Başlıktaki cümle gitgide ve açıkça yaygınlaşmaya başladı. İlk kez bugüne kadar oyunu –kazanamayacağını bile bile- sosyalist sol partiler için kullanmış bir tanıdıktan duydum: - MHP baraja takılırsa AKP en az 40 milletvekili daha kazanacak ve Meclis’te tek başına Anayasa yapacak bir güce ulaşacak. MHP’yi baraj altına düşürmemek gerek. Ona oy desteği versek mi acaba? Önce şaka yapıyor sandım. Suratına baktım, ciddiydi. Hukukumuz var, duraksamadan fırçaladım. Sustu. Ama fikrini değiştirdiğinden emin olamadım; hâlâ da değilim. Bir ay kadar önce İzmir’den bir okur maili geldi. Aynı gerekçe ve aynı öneri: “Bu seçimde MHP’ye ödünç oy versek mi acaba Engin bey?” Bu tuhaf (ağır bir sözcük kullanmamak için “tuhaf” diyorum) fikir gitgide yayılmaya başladı. Kimi okur maili ile, kimi dost sohbetlerinde kaçamak, utangaç cümleler halinde, kimi bana aktarılan sohbetlerde söylenmişliği ve kabul görmüşlüğü ile... Yani “Şaka mı bu” denemeyecek bir yaygınlık ve ciddiyet kazandı gibi. Tamam, Orta Anadolu’da AKP ve MHP seçmenleri arasında geçişler olabileceği ve olduğu; Ege ve Akdeniz kıyılarında ise CHP ile MHP seçmenleri arasında benzer geçişlerin yaşanabileceği ve yaşandığı biliniyor. Bunu, Tarhan Erdem ağabeyimin, benim bile anlayabileceğim yalınlıkta anlattığı ,seçmen eğilimleri çözümlemelerinden (=analizlerinden) biliyoruz. Tutucu (=Muhafazakâr) seçmen kitlesinin ağırlık taşıdığı Orta Anadolu’da kimi MHP seçmeni, partiyi yeterince müslüman bulmadığı için AKP’ye; AKP seçmeni ise partiyi yeterince milliyetçi bulmadığı için MHP’ye kayabiliyor. Bunun geçmiş seçimlerde de epey örneğine rastladık. Buna karşılık laikliği demokrasinin önüne koyan; birinden vazgeçmek gerekirse duraksamaksızın laikliği seçen, kendini “ulusalcı” olarak tanımlayan ya da öyle tanımlamasa bile ulusalcı çizginin öngördüğü biçimde davranan Ege ve Akdeniz kıyılarındaki seçmenler de CHP’nin yeni yönetimini yeterince ulusalcı bulmayabiliyor; Kemalist çizgiden saptığını düşünebiliyor; Kürt sorununda ödün verdiğine ve “bölücülere” yakın durduğunu kabul edebiliyor ve AKP karşıtlığı tartışılmaz olan MHP’yi CHP’ye yeğleyebiliyor. Bunlar biliniyor ve bu konuda yapılacak bir şey yok. Çünkü gerek orta Anadolu seçmen kitlesinin, gerek kıyılardaki seçmenlerin siyasal tutumlarındaki kemikleşme ve cepheleşme tercihi –en azından bu seçimler için- onları etkilemeyi olanaksız kılıyor. * * * Ancak kendini sosyalist olarak tanımlayan kimi aymazların bu abuk sabuk önerileri, bu akla ziyan siyasal savrulmaları sessizce geçiştirilebilecek gibi değil. Tamam, 1970’lerde sosyalist hareket içinde yer almış, bu uğurda bedel ödemiş, işkence görmüş, hapis yatmışlar içinde 2000’li yıllarda sosyalist içeriğinden koparılmış bir anti-emperyalist çizgiyi savunanlar, kemalizme yakın duranlar hiç de az değil. Keza Türkiye solunda Kürt sorunu, Avrupa Birliği, Leninci parti modeli gibi konularda çok ciddi karşıtlıklar oluştu; sosyalist sol bu ve benzeri konularda ciddi ve sert ayrışmalar yaşadı; yaşıyor. Ama AKP’nin milletvekili sayısını artırmamak için (ki bu hesabın pek iler tutar yanı da yok) bu seçimde MHP’ye oy vermeye gelince... Artık bu noktada sosyalist sol içinde bir ayrışmadan, hatta yine sosyalist sol içinde bir “sapma”dan söz etmek mümkün değil. Böyle düşünen ve davranacak olanlar için olsa olsa “Demek ki artık sosyalizmden vazgeçtiler” denebilir ve bu oldukça nazik, hak etmedikleri ölçüde yumuşak bir niteleme olur...