T24 yazarı ve Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır arkadaşımız Özgür Gündem...
T24 yazarı ve Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır arkadaşımız Özgür Gündem gazetesi ile bir söyleşi yaptı. Ağırdır uzun ve sarsıcı tesbitler; bilimsel veriler ışığında Kürt sorunu ile yakından ilgilenenleri bile şaşırtacak çarpıcı bir analiz sunuyor. T24 bu söyleşiyi tam metin yayınladı. Ben bir paragrafın altını çizmek için alıntılıyorum: “... Bugün öyle bir noktaya gelmişiz ki Türklerin yüzde 47'isi yani yarıya yakını komşu olarak bile Kürde itiraz ediyor, iş ortağı olarak istemiyor veya çocuğunun Kürt bir eşi olmasını istemiyor. Yani Türklerde oran yarıya yakın. Kürtlerde de bu oran sıfır değil, yüzde 22. Bu meselede iki sene sonra eğer hâlâ hiçbir mesafe almazsak ve de bu şiddet dili devam ederse hiç şüpheniz olmasın 2013'te bu yüzde 47'lik oran yüzde 67'ye ulaşacak. Türkiye alarm veriyor...” Bekir Ağırdır’ın “Türkiye alarm veriyor” saptamasına yine çarpıcı bir kanıt Türkiye’nin batı kıyılarından, Balıkesir’den geldi. T24’de okumuşsunuzdur, Radikal’den genç bir kadın meslektaşım, Pınar Öğünç, Boğaziçi Üniversitesi mezunu, Balıkesir’den bağımsız milletvekili adayı genç bir kadınla konuşmuş. Fotoğrafına bakanların “İşte çağdaş bir genç kadın” diyecekleri bir kadın. Seçim kampanyasını tümüyle “Kürt düşmanlığı” üstüne kurmuş. Balıkesirlilere “Sizleri Kürt istilasından kurtaracağım” diye sesleniyor. Gazeteci soruyor: - Peki Kürtler nasıl insanlar olsunlar sizce? Cevap çok açık; utancın ötesine tayacak kadar çok açık: - Federasyon, özerklik filan istemeyen, anadil diye tutturmayan, resmi dil Türkçe’yi kabul eden insanlar olsunlar. Kardeşçe yaşamak istiyorlarsa eğer, bu kardeşliğe saygı duysunlar. Bu kadar da değil. Cehaleti paçalarından akan Boğaziçi mezunu genç kadın pervasızca iddia ediyor: - Kürtçe’nin yazılı edebiyatı, bir gramer yapısı yok. Olmayan bir dil yaratıyorlar ki devlet kurabilsinler. Yoksa hepsi Türkçe biliyor. * * * Ben iki örnek aktardım. Sizler kendi yanınızda, yörenizde, çevrenizde ve... Ve bizzat kendinizde başka örnekler arayın. Ama sonucun bu yazının başlığını geçersiz kılıcağını düşünmüyorum. Haydi o Osmanlı deyimini kullanalım, yani eşyayı adıyla çağıralım: Milliyetçi ve ulusalcı (yani yine milliyetçi) Türkler, Türkiye’yi bölmeyi başardılar gibi... Biliyorum itirazlar gelecek. En insaflısı “Kürtlerin bu bölünmede hiç mi payı yok” diyecek. Zembereği daha da boşalmışlar “Asıl bölen Kürtlerdir. Silahlı mücadele yöntemini seçen PKK ve onun izinden giden Kürt siyasal hareketidir” diyecekler. Sorumluluğu üstünden atmak sorunu çözmüyor ama... Ayrıca Kürtleri bölücülükle suçlayanlar Balıkesirli milletvekili adayı kadının sözlerini doğrudan ya da dolaylı olarak yineliyorlar: - Federasyon, özerklik filan istemeyen, anadil diye tutturmayan, resmi dil Türkçe’yi kabul eden insanlar olsunlar. Kardeşçe yaşamak istiyorlarsa eğer, bu kardeşliğe saygı duysunlar. Yani anadillerinden, etnik kimliklerinden vazgeçip Türk olmayı kabullenirlerse sorun yok; aksi takdirde Kürtler bölücüdür öyle mi? * * * Ben Türk’üm. Eğer bir başka halk, mesela Kürtler ya da 12 yıl yaşadığım Almanya’da Almanlar bana “Anadilinden etnik kimliğinden vazgeçersen sorun yok, ama tersi olursa...” diye başlayan bir cümle kursalardı; o cümlenin tamamlanmasını beklemezdim ve “Demek ki sorun var ve bu sorunu sen yaratıyorsun” diye diklenirdim... Ne dersiniz, ülkenin bölünmesini önleyebilecek miyiz? Yoksa...