Facebook ya da Twitter'de okudum. Bir çığlıktı. Son günlerde Ermeni yurttaşlarımıza karşı tırmanışa geçen ve pek de "münferit olay"a benzemeyen ölüm tehditleri, Hrant Dink'i kalleş bir pusuyla arkasından vurup aramızdan çekip alan cinayet öncesinde Ülkücü tosunların Agos'un önünde böğürdükleri o uğursuz "Bir gece anszın gelebiliriz" tehdidi üstüne tanımadığım ama adından Ermeni olduğu belli bir yurttaşımızın mesajıydı.
"Hiçbir yere gitmem. Burası benim memleketim. Ama küçücük oğlumun 'Bir gece ansızın gelebilirler' korkusu ile büyümesini istemiyorum."
İstanbul Kuzguncuk'taki Aziz Krikor kilisesinin kapısındaki haçı kapı parmaklıklarına tırmanıp hınçla ve hırsla söküp yere atan, sonrada efelenerek uzaklaşan "pislik" yakalandığında ödlekliğin doruğuna çıktı, "Şekerim var. O sırada şeker krizim tuttu. Ne yaptığımı bilmiyordum" yalanının ardına sığınmaya çabaladı. Karşısına çıkarıldığı savcı onu tutuklanması talebiyle mahkemeye yollamaktansa serbest bıraktı (Ayrıca sırtını da okşadı mı bilmiyorum).
Ancak aynı günlerde Hrant Dink Vakfı'na yollanan ve Rakel Dink ile Vakıf avukatını ölümle tehdit edip, Vakfı "kardeş masalları" anlatmakla suçlayan (evet, suçlayan), Ermenilerin Türkiye'yi terketmelerini ihtar eden ve "Bir gece ansızın gelebiliriz"i de ihmal etmeyen bir mesaj geldi. Mesajı atan Konya'nın Selçuklu ilçesinden bir başka "pislik"ti. Çabucak kimliği saptandı, İstanbul'a getirilip savcının karşısına çıkarıldı.
Yine aynı günlerde ülkenin yüzakı 209 aydının imzaladığı bir bildiri kamuoyuna açıklandı. Aydınlar "Bir bebekten katil yetiştiren bir anlayışı ve bunun egemen olduğu bir düzeni asla benimsemiyoruz" dediler.
Tepkilerin tırmanması üzerini savcılık bu kez Konya'dan getirilen "pislik"i serbest bırakmayı göze alamadı. Kuzguncuk saldırganı ile Konyalı bu kez tutuklandılar.
Bitmedi.
Ölüm tehditleri içiren mesajların sonu gelmedi. Önceki gün bir başka "Pislik" yine Dink Vakfı'na yönelik tehdit mesajları ile sosyal medyada boy gösterdi. O da yakalandı. Tutuklandı mı ya da tutuklanacak mı henüz belli değil?
(Parantez açalım: Medyada bu heriflerle ilgili haberlerin kaynağı Anadolu Ajansı idi. Ajans nedense bu "pislikleri" adlı adınca değil, HA, EB, MS gibi kısaltmalarla yayınladı. Hani suçu kesinleşinceye kadar, yani "sanık" bile değil henüz "şüpheli" iken adını anıp kişisel zarar görmesini önleyici medya ilkesi var ya, ajans anlaşılan bu değerli zatlarla ilgili bu titizliği gösterdi. Tabii onlar kadar değerli olmayan başkalarının adlarının boy boy yayınlandığını farketmediğimizi, hatırlamadığımızı sandı. "Sağlık olsun" deyip geçelim ve parantezi kapatalım.)
Yukarıda sayıp döktüğüm, çoğunu zaten bildiğiniz olaylar sahiden birkaç sapığın, beyin(cik)leri tıka basa ırkçı-milliyetçi önyargılarla doldurulmuş fikir fukaralarının yaptığı ve "münferit" yani aralarında ilişki, bağlantı, son yıllarda savcıların dilimizde yeniden güncelleştirdiği deyimle "iltisak" bulunmayan olaylar mı?
Hadi canım sizde…
Hrant Dink 2007 yılının 19 Ocak'ında öldürüldü. Önümüze Trabzon varoşlarında yetişip büyümüş bir tetikçi Ogün Samast'ı ve suç ortağı Yasin Hayal'i attılar ve bununla yetinilmesini istediler.
Yetinilmedi. "Hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz" diyerek İstanbul'u bir baştan bir başa yürünüp Hrant Dink'i uğurlandı.
Tetikçi iki zavallıyı bu cinayete azmettiren, görevlendiren, cinayet önlenebilecekken önlemeyen, cinayetin işleneceğini bildiği halde bilgiyi kendine saklayan bir dizi kirli ve kanlı devlet görevlisinin yargıç karşısına dikilmesi istendi. Dikildi de.
Ancak dava 13 yıldır sürüyor ve neredeyse hâlâ başladığı noktada yerinde sayıyor.
Böyle bir yargı aygıtının olduğu bir ülkede yeni tetikçiler, yeni pislikler çıkmasına kim şaşar?
Arada geçen 13 yıl içinde bu ülkenin Cumhurbaşkanı olan zat bir TV söyleşişinde açıkça "Bana bile afedersin Ermeni diyorlar" gibi bir cümle kurdu. Bu bir dil sürçmesi değil, bilinç altının dışavurumuydu. O zat, dediğinden geri adım filan atmadı, bu ülkenin Ermeni yurttaşlarından özür filan dilemedi.
Devletin en tepesinde böyle bir zihniyetin egemen olduğu bir ülkede yeni tetikçiler, yeni "pislikler" çıkmasına kim şaşar?
Ben şaşmam.
Ya siz?