1 Eylül T24’ün doğum günüdür. 2009’un 1 Eylül’ünde T24’ün ilk gününün...
1 Eylül T24’ün doğum günüdür. 2009’un 1 Eylül’ünde T24’ün ilk gününün Tırmık’ı şöyle bitiyordu: “...... Bugün 1 Eylül. Dünya Barış Günü. Barış’a çok yakın ve çok uzak bir ülkede; barışın değil şiddetin ve zorbalığın sesinin gür çıktığı bir dünyada T24 zor denizlere yelken açıyor... Başarırsak bunu ne sermayenin gücü, ne pahalı tanıtım kampanyalarının rüzgârı, sadece ve sadece gazetecilik yapan gazeteciler başarmış olacak. Başaramazsak sorumlusu sadece ve sadece gazetecilik yapmak isteyen bizler olacağız. Haydi bakalım: Vira demir!.. Rastgele!..” * * * Rastgeldi... Biliyorum, övünmek bize düşmez. Övecekse okur övsün. Ama T24’de olmamızın, T24’ü bir imece ruhu ile yaratmamızın ve yaşatmamızın mutluluğunu söylemek bize düşse gerek. Yorumsa eli titremeden; iç sansürü de, dış sansürü de iplemeden; “Düşündüklerimi eksiksiz, örtmeden, yumuşatmadan yazarsam başıma bir şey gelir mi, gelirse ne gelir” korkularını semtimize uğratmadan yazmak mutluluk vermez mi hiç? Haberse “kime yarar, kimi yaralar” hesabı yapmadan sadece ve sadece haber olup olmadığını tartarak yayınlayabilmek fırsatı meslekte kaç haberciye tanınıyor? T24’de bizim hiç öyle kaygılarımız yok. Olsa olsa iyi haber çıkaramadığımız, çıkardıklarımızı daha iyi kılamadığımız zaman kendimizi keyifle ve acımasızca fırçalıyoruz. O kadar! Eh, bu meslekte mutluluk bu değilse nedir? Bağımsızız. Adı üstünde: T24 Bağımsız İnternet Gazetesi. Yani E-Gazete... Kâğıda, mürekkebe, milyonluk baskı aygıtlarına (rotatif), basılan gazeteleri okura ulaştıracak kamyon filolarına ihtiyacımız yok. Kasamızdaki üç kuruşu, büyüyüp serpilince daha çok paramız olursa onları da insana, sadece insana yatırırız. Mesleği gazetecilik olan, haberi yorumla, analizle, magazinle, fotoğrafla, grafikle destekleyecek “insan”a... Bu meslekte bağımsızlık artık ancak böyle sağlanır ve T24 bu bağlamda “tam bağımsız...”. Bağımsızız, ama tarafsız değiliz. Demokrasiden yana, özgürlükten, eşitlikten yana tartışmasız tarafız. İşimizin haberle, yorumla, derinlik taşımasına özen göstermeye çalıştığımız analizlerle okurların ülkede ve yeryüzünde olup biteni öğrenme ve izleme hakkını (ihtiyacını değil hakkını) savunmak olduğuna inanıyoruz. Bunun bize mutluluk verdiğini yinelemeye gerek var mı? * * * Pazartesi günü T24’ün yeni yüzü ile karşılaşacak; çok daha hızlı ulaşılan, sosyal medya ile daha sıkı bütünleşmiş bir T24’le buluşacaksınız. Yukarıdaki paragraflarda bize mutluluk veren ilkelerimizi saymaya çalıştım. O ilkelerde bir yenilik, bir değişiklik yok. Sadece T24 gemisini kalafata çektik, boyasını tazeledik, kırık dökük yerlerini onardık, halatları pekiştirdik, yelkenleri elden geçirdik, yeni tayfalara yer açtık... Artık haber okyanuslarının azgın dalgalarına doğru yelken basma günüdür... Öyleyse bir kere daha: Vira demir!..