Son bir yıl içinde çimento ve demir fiyatlarındaki artış, inşaat sektörünü durma noktasına getirdiği gibi bu yüksek artışların enflasyona olumsuz katkısı da artarak devam ediyor.
Gerek inşaat sektörünün verileri, gerekse de resmi verileri incelediğimizde, her iki sektördeki fiyat artışlarının normal kabul edilemeyecek, olağanüstü artışlar olduğunu görüyoruz.
Yapılan hesaplamalara göre, çimentodaki maliyetler yüzde 50 dolayında artmış olmasına rağmen fiyat artışı yüzde 200’lere dayandı. Üstelik inşaat maliyetindeki payı yüzde 12’lerde olan çimentonun girdilerinin tamamı yerli, ithal ara malı yok.
Peki bu fiyat artışı normal mi? Bence normal değil.
Çimento üreticilerinin büyük çoğunluğunun, Türkiye genelinde sanki birbirleri ile anlaşmış şekilde aynı zamanda ve aynı oranda fiyat artışı yaptıklarını görüyoruz.
Ancak sektörün bu kararına aykırı fiyat artışını makul ölçüde yapan üreticiler de yok değil. Hatta bunlardan biri Bodrum’daki orman yangınlarında tüm araç gereçlerini yangın söndürmeye sevk eden çimento üreticisi. Hepsini tabii ki aynı kefeye koymuyorum ama çoğunluk kartel oluşturarak piyasanın adeta kanını emiyor.
Rekabet Kanunu'nun 4. maddesi; aynı mal ve hizmeti üreten veya satan firmaların birbirleri ile yazılı veya sözlü, hatta işaretle anlaşarak pazar bölüşümü yapmalarını veya eş zamanlı fiyat belirlemelerini yasaklıyor.
Çimento üreticilerinin sıklıkla Rekabet Kanunu’nun 4. maddesindeki yasaklamayı bir tarafa bırakarak rekabet ihlali ile kasalarını doldurduklarını sadece ben değil, bu işten anlayan herkes görüyor. İnşaat sektörü ise acı şekilde yaşıyor bunu.
Peki Rekabet Kurumu bunu görmüyor mu? Elbette görüyor.
Ama sanırım Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle’nin daha önemli işleri var. Diyeceksiniz ki, Rekabet Kurumu Başkanı Küle’nin bundan önemli ne gibi işleri olabilir?
Ne bileyim, belki geçerken onu görmediği için ayağa kalkmayan güvenlik görevlisini İstanbul’a sürmekle meşguldür. Veya bu pandemide ve tasarruf tedbirine rağmen çalışanların odalarının duvarlarını yıktırıp açık ofis yapmakla meşguldür. Gücü çimentoculara yetmeyince gariban memurlarla uğraşmak… Yazık, günah…
Eminim ki çoğunuzun aklından şu geçiyor: “Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle bizi dinlemiyor olabilir. Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enflasyon konusundaki hassasiyetini de mi dikkate almıyor? Enflasyona bu kadar olumsuz etki yapan çimento ve demir fiyatlarındaki fahiş artışları önleyecek rekabet soruşturmasını neden açmıyor?”
Muhtemeldir ki Rekabet Kurumu diyecek ki, “Bizim en çok radarımızda olan sektör çimento sektörüdür.”
Madem bu sektör radarınızda, açtığınız soruşturmalarda sembolik değil, caydırıcı bir ceza verin de bakalım bir daha rekabet ihlali yapabiliyorlar mı?
Yapılması gereken belli ve çok açık: Çimento sektöründe rekabet ihlali iddiaları var. Rekabet Kurumu, ön araştırmaya bile gerek duymadan derhal soruşturma açmalı ve soruşturma sonucuna kadar tedbir kararı vererek fiyatları makul seviyede tutmalı. Kurumun burada yetkisi de var, sorumluluğu da var!
İnşaat maliyetlerinde yüzde 8 oranlık payla ikinci sırada inşaat demiri geliyor. Demir maliyetindeki girdilerin önemli bölümü ithalatla karşılanıyor. Fiyat artışı yüzde 150’lere çıktı. Ancak sektör temsilcileri bu fiyat artışının çok yüksek olduğunu fark etmiş olacak ki insafa geldiler ve fiyat artışını yüzde 80’lere çektiler. Ancak buna rağmen bu sektörde de rekabet ihlali iddiaları var.
Sözün özü, Rekabet Kurumu işini yapmalı artık. Kurumun objektifleri ihlale fazlasıyla meyilli olan bu sektörlerin üzerinde olmalıdır. Hem onlarca yan sektörü besleyen inşaat sektörünün ayakta kalabilmesi açısından, hem de enflasyonla mücadele açısından çimento ve demir fiyatlarındaki bu başıboşluğa Rekabet Kurumunca bir an önce dur denmelidir.
* Prof. Dr. Aydın Ayaydın
Rekabet Kurumu Kurucu Başkanı