğu zor durumda kaldı. Ama bu bize evde oturmayı ve önceliklerimizin neler olduğunu anlama fırsatını verdi. Umarım hepimiz önceliklerimizi gözden geçiririz ve gezegenimizle ittifak kurmadan ilerleyemeyeceğimizi anlarız. Harika bir şeyin gerçekleşmekte olduğunu düşünüyorum" diyor ozan, müzisyen, yazar Patti Smith.
2016 yılında Maymun Yılı'nı yayınlayan Smith'in şimdilerde yeni kitabı Fare Yılı çıktı. (Tabii ki ABD'de)
Bu vesile ile çok da adeti olmadığı halde bir kaç söyleşi verdi ve kendinden dem vurdu:
- Yazı ve müzik farklı enerjiler. Müzik, işbirliği, yazı ve bireysellik gerektiriyor. İkisinden birini seçmek zorunda kalsaydım yazıyı seçerdim. Kendimi sanatçı olarak tanımlıyorum. Bu sabah uyanır uyanmaz yazmaya başladım. Öğleden sonra da yazacağım.
- Birçok dünyam var. Paralel gerçekliklerde yaşıyorum. Konserlerdeki kalabalıktan sonra yalnızlığıma gömülüyorum. Sonra yazmaya başlıyorum. Arada çamaşır makinesi durmuş mu onu kontrol ediyorum. Bazen çok uzun süre sadece kızımı görüyorum...
- Fantezi ve gerçeklik arasında gerçek bir mesafe görmüyorum ben. Güzelliklerle ve çirkinliklerle şekillendik. Dünyayı sihirli yapan da bu. Kitap da bununla ilgili.
- Zaman bir saat değil. Geçmiş ve gelecek, ileri ya da geri diye bir şey yok. Dolayısı ile kaybolan bir şey de yok. Kitapta bahsettiğim birçok insanı kaybettim aslında. Sam'i, kocamı, kardeşimi, köpeğimi, birçok arkadaşımı... Ama hep benimleler.
- Hayat hayatın ötesine geçer. Açık bir zihin, hayal gücü ve inançla şekilleniriz. Evde olduğumuz bu aylarda bunu daha çok idrak ettik. Örneğin, ben aslında sadece hevesli birisiyim. İyi kitaplar keşfetmeyi bilmem. Çocuklarımı her zaman duymam. Şahane şeyler yazmam. Ev işlerini iyi yapmam... Mutlu olmak yeter bana.
- Sabah Puccini dinledim, Madam Butterfly. İlk dinlediğimde 14 yaşındaydım. 73 yaşındayım, aynı heyecan ve mutlulukla dinledim. Mutlu olmak gerçekten yetiyor bana.
- Düşlemek ve umut etmekten vazgeçmemek gerekiyor. Benedict Papa iken İtalya'da Assisi'de keşişlerle muhabbet ediyordum. Dedim ki "Umarım yakında dünyayı kucaklayacak, sevgi uyandıracak bir Papa Francis gelir." İmkansız dediler neredeyse hep bir ağızdan. Papalık seçimini New York'ta kızımla televizyondan takip ettim. İnanılmaz bir andı. Papa Francis seçildi. Onun ve Dalai Lama'nın dogmayı izleyip izlememeleri önemli değil. Doğru şeyler söylüyorlar ve yapıyorlar.
- Trump gelmiş geçmiş en kötü ABD Başkanı ama umut etmekten vazgeçmiyorum.
Pedro Almodovar'ın fetiş oyuncusu olarak çıktı piyasaya. 90'larda Hollywood tarafından keşfedilince milyonlarca kadının kalbini çaptırdı.
Oysa Malaga'da doğan Banderas'ın hayali futbolcu olmak ve Real Madrid'de top koşturmaktı ama 14 yaşında geçirdiği bir sakatlıkla hayallerine veda edip hevesli olduğu oyunculuğun peşinden koşmaya başladı.
Konservatuara yazıldı, oyunculuk dersleri aldı, Madrid 'e taşındı ve Pedro Almodovar ile tanıştı. Bunu Hollywood izledi. "Ruhlar Evi"nde Jeremy Irons, Meryl Streep, Winona Ryder ile birlikte oynadı.
Two Much'ın setinde Melanie Griffit'ın kız kardeşi Daryl Hannah'a aşık bir adamı canlandırırken tersi oldu ve Melanie ile birbirlerine aşık oldular. O Don Johnson'dan, Antonio Ana Leza'dan boşandı. Evlendiler. 19 yıl süren bu evlilik Melanie'nin alkol, uyuşturucu ve psikolojik tedavileri ile sekteye uğradı. Kızları Stella belki de ortak tek güzel anıları oldu.
Bunu izleyen süreçte "ABD benim için zaman ve para kaybı oldu." diyen Antonio Banderas , Malaga'ya geri döndü ve tiyatro yapmaya başladı. Ta ki karşısına, yeniden, Pedro Almodovar çıkana dek...
"Dolor y Gloria" ile 2019'da Altın Palmiye alan Banderas 2020'de Oscar adayı oldu...
10 Ağustos'ta 60 yaşına basan sanatçı, Koronavirüs testinin pozitif olduğunu açıkladı.