Çayırova’yı bilir misiniz? İstanbul-Gebze arasında bir ilçedir; bir sanayi semti. Şekerpınar da onun mahallesi.
Çayırova’yı bilir misiniz? İstanbul-Gebze arasında bir ilçedir; bir sanayi semti. Şekerpınar da onun mahallesi. Oralarda işiniz yoksa yolunuzun düşmesi olasılığı pek yok. Şekerpınar’da Çelmer adlı bir fabrika var. Fabrika biraz fazla oldu; atelye irisi bir işyeri. 22 İşçi çalışıyor. Çelmer işçileri bir süre önce iş kollarındaki DİSK’e bağlı Birleşik Metal Sendikası'na üye oldular. Eski kuşaklar Birleşik Metal’i DİSK’in bel kemiği sendika, Maden İş olarak anlasınlar. Maden İş’in ardılı... Sonra... Sonrası belli değil mi? Çelmer patronu 22 işçiyi işten attı. Sendikal deyimle “iş akitlerini fesh etti”. İşçiler sendikalaşmanın yasal ve anaların ak sütü kadar helal bir hak olduğunun bilinciyle direnişe geçtiler. Çelmer patronu direnişi kırmak için elinden geleni ardına koymuyor ve çalışanlarının sendikalı olmasına asla razı olmayacağını açıkça söylüyor. Dün direnişin 17. günüydü... Peki daha sonra ? Çelmer işçileri uzun süredir pek rastlanmayan, kamuoyunun çoktan unuttuğu, Ancak 1950 öncesinde doğan kuşakların hatırlayacağı; o kuşaklardan sosyalist olanların yüreklerini çarpıtacak bir eylem kotardılar: Fabrikayı işgal ettiler! Evet ! 1960’ların Haymak, Demir Döküm, Derby Lastik, Gıslaved, Ülker, Alpagut Linyit işçilerinin çocukları, belki torunları, Çelmer işçileri dün fabrikalarını işgal ettiler... Sonu ne olur bilmiyorum. Çelmer işçilerinin benim ekranıma kadar ulaşan “dayanışma çağrıları” ne sonuç verir bilmiyorum. Bildiğim çağ atlamış, TUSİAD’larıyla, MUSİAD’larıyla, MESS’leri ile örgütlü bir sınıfa dönüşmüş, Türkiye’nin sorunları üstüne raporlar hazırlayan, dış politika, iç politika, Kürt sorunu, AB üyeliği filan gibi konularda ağır ahkam kesen, TV ekranlarında çağdaş burjuva olmanın örneklerini veren, resim kolleksiyonları yapan, tablolar satın alan, dil bilen, dil bildiğini gözümüzün içine soka soka vurgulayan, ihracat yapmanın ötesine geçip dünya markaları yaratma iddialarıyla şişinen burjuvazinin, yani Türkiye sermayedar sınıfının bir üyesi -peki kabul- çelimsiz, topu topu 22 işçilik bir atelye irisine sahip olabilmiş bir üyesi işçilerini sendikalaştıkları için, örgütlendikleri için işten atıyor... Sakın ki Çelmer patronunu bir istisna, bir dinozor olarak görmeyin. Türkiye burjuvazisinin fabrikalarında ürettiklerini TV ekranlarından kasım kasım kasılarak tanıtan, reklamını yapan, bizleri o ürünleri almaya çağıran en iri kıyım mensuplarının iş yerlerinde durum farklı mı? Bana adı ünü çok duyulmuş, sanayimizin gözbebeği olarak tanıtılan özel sektör fabrikalarında işçilerin sendikalı çalıştığı kaç fabrika sayabilirsiniz ? Hatta büyükler arasında, mesela otomotiv sektöründe, mesela medyada, mesela tekstil sektöründe, mesela dayanıklı tüketim malları sektöründe, mesela gıda sanayiinde işçilerinin bir sendikada örgütlü olduğu bir fabrika gösterebilir misiniz? Peki Anayasa referandumu vesilesi ile 12 Eylül’de olup bitenlere veryansın edenler arasında yer alan Türkiye sanayi burjuvazisi, fabrikalardan sendikaları kazıyan, sendikal hareketin belini en zorba yöntemlerle kıran 12 Eylül rejiminin (faşizm deniyor hani) mirasını keyifle yerken, 12 Eylül’e karşı çıkma, demokrasiden yana olduğunu söyleme hakkını nereden buluyor dersiniz?Şimdi ben tutup yazıya “Burjuvazisini Öptüğümünün Memleketi” başlığını koydum diye küfürbaz bir gazeteci mi oluyorum? E peki burjuvazinin böylesi öpülmez de ne yapılır?..