Adıyla bile "devlet" olan Bahçeli bey, yardımcısı "yalçın" bir kaya kadar sağlam e sadık Semih bey, "ataman"ın küçüğü değil büyüğü olan parti umumi katibi İsmet bey sözüm sizleredir.
Biliyorsunuz, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü 805 "aydın müsveddesi, kiralık kalem, sözde gazeteci ve kimliksiz akademisyen" altına imzalarını koydukları bir çağrı yayımladılar.
Seçtikleri gün bile anlamlıydı: Dünya İnsan Hakları Günü. Hani, "Dünya Türk Hakları Günü" olsa elbet desteklersiniz, ama "dünya" denmiş.
Nasıl yani? Milli düşman Yunanların, Birinci Dünya Savaşı'nda kendi ulus- devletlerini kurmak için bizi sırtımızdan vuran Arapların, kadim tarihten beri en milli düşman Çinlilerin, hasılı öz be öz Türk olmayanların hakkı mı olurmuş?
Neyse, sorun uluslararası politika değil, tümüyle milli bir sorun.
O 805 "aydın müsveddesi, kiralık kalem, sözde gazeteci ve kimliksiz akademisyen" sadece o çağrıyı yayınlamakla kalmıyorlar. Duyduğuma göre kolları sıvamışlar ve aynı düşüncede ne kadar çok kişi olduklarını göstermek üzere memleketteki öteki "müsvedde, kiralık kalem, vatan haini, soysuz"un da imzalarıyla katılmaları için ülke çapında bir kampanyayı başlatmışlar bile.
Şu linki tıklayan herkes o çağrının altına imza atabiliyor.
Görüyorsunuz, iş çığırından çıkıyor.
Hatta çıktı.
O hain çağrı yayımlanınca siz "Büyük Türk Büyükleri" olarak açtınız ağzınızı, yumdunuz gözünüzü. Küfür kafir düz gittiniz. Başbuğ başladı, yardımcısı devam etti, umumi katip onlara eklemlendi. Ancak sadece bu yetmez. Onların istediklerinin yanlış ve Türklüğe zararlı olduğunu söylemek yetmez, sizlerin o konulardaki düşüncelerinizi de Türk milletine, vatana, yavru vatana, iç ve dış düşmanlara anlatmanız gerekiyor.
Bu amaçla size yardımcı olmak üzere bir öneri metin hazırladım. Altına şanlı imzalarınızı bastırıp yayımlayın. Böylece millet sizlerin asli ve soylu düşüncelerinizi bir kerre daha öğrensin.
Dikkatle okumanızda yarar gördüğüm öneri metin aynen şöyle:
Ayrımcı salıverme düzenlemeleri yani dava arkadaşlarımızı serbest bırakma yerine özellikle siyasîleri içerecek bir af çıkarılırsa bu vatan çöker.
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen tutsaklıkları sürdürülen muhalif aydınlar, siyasetçiler özgürlüklerine kavuşturulursa bu vatan zarar görür.
HSK yeniden yapılandırılır, yargının yürütmeden bağımsızlığı sağlanırsa memlekete zarar verenlere karşı göğsünü siper etmiş hakimlerimiz, savcılarımız, mahkemelerimiz, yüksek mahkemelerimiz, Anayasa Mahkememiz AİHM denen Türk düşmanı kuruluşun eline düşer, devletimiz zayıflar.
Keyfi ve mesnetsiz KHK'larla mağdur edilen binlerce kişi gasp edilmiş haklarına kavuşturulursa maazallah üniversitelerde malum akademisyenler zehir saçmaya yeniden başlar; FETÖ yeni bir darbe hazırlar. Demek ki KHK'sız olmaz.
Milyonlarca (Kürt) seçmenin iradesini hiçe sayan kayyım uygulamalarına son verilirse ve seçilmiş (Kürtler) görevlerine iade edilirse bu vatan bölünür.
Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılar derhal durdurulur ve eşitlikçi yasalar uygulanırsa kutsal aile yapımız çöker, ahlâksızlık ağır başını gider. Türk örf ve adetleri yok olur.
Bunların tersini savunan, imza toplayıp ses yükseltenler kahredilmeden, itlaf edilmeden, tepelerine çökülmeden bu vatan tehlikeden kurtulmaz.
Tanrı bizi korusun, biz Türk'ü koruruz.
Bu açıklamayı yaparsanız millet sizi bağrına basacaktır. O millet, Cumhur İttifakı çatısı altında büyük ortağınızı ümmetçilikten milliyetçiliğe çekip, "Devlet ebed müddet" diyen kendi siyasi çizginize getirdiğiniz için de sizi baraj altında bırakmayacaktır.
Haydi çekinmeyin, altına mührünüzü basıp, imzanızı atıp millete ilân edin bu metni.